ABD'de her banka batışından sonra Türkiye'deki ekonomi otoriteleri "krizin sonuna gelindiği" şeklinde iyimserlik havaları pompaladılar. Bu açıklamaların hepsinden sonra yeni bir dalga geldi. Şu ana kadarki en sarsıcı dalga ise bu hafta yaşandı. Bitti mi? Hayır! Yaralı kolu kesip atmadılar yani. Çünkü sorun yaralı kolda değil, vücudun kendisinde, beyinde. Dev yatırım bankaları iflas etti, devlet tarafından el konuldu, sigorta şirketleri için kurtarma operasyonları başladı. Ama bitmedi. Bu yüzden beş yıldır süreci başka yollardan izlemeye çalışıyorum. Kimse kimseyi kandırmasın.
Elli milyar dolarlık Enron battığında, daha doğrusu hortumlandığında dünya ayağa kalkmıştı. Şimdi ondan kaç kat büyük kuruluşlar batıyor, hepsi normal karşılanıyor. Kriz kabullenildi. Dünya krize teslim oldu. Neden? Çünkü ekonominin akıl hocalarının ellerinde hiçbir çözüm önerisi yok. Bunu itiraf edemiyorlar. Vergi mükelleflerinin yüz milyarlarca dolarını bu şirketleri kurtarmak için seferber ediyorlar. Ama bu da çözüm olmuyor, olmayacak.
Bu artık Amerika'nın krizi değil, dünyanın krizi, bir "Dünya Krizi." Yakın gelecekte "Dünya Krizi" ekonomik kriz olmaktan çıkıp birilerinin hep hayal ettiği o korkutucu siyasi krize dönüşebilir. Türkiye'nin "akil adamları"nın bakıyoruz da, bu konularla hiç ilgileri yok. Ülkelerinin, insanlarının nelere hazırlıklı olmaları konusunda söyleyebilecekleri sözleri yok.
Petrol fiyatları fırtına yüzünden artmış, Gürcistan'da çatışma olmuş artmış, dolar birkaç gündür yükselmiş, şu barajı aşarsa bu olurmuş, borsa Doğan-hükümet kavgasından etkilenmiş Bunlardan öte söyleyecek sözleri var mı? Parite ve grafik kurbanlarının bu krizle ilgili ikna edici sözleri olduğu kanısından değilim. Onlara bu dili öğretenler, yani "akıl hocaları" kendileri batıyor. Sormak lazım; kendi batışlarını nasıl açıklıyorlar? Göremediler mi? Mesela bir ay öncesinde ülkelerin ekonomisi için not verenler, raporlar hazırlayanlar bir ay sonra batıyorsa o ülkeye kurban olmaktan başka ne düşer.
İnsan; "acaba bütün bunlar kasıtlı olarak mı yapılıyor, birileri dünya ekonomisini özellikle mi iflasa sürüklüyor" diyesi geliyor. Bear Stearns, Lehman Brothers, Merll Linch ve diğerleri Bir çoğu belli bir dinin mensuplarına ait. Yani onlar tarafından kurulmuş onlar tarafından yönetilmiş kuruluşlar. Onlar bu kuruluşlar üzerinden dünyayı yönettiler. Hepimizin vergilerine kadar el koydular.
1- Son derece yetenekli ve eğitimli kadrolarla çalışan, ABD iç siyaseti üzerinde derin etkisi olan bu kuruluşların bu kadar aptal olduğunu düşünmek ne kadar sağlıklı?
2- Dünya ekonomisi ve finans trafiğinin beyniydiler. Neden battılar? Dünyayı yönetirken neden kendilerini yönetemediler?
1- Yoksa dünyanın sonunu mu hazırlıyorlar? Yeni bir dünya düzeni bir çöküş sonrası mı şekillenecek?
2- ABD'de devletin bu kuruluşlar devletleştirilirken, ileride ekonominin tamamının devletleştirilmesi söz konusu olabilir mi? Her şeyin merkezileştirildiği bir dünyaya doğru mu sürükleniyoruz?
3- On beş yılda tanık olduklarımız, merkezi otoritelerin böyle bir dünya düzeni arzuladığını açıkça gösterdi. Şimdi bu ekonomik çöküş sonrası mı şekillenecek?
4- ABD merkez bankasını, finans merkezlerini, para trafiğini yönetenler aynı güçler. Aslında siyaseti de yönetenler onlar. Şimdi nasıl bir dünya hayal ediyorlar?
5- Nükleer savaşları da içeren bir kaos dönemi mi? Ardından insanlığın güvenlik için otoritelere teslim olmayı gönülden kabul edeceği şartları hazırlamayı mı?
6- Mesele sadece ABD değil ki. Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere Hepsi aynı iflasa sürükleniyor. Hatta Asya'daki merkez ekonomilerin ve dağılışı, bölgesel savaşlar ve isyanların artışı bile öngörülebiliyor. Bir kaos dönemine hazırlandıkları iddia edilebiliyor.
7- Dünyada otoritenin merkezileşmesinin yolunun bu şekilde açılacağı bile düşünülebiliyor.
8- Amerikan ekonomisindeki kriz, büyük iflaslar, dünyayı yayılan ekonomik sarsıntı, devletleri otoriterleştiren ve toplumları faşistleştiren bu eğilim yoksa o korkutucu azınlığın marifetleri mi?
Bütün bunları da düşünmek gerekiyor. Ama şu an için yapılacak en önemli şey, insanlarımızın bu krizle nasıl mücadele edeceğine ilişkin bir yol ha-ritası oluşturmaktır. Bunu devlet yapacak, ekonomi çevreleri yapacak, toplumsal sorumluluk hissedenler yapacak. Bu, yapılmalı!..