“…Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım
Salome'nin Belkis'ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alir sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim…”
Şairleri haykırmayan, şairleri isyan etmeyen, şairleri halkının ızdırabını dile getirmeyen, şairleri milletine köklerini mısralarla anlatmayan; şairleri, yazdığı mısralarla gönülleri hüsrana uğramış, duyguları bad-ı hazan yemiş milletine diriliş rüzgarları ile imdad etmeyen bir millet, hem öksüzdür, hem yetimdir, hem şaşkındır, hem de yönünü, özünü, kimliğini kaybetmiş bir derbederdir.
Allaha şükür ki bu milletin şairleri vardır/vardı: Mesnevi yazarından tutunda Yunus Emre’ye, Bakiden Fuzuliye, Necip Fazıldan, Osman Yüksel Serdengeçti’ye, Arif Nihat Asya’dan, Abdürrahim Karakoça… Ve diriliş şairi Merhum, mütevazı, münzevi SEZAİ KARAKOÇ’a…
Üstadın birkaç şiirini okuyup da ona meftun olmayan pek yok gibi. İnternete baktım maşallah ne çok seveni varmış: Doğu Perinçek’ten, Kılıçdaroğlu’na, Bahçeli'den, Meral Akşener’e, bakanlardan Cumhurbaşkanına kadar birçok siyasi ve münevver ondan sitayişle bahsediyor. Bu manzara gösteriyorki onun derinliği, mütevazılıği, fıtrata uygun hayatı böyle bir neticeyi hasıl etmiştir. O'nun mısralarını okuyanlar mutlaka ibretlik hayatına da bir göz ATMALILAR. Bir söz sultanından bahsederken kaleme, kelimeye, manaya, söze çok dikkat etmek gerek. Bendeniz de bu sebepten naşi daha fazla hata yapmamak için satırlarıma onun mısralarını konuk ederek son veriyorum. Rabbim Kendisine merhameti ve mağfireti ile muamele etsin, ruhu şad olsun, eserleri, düşünceleri, halkımıza kılavuz, milletimize ışık olsun.
“…Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çikar madem ki yar vardır
Yoktanda vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Gögsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili…”