EN güvenilir, en doğru, en muteber, en sahih hadîs kitaplarımızdan biri olan Tirmizî'de, aşağıda mealini vereceğim şu hadîs-i şerif yer almaktadır:
Ebû Hureyre radiyallahu anh şöyle rivayet ediyor:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün:
"Hüzün Kuyusu'ndan Allah'ı sığınırım" buyurdular. Yanındakiler sordular:
"Ey Allah'ın Resûlü. Hüzün Kuyusu nedir?"
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şu cevabı verdiler:
"O, Cehennem'de bir vâdidir. Cehennem, o vâdiden her gün yüz kere Allah'a sığınır."
Yine sordular: "Ey Allah'ın Resulü, oraya kimler girecek?"
Buyurdular:
"Oraya, amellerinde riya yapan kurrâlar girecektir..."
Din kitaplarımızda kurrâ şöyle mânâlandırılmaktadır:
Dindar, çok ibadet yapan, günahlardan kaçınan.
İşte bu kurrâlar amellerine riya karıştırırlarsa Cehennemin en kötü yerine atılacaklardır. Resulullah böyle buyuruyor.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diğer bir hadîs-i şeriflerinde:
"Ümmetimin gerçek münafıklarının çoğunluğu kurrâlar arasındadır" buyurmuşlardır.
Dindar görünerek dîni şahsî menfaatlerine ve ihtiraslarına âlet eden, dinî hizmetleri dejenere eden, dini tahrip eden, din sömürüsü yapan, küfre hizmet eden münafıklar için Cehennem'in en korkunç, en kötü, en dehşetli kuyusu hazırlanmıştır.
Zamanımızda İslâm'ı içinden, mihraptan yıkmak isteyen âlim kılıklı riyakârlar ve müraîler vardır.
Onlar:
İmanı, İslâm'ı, Kur'ân'ı maddî menfaat için âlet ve istismar ederler. İçlerinde kasıtlı ve maksatlı yanlış yorumlar olan Kur'ân mealleri, tercümeleri, tefsirleri hazırlayıp yayınlarlar.
Bozuk din kitapları çıkartırlar.
Bunlardan büyük paralar kazanırlar.
Resûl-i Kibriya Efendimiz:
"Âhir zamanda câhil âbidler, fâsık kurrâlar olacaktır" buyurmuşlardır.
Münafık ve riyakâr kurrâlar küfür rejimleri ile işbirliği yaparlar, câhil halkın ayaklarını kaydırırlar.
Onlar mevrid-i nassa aykırı bâtıl ve geçersiz ictihadlar yaparlar.
Onlar, inananı ve yapanı küfre düşürecek vahim bid'atler çıkartırlar.
Onların bazısı, İslâm'ın ve Şeriatın ikinci temel kaynağı olan Sünneti tâtil etmeye, yıkmaya kalkışırlar.
Bazısı dinde reform, dinde yenilik, dinde değişiklik, Fazlurrahmancılık, mezhepsizlik cereyanlarını çıkartıp Ümmet içinde tefrika, kaos, anarşi doğururlar.
Yakın tarihte öyleleri olmuştur ki, komünizm gibi bâtıl ve kâfir bir ideoloji ile İslâm'ı bağdaştırmaya uğraşmıştır.
Bundan beş asır kadar önce Hindistan'da Ekber Şah adında son derece bozuk ve sapık bir hükümdar vardı. O, gerçekte Ekber Şah değil, Ekfer (en kâfir) Şah idi. Maalesef birtakım ulemâ-i su', sapık kurrâlar onun etrafında toplanmışlar, ihsanlarından yararlanmışlar, yeni çıkardığı bâtıl Din-i İlahî'yi hakmış gibi göstermişlerdi. Onlar dünya menfaati için hakkı bâtılla değiştiren uğursuz kişilerdi.
Ekber Şah selamı kaldırmış, onun yerine halkın birbirine "Allahu Ekber" denilmesini emretmişti. Camilerin yerine "ibadethaneler" açmıştı.
Bu devirde de sûret-i haktan görünen birtakım sözde din bilginleri, kurrâlar var.
Bunlar gerçek İslâm'a sahih itikada (inançlara), Kur'ân'ın muhkematına, zaruriyat-ı diniyeye, mütevâtir ve sahih hadîslere, Sünnet-i seniyyeye aykırı bir sürü tez, iddia ortaya atıyor, halkın zihinlerini karıştırıyor.
Birtakım derin şer güçleri bunları büyük paralar ve imkânlarla destekliyor. Yekun olarak son yıllarda bunlara on milyonlarca dolar tutarında telif ve tasnif ücreti dağıtılmıştır.
Onların bir kısmının dini imanı paradır, maddî menfaattir, şahsî prestijdir.
Bozuk kurrâlardan bazısı namaz bile kılmaz.
Onlardan bazısı Kitab, Sünnet ve icmâ-i ümmet ile sâbit tesettürü bile inkâr eder.
Kimisi milyonlarca tasavvuf ve tarikat Müslümanını müşrik ve kâfir ilan eder.
Cenâb-ı Hak bu Müslüman halkı, bozuk kurrâların şerlerinden muhafaza buyursun.
* (İkinci yazı)
HANIMEFENDİLER
ONLARIN süper şık ve lüks Avrupaî kıyafetlerle dolaşmaları, kamusal alanda boy göstermeleri, tv ekranlarında yer almaları; Kur'âna, Sünnete, icma-i ümmete, Şeriat-i Garra-i Ahmediyyeye, Osmanlı örf ve âdetlerine, İslâmî geleneklerimize uygun mudur?
Açınız muteber tefsir, hadîs, fıkıh, ahlâk kitaplarını ve İslâm kadınları ile ilgili bilgileri, hükümleri okuyunuz.
Erkeklerle kadınların ayrı vazifeleri, hizmetleri vardır.
Peygamberimiz erkeklere benzeyen kadınları, kadınlara benzeyen erkekleri ağır şekilde kınamıştır.
Lütfen gerçek İslâm neyse, onu öğrenelim ve ona tâbi olalım.
İslâm'ı kendimize değil, kendimizi İslâm'a uyduralım.