Ecevit CHP'li miydi? diye laf olsun torba dolsun diye sormuyorum. Son günlerdeki Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu arasındaki laf yarışı bu soruya vesile oldu. Bana göre tasvibi mümkün olmayan bir afişin yol açtığı tartışma sanki ülkenin tartışılacak ve cevap bulunacak sorunları yokmuş gibi bir anda ortalığı kaplayıverdi. AK Parti, CHP ve MHP liderleri öyle görülüyor ki laf yarışı ile kampanyayı geçirecek, millette bu laf yarışına bakarak ülkeyi yönetecekleri seçecek... Bundan sağlıklı bir sonuç çıkar mı? Halbuki artık horoz dövüşü döneminin sona erdiğini düşünüyorduk demek ki yanılmışız. Demek ki dışarıdan ithal uygulamalar dışında kendilerine has çözümleri olmayan partilerin seçim kampanyası böyle oluyormuş..
Erdoğan-Kılıçdaroğlu polemiğine yol açan iktidar partisinin Antalya il teşkilatı tarafından hazırlanan bir afiş. Bu afişte Ecevit'in ABD Başkanı ile görüşmesinde Başkanın bir yere ilişmiş oturur hali karşısında Ecevit'in ayakta görüşmeyi sürdürmesi, buna karşılık yine aynı afişte bu defada Başbakan Erdoğan'ın ABD Başkanı karşısında oturmuş vaziyetteki resmi. Tabii ABD Başkanı da oturuyor. Böylece Ecevit'in ABD Başkanı karşısında Türkiye'nin onurunu ve itibarını koruyamadığı buna karşılık Erdoğan'ın koruduğu mesajı verilmeye çalışılmış. Hemen belirteyim ki böyle bir afişin seçim kampanyasında malzeme yapılması bana göre en hafif deyimi ile şık değil. Çünkü bir defa Ecevit yaşamıyor. Seçim kampanyasının taraflarından birisi değil. Ne anlamı var bu seçim kampanyasında bulunmayan, ahirete intikal etmiş bir kişinin malzeme yapılmasının... Siyaset bu kadar ölçüsüzleşti mi? İkincisi her liderin kendine has bir üslubu, davranış biçimi vardır. Kaldı ki bir ülkenin itibarı sadece muhatabının karşısında otururken ayak ayak üstüne atmakla korunmaz. Öncelikli olarak ayakları üzerinde durabilen tam bağımsız bir ülkeye kavuşmak gerekir. Bunun için gayret sarf etmek yerli proje ve programlarla dışarıdan alınacak borca ihtiyaç duymamak, özellikle savaş araçlarımızı kendimiz üretmemiz gerekiyor. Siz istediğiniz kadar ABD Başkanı karşınızda ayak ayak üstüne atıyor diye aynısını yapın neticede 3.5 milyar dolarlık helikopter ihalesini bir Amerikan firmasına vermek zorunda kalıyorsanız ülkenin itibarı böyle korunmuş olur mu? Buna karşılık bu afişi Kılıçdaroğlu'nun diline dolayarak Başbakan'a yönelik olarak, "Sen Ecevit'in tırnağı olamazsın" şeklinde çıkışmasının da seçim kampanyasının seviyesini düşürmenin ötesinde ülkeye ne yararı vardır. Kaldı ki, bugün Kılıçdaroğlu'nun Ecevit'e sahip çıkmasının ve bunu seçim malzemesi yaparak oylarını bir miktar artırmaya çalışması da insanın aklına Ecevit CHP'li miydi? sorusunu getirmiyor değil...
Bana göre Ecevit CHP'li değil DSP'liydi? Hem de CHP'den kırgın ve küskün olarak ayrılarak ayrı bir parti kurmuş, ölene kadar da bu partide siyasetini sürdürmüş, bu parti ile Başbakan olduğunu görmezden gelmek sanıyorum geçmişe ait Ecevit gerçeğini saklamak gayretinden öte bir anlam ifade etmez. Ecevit siyasi geçmişinde uzun bir süre CHP'li olmuş, hatta milli şef İnönü'nün karşına aday olarak çıkarak liderliği elinden almıştır. Ama son döneminde Ecevit CHP'li değildir. Nasıl ki Başbakan ve arkadaşları eskiden mensubu oldukları siyasi hareketle ilgileri olmadığını söylüyorlarsa Ecevit'in de CHP ile ilgisi yoktu. Hemen belirteyim ki Ecevit'in eleştirilecek çok şey yapmıştır. Sadece Meclis kürsüsünden başörtülü Milletvekili Merve Kavakçı'ya kendinden geçercesine haddini bildirme çağrısı yeterlidir. Bunun yanında DSP, MHP ve ANAP koalisyonunun ülkeyi her alanda çıkmaza soktuğu da bir gerçektir. Kısacası Ecevit'i eleştirmek isteyenler için malzeme çoktur. Ama bu seçim kampanyasının malzemesi yapılması en hafif ifadesiyle çirkindir. Tutunacak başka dal bulamamak demektir.
Bu arada MHP Genel Bakanı da seçim kampanyasının daha başında işi kabadayılığa sürüklemiş görünüyor. Kim kime karşı kabadayılaşıyor, bundan ne çıkar sağlanabilir? Bu tür laf atmaların ülkeye ne gibi bir katkısı olabilir? Sorularına verilecek olumlu bir cevap bulunabilir mi?
Yok efendim Bahçeli, Başbakan'ı bozkurtlar ile Taksim'den Kasımpaşa'ya kadar kovalarmış, buna karşılık Başbakan da benzer yürüyüşü milletle yaparmış... Doğrusunu söylemek gerekirse bu seçim kampanyasındaki üslup insana üzüntü veriyor. Bu millet böylesine bir kampanyaya layık değil diye düşünmek istiyorum ama galiba layık olmasa bunlar başına gelmezdi demekten de kendimi alamıyorum.