Yaşadığımız dünyayı mesafe ayırmaksızın etkileyen ve gidişatına yön veren çok önemli olaylar meydana gelmiştir. Bunların en önemlisi de hiç şüphesiz peygamberinin (s.a.v) sevgisine mazhar olabilme yolunda ilerleyen genç Fatih ve onun kahraman ordusunun eseri olan İstanbul ‘un Fethi’dir.
Bu fetih ile bir çağ kapatılıp yepyeni bir çağ açılmıştır. O zamana kadar kendilerinden korkulan toprak ağaları ve temsil ettikleri feodalite (derebeylik) rejimi bu fetih ile tarihin derinliklerine gömülmüştür. Bu olay Fatih in kendi mühendislik zekasıyla tasarladığı ‘şahi’ olarak adlandırılan büyük topların dev surları yerle bir ettiğinin görülmesiyle gerçekleşmiştir. Bizansın devasa büyüklükteki surları bile yerle bir edilmişken ondan kat be kat zayıf surlara bağlı olarak iktidarlarını idame ettiren derebeylerin sonu kaçınılmazdı ve bu fetihle bunu tüm dünya anlamıştı. Bu olayın asıl önemli sonucu ise dünya milletleri merkezi devlet anlayışı önünde engel teşkil eden bu köhne yapıları bünyesinden atarak devlet olabilme özelliği kazanmıştır. Dünya , günümüzdeki gibi merkeziyetçi devlet oluşturabilme bilincine ve bilgisine sahipse şüphesiz bunun miladını Fatihin İstanbul ‘u Fethi’nde aramalıdır.
Sağlam bir inançla zafere tam manasıyla inanan II. Mehmet 21 yaş gibi genç bir yaşta nice büyük devletlerin ve nice büyük komutanların alamadığı peygamber (s.a.v) övgüsüne mazhar olmuş bu güzide şehri tüm tabuları yıkarak almayı başarmıştır. Fetih sonundaki tutumuysa adeta dünyaya ders verir nitelikte olmuştur. Şehri yağmalama ve ganimet elde etme hakkı varken askerlerine bu hakkı vermemiştir. İstanbul’da yaşayan gayrimüslimlerin can ve mal güvenliğini sağlayarak ve de ibadetlerinde ve dini yaşamlarında onları özgür bırakarak dünyaya İslamın o yüce hoşgörüsünü bir kez daha göstermiştir. Bu vesileyle de bu fetih aslında II. Mehmetin İstanbul u fethetmesinden öteye geçmiş , İslam ın dünyayı fethi olarak hafızalara kazınmıştır. Bu yüzdendir ki üzerinden 559 yıl geçmesine rağmen ne müslümanlar bu zaferin coşkusunu unutabildi ne de gayrimüslim milletler Fatih ismini hafızalarından silebildiler.
Avrupalıların, dünyaya aydınlanma ve yeniden doğuş tabirleriyle övünerek anlattıkları rönesansın fitilini de bu fetih ve onun sonuçları ateşlemiştir. Avrupa da hoşgörü , özgürlük eşitlik ve insan hakları gibi kavramların oluşması Fatih’in İstanbul’u fethi sonunda tüm dünyaya göstermiş olduğu ‘’İstanbul’ u fetheden komutan ne güzel komutan’’ dedirtecek eşsiz karakteri ve engin ahlakının yansıması olarak görülmelidir. Rönesansın bilimsel manada hazırlığı da 1453’ te başlamıştır. Fatih, İstanbul’u fethettikten sonra isteyen Bizanslı bilim adamlarının İtalya’ya gidebileceklerini bildirmiştir. Bu da İslam medeniyeti ve ilmi hareketleri hakkında en fazla bilgiye sahip olan bu Bizanslı alimlerin bilim ve sanat alanında yaptıkları çevirmeler ve yazdıkları eserlerin yayınlanması sonunda İtalya da yaşayan insanların fikirlerini değiştirmiş ve bilgi dağarcıklarını genişletmiştir.
Askeri teknikler açısından da bu fetih önemli özelliklere sahiptir. Dünyada bu denli büyük tekerlekli kuleler yapılması, Bizans surlarını dahi yıkabilen büyük topların kullanılması, yağlı kızaklarla gemilerin adeta karadan yüzdürülüp denize taşınması ve fetih öncesinde Haliçte kullanılan ve Fatihin fikri olan dubalarla köprü kurulması gibi teknik beceriler bu zaferde uygulanmıştır. Öyle ki dubaları gören Bizanslılar ilk başta olaya anlam veremez ve Türklerin su üzerinde yürüdüğü tahmininde bile bulunurlar.
Şüphesiz ki dünyayı etkileyen başka önemli olaylar da oldu fakat hiçbirinde Fatih ve onun kahraman askerlerininki gibi ulvi amaç ve beklentiler yoktu. Bu yüzdendir ki bu fetih gerek gösterilen insanüstü mücadele gerekse sonuçlarının getirdiği maddi ve manevi kazanımlar münasebetiyle dünya tarihine altın harflerle yazılmıştır.