Liberal kapitalist sistemin patronları, tahammül edilemez yoksulluğun varoluş sebepleridir ve onların daha çok üretmek, lüzumsuz tükettirmek, daha fazla kazanmak, her yere ve her şeye egemen olmaktan başka bir amaçları, dertleri, davaları yoktur. Onlara işsizlik, yoksulluk, mahrumiyet gibi şeylerden söz ederseniz cevapları şudur: "Biz ne kadar zengin olur, yatırım ve üretim yaparsak işsizlik de o nispette azalır, yoksullar da bu nimetten istifade ederler..."
Bir yandan böyle derler ama diğer yandan -aç gözlülükleri, olmayanı var sayarak harcamaları yüzünden- krizlere düşünce işçi çıkarırlar, ücretleri aşağıya çekerler. Kriz olmadığında da rekabeti ve maliyet seviyesini bahane ederek ücretlerle oynar, teknoloji sayesinde daha az işçi kullanmanın yollarını ararlar.
Bu "liberal kapitalist sistemde" işsizlerin ve yoksulların asgari seviyede insanca yaşamalarını (temel ihtiyaçlarını temin etmelerini) sağlamak, "çok kazananlardan, zenginlerden alıp muhtaçlara vererek" sağlanacaktır. Kazanandan almak çok kere "kârdan almak" şeklinde uygulandığı için "kazanç göstermeyerek" vermemek mümkün oluyor. Bir de teşvikler var, bunların bir kısmı vergi indirimi şeklinde uygulanıyor, buradan da vergi (kazanandan alma işi) sekteye uğruyor. Sonunda "sosyal devlet" sözde kalıyor, servetin büyük bir kısmı nüfusun azının elinde oluyor, çoğunluk ise ihtiyaç içinde, mahrumiyetlere katlanarak yaşıyor.
Sosyalistler yoksulluğa çare olsun diye üretim araçlarını özel sektörün elinden aldılar, devlet işveren ve üreten oldu. Bu tecrübe de yalnızca milyonlarca insanın ölmesi/öldürülmesi ve nüfusun büyük bir kısmının bir lokma bir hırka ile yetinmesi sonucundan başka bir sonuç vermedi. Bu sistemde de paylaşım adil olmadı, parti üyeleri başta olmak üzere bazı imtiyazlılar bohem hayatı yaşayabildiler. Sarısı ve kızılıyla bu sistemden amacı gerçekleştiremediği anlaşıldığı için vazgeçildi, maalesef yarı liberal kapitalizme geçildi.
Gelelim bize:
Muhalefet lideri yoksulluğun çaresi olarak "aile sigortası"ndan söz etmişti. Bir gazeteci kendisine soruyor:
-Aile sigortası uygulamasına geçeceğinizi söylediniz. Ne yapacaksınız, hangi kaynakla yapacaksınız?
- ILO'nun kabul ettiği dokuz sigortadan biri aile sigortasıdır. Türkiye'nin bu sigortaya geçmek için taahhüdü vardır. Önce yoksulluk envanteri yapılacak. Sonra ailede kadının hesabına belli bir para yatırılacak.
Bu para asgari ücretin bir parça altında olacak. Kamuya işçi alınırken de önce bu ailelerden alınacak. Kaynak konusuna gelince, bu tür yardımları yapan 10 kadar kuruluş var. Sosyal Yardımlaşma Fonu, Kızılay, belediyeler gibi. Bu kaynaklar birleştirilecek ve objektif kriterlere göre ödeme yapılacak.
Bu mercimek, kömür dağıtmakla ve bu yoksul insanları teşhir etmekle, bunun üzerinden siyaset yapmakla, onları siyasi olarak istismar etmekle olmaz. Bu ödeme ömür boyu olmayacak. Aile yoksulluk envanterinden çıkınca, ödeme de kesilecek.