Eğlenceli mevzular

xxxx111

Şu Ahmet Hakan'a bayılıyorum doğrusu. 'Amiral gemisi'nde beni en yakından o izliyor; iktidar gözündeki kendi değerimi onun satırlarından öğreniyorum. Benim için bir tür 'iktidar-metre' o. Gerçi benimle ilgili bir gün yazdığını birkaç gün sonra kendisi tekzip ediyor, ama olsun... Başbakan Tayyip Erdoğan'a yakın isimlerle sıkça hemhal olduğunu bildiğim için, “Hangisi doğru?” diye düşünmek zorunda kalsam da olsun...

En son TESEV Başkanı Can Paker evinde bir grup gazeteciyle Başbakan Erdoğan'ı buluşturduğunda benden söz etmişti Ahmet Hakan ve gözden düştüğümü bütün dünya onun sütunundan öğrendi. Şimdi ise, Başbakan'ın basına açacağı davalarda bana danıştığı imasında bulunuyor.

'Eğlenceli mevzular' başlığı altında önce Salih Memecan'ın hatırını sormuş Hürriyet yazarı. Tayyip Bey kendisine gelip “Şu karikatür hakkında dava açalım mı?” diye soran avukatlarına, “Salih Memecan'a sorun... O ne diyorsa öyle yapın” diyormuş... Ardından ilginç bir soru dillendiriyor: “Peki, acaba aleyhte yazılar için de böyle bir mekanizma işliyor mu; eğer işliyorsa 'düzyazının Sahih Memecan'ı' kim acaba?” Sonra da, “Bir bildiğin var mı?” diye bana sesleniyor Ahmet Hakan...

Bildiğim şu: İngiltere Kraliçesi için Çankaya'da verilen davette kalabalık bir grup içerisinde ayaküzeri görüşmemizi saymazsa, Başbakan Erdoğan'la iki kelime etmeyeli en az altı ay oluyor. Ciddi bir konuyu konuşmamız ise herhalde birkaç yıl geride kaldı.

Türkiye Ahmet Hakan'ın sütununda yazdığı sayısız yazıdan öğrendi Başbakan Erdoğan'ın pek kimselere akıl danışmadığını; oysa bu son dokundurmasını okuyanlar, karikatürde Salih Memecan'a, düzyazıda bana danıştığı hissine kapılacaklar. İşte bu yüzden bayılıyorum Ahmet Hakan'a; hakkında ne denileceğini düşünmeden aklına o an geleni yazıp geçiyor.

Bir de belki yazdığı gazeteyi yöneten pop sosyolog... Mesleğimizin medar-ı iftiharı pop sosyologumuz Taraf'ın son belgesi konusunda suskun kalmadı, ama orada yazılanları üzerine alınmadı da. Genelkurmay'a, “Çaldırmayın şu belgeleri” diye çatmadan da edemedi.

Kendi aralarında tedirginlikle konu ediyor olmalılar ki, aşk yazılarının unutulmaz yazarlığından çok parçalı siyasetname yazarlığına terfi ettirdiği arkadaş, “Ya bir de yıpratma eyleminde kullanılması düşünülen gazetecilerin listesi sızarsa!” gibi bir şeyler yazdı dün. Gerçekten de böyle bir liste var mı, Taraf'taki dostlar?

Ülkemizin en büyük medya patronu olan Aydın Doğan'ın devlet yöneticilerine mektup yazma alışkanlığına ilk ben değinmiştim, hatırlayacaksınız. Bu yılın başlarında Başbakan Erdoğan'a yazdığı mektubun peşine de düştüm.

Artık o konuda temel bilgilere sahibiz: 12 ilâ 17 Şubat arasında bir günün tarihini taşıyor o mektup ve konusu da OMV ile ortak yapılan petrol rafinerisi başvurusu... 12 Şubat günü Başbakan Erdoğan'la görüşen OMV CEO'su Wolfgang Ruttenstorfer, Doğan Grubu ile ortak rafineri projelerine sıcak bakılmadığını öğrenince durumu Aydın Doğan'a anlatmış, o da sıcağı sıcağına mektubunu yazmış...

Kendisinin uygun gördüğü bir zamanda yayınlamak üzere bir dosyaya yerleştirmiş olmalı mektubu Aydın Bey. Refahyol Hükümeti kurulmadan önce ve hükümet sürerken dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'a yazdığı mektupları bir süre önce Hürriyet'te yayınlattığını biliyoruz. Bakalım petrol rafinerili son mektubu ne zaman yayınlar?

Böylece Türkiye de bir meraktan kurtulmuş oldu.

Aydın Doğan'ın patronu olduğu medya grubu müthiş aleyhte yayınlar yapıyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı 'google' tarayarak iddianamesine kanıt ararken bu yüzden en çok o yayın grubunda çıkan haberler ve yorumlarla karşılaştı. Bir ek iddianame sunulacaksa yeni kanıt olarak da ilkinden buyana aynı gazeteler ve TV kanallarında çıkan haber ve yorumlar derlenmiş olacak.

Herkesin merak ettiği, grubun neden aleyhte yayınlar yaptığıydı. Akıllara neler gelmedi ki? “Hilton rezidans” diyenler bile çıktı. Meğerse piyasa değeri 750 milyon Euro olarak konuşulan rafineri kurma hakkını esirgemiş iktidar Aydın Bey'in şirketinden...

Elinde “Ha” deyince kullanabileceği iki milyar nakit dolar bulunan Aydın Bey ve şirketleri bununla yaşamasına elbette yaşarlar. Ancak bu durum başka bir soruna kaynaklık ediyor: Avusturyalı OMV halka açık bir şirket ve hisse senedi sahipleri Petrol Ofisi'nin yüzde 34 hissesine ödenen rakamı yüksek buluyor ve yöneticileri suçluyorlar. Avusturyalı ortak açısından rafineri izni bu sebeple olağanüstü önem taşıyor(du).

Wolgang Bey, “Sen Türkiye'de durma” değil, demişse “Sen Avusturya'ya milli maç için bile gelme” demiştir Aydın Bey'e.

Ahmet Hakan'ı da aydınlatmışımdır, umarım

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.