Asırlar öncesinden kavimlerin başına gelenleri acaba hiç merak edip okuduk mu? Kuranı Keriminin ilk suresi, Alak suresidir, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)'e ilk vahiy olunan sure olduğundan ilk inen sure kabul edilir. Alak suresinde okumanın önemi, insanın neden yaratıldığı, nankörlük eden insanın taşkınlığı ve bunun acı sonuçları anlatılmaktadır. İkra olarak da bilinen Alak Suresi okumanın, öğrenmenin üstünlüğü, insanın yaratılışı, kalemin özelliği, bunların insana Allah Teâlâ’nın ihsanı olduğu, insanın bunları düşünüp Rabbine itaat etmesi gerektiği; aksi halde karşılaşacakları durumlar bildiriliyor.
Asırlar öncesinde yaşamış kavimler ile bizim içinde bulunduğumuz zaman dilimi arasında sizce büyük bir farklılıklar var mı?
Televizyon kanallarında dönen programlar ve ortaya çıkan hayat hikâyelerine iki dakikalığına baktığımız zaman. Başımıza hala taş yağdırmadığı için herkesin Rabbime şükretmesi gerekmez mi?
Dünya değil sadece Türkiye’de sayısız insanın hayâ denen dengesi alt üst olmuş durumda. İslam’ın uygun görmediği her şey açık bir vaziyette yaşanıyor. Bazen de televizyon kanalların da utanç verici gerçeklerle karşı karşıya kalıyoruz. Ve hala Rabbim bize acıyor inanın.
“Başımıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.” (Şûrâ Suresi 30. Ayet Tefsiri)
Bu insanlar ne bir ünlü, nede yabancı insanlar, tabiri caizse halktan biri olan insanlar ve iki dakika izlediğiniz zaman midenizin bulanacağı gerçeklerle karşılaşıyorsunuz.
Buradan sesleniyorum, biz kimiz?
Hangi ırktan, hangi dindeniz? Kaçımız bize bizim için inen Kuran’ı Kerimi tamamen okuyup anladı ve anlattı. Bir hata yapacakken asla olmaz Kuran da böyle diyor ben yapmamalıyım, dedi. Yüce kitabımız Müslüman olan tüm ailenin evinde var yüksek bir yerlerde sadece duruyor ve okunmuyor. Hayatımız onun üstüne değil, ailemizin ve çevremizin bize gösterdiği ahlak ve edep doğrultusunda yalan yanlış sürüyor. Evet tekrar ediyorum okumuyoruz, okutmuyoruz. Sadece acı gerçekleri paylaşıyoruz. Paylaşan taraf değil de acıları önleyen taraf olsak mesela.
“Kendilerinden önceki nesilleri helâk etmiş olmamız onları yola getirmedi mi? Oysa onların yurtlarında dolaşıp duruyorlar! Kuşkusuz bunlarda akıl sahiplerinin çıkaracağı dersler vardır.” (Tâhâ Suresi 128. Ayet)
Gelelim asırlar önce yaşamış peygamberlere tabiri caizse kafa tutmuş kavimler kimlerdi ve sonları ne olmuş bir daha görelim.
Hz. Nuh(A.S) Kavmi: Nuh Kavmi Hz. Nuh(A.S) dinlemediler ve kavmi tufanda helak oldu.
Âd Kavmi: Hz. Hud(A.S)mı dinlemediler kuvvetli bir rüzgârla helak olup gittiler.
Semûd Kavmi: Hz. Salih (A.S) kavmidir. Şiddetli bir gök gürültüsü ile helak oldu bu kavimde.
Lût Kavmi: Hz. Lût(A.S) kavmidir. Gökten inen taşlarla cezalandırıldı ve her biri taş oldu.
Firavun Ve Askerleri: Hz. Musa(A.S.) kavmidir. Açıkla sınandılar, tufan, haşara ve çekirgeler, kurbağalar üzerlerine yağmıştır. Deniz de helak edilmişlerdir.
“Kendilerinden önce, yurtlarında gezip dolaşmakta oldukları nice kuşakları helâk etmiş olmamız, daha onları doğru yola iletmedi mi? Şüphesiz bunda nice ibretler vardır. Hâlâ kulak vermeyecekler mi?”( Secde Suresi 26. Ayet)
Helak olan kavimlerin ortak özellikleri Allah’a ve Peygamberlere karşı gelmeleri putlara tapmaları zulüm ve sapkınlıklarda bulunmaları gibi nedenlerle helak olmuşlardır. Biz insanoğlu içinde bulunduğumuz iklime iyi bakmalıyız. Yukardaki kavimlerle aramıza kalın çift çizgiler atmalıyız.
Rabbimin azabından sakınan, merhametiyle yoğrulan kullarından olmak duasıyla vesselam..