Geçtiğimiz hafta Kapadokya da bulundum. Bu eşsiz yerleri gezip görmem ve sizlere yazmam arasında biraz zaman geçiyor farkındayım. Aslını soracak olursanız önce gezdiğim yerleri içime sindiriyorum. Sonra sizlerle paylaşıyorum bu daha bir güzel oluyor.
Seyahate çıkmadan önce kısa bir araştırma yaparım. Nerelere gitmemiz gerekir. Yemeklerinden tutun, doğa, kültür, sanat gibi etkinlikleri araştırırım not defterime yazarım. Bu seyahatim günü bir birlik olduğu için güzel bir doğaçlama oldu. İnanın daha sakin ve çok güzel gerçekleşti. Bu sefer rehber eşliğinde bir gezi geçerleştirmedik. Rehberler yabancı turistleri gezdiriyorlardı çoğu vakit.
“Kapadokya, 60 milyon yıl önce Erciyes-Hasandağı-Göllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkan bölgedir.
İnsan yerleşimi Paleotilik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler’in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hrisyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu'nun baskısından kaçan Hristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir.
Coğrafyacı Strabo, Roma İmparatoru Agustus döneminde yazılan ''Geographika'' (Coğrafya-Anadolu XII. XIII, XIV) adlı kitabında Kapadokya'nın sınırlarından da bahseder. Bu tarife göre Kapadokya, güneyde Toros Dağları, batıda Aksaray, doğuda Malatya ve kuzeyde Karadeniz' e kadar uzanmaktaydı. Günümüzde ise, Kapadokya olarak adlandırılan bölge, coğrafi oluşumlarının 250 km²' lik bir alanda yoğunlaşmış, başta Nevşehir olmak üzere Kırşehir, Niğde Aksaray ve Kayseri illerine yayılmış bir bölgedir. En çok ziyaret edilen bölgeler ise; Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı ve Ihlara' dır.Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir.
Turistler adına her şey düşünülmüştür gezerken yeme-içme ihtiyaçlarını karşılarken sevdiklerine hediyeler almak adına küçük dükkanlar bulunmaktadır.
Coğrafi olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine evler, kiliseler ve manastırlar oymuş bunları fresklerle süsleyerek binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya'nın yazılı tarihi Hititlerle başlar.
Üç Güzeller Peribacaları Ürgüp’ün merkezine 5 dakika mesafede, Nevşehir – Ürgüp otoyolu üzerinde sol kolda bulunan bir seyir tepesinden izleniyor.
Üç Güzeller Efsanesi
Kapadokya bölgesinde iz bırakmış yaşamlardan yüzlerce efsane doğmuş. Üç Güzeller’in ise dilden dile dolaşan ve gezginini çok eskilerde dolaştıran birden çok efsanesi var. Kimi gezgine göre 3 Güzeller Peribacaları büyükanne, büyükbaba, baba ve kucağında çocuğunu tutan hamile bir annenin taşa dönüşmüş bedenleri, başka efsanelerde ise buruk aşkların hezimetleri.
Geçmiş zaman olur ki, Kapadokya’da kralın güzel kızı bir çobana sevdalanır. Kralın tüm engellemelerine rağmen güzel prenses çobana gizlice kaçar ve evlenirler. Gel zaman git zaman prensesle çobanın bir çocuğu olur ve kralın küs kalbini bu güzel torunun yumuşatacağını düşünüp düşerler yollara. Fakat kralın öfkesi öyle büyük, kini öyle zalimdir ki sarayın kapısından girmeden askerleri salar üstlerine! Yakalanırlarsa öleceklerini bilen prenses o anda Allah’a çok içten bir yakarışta bulunur. ‘Allah’ım, yüceliğinle bize bir mucize göster, bizi bu eziyetten kurtar!’ Allah prensesin duasını kabul eder ve hepsini taşa dönüştürür. Efsaneye göre en önde duran taş çoban, ortadaki çocuk, arkadaki ise prensesin taşa çevrilen bedenidir.
Bu yüzdendir ki çok uzun zaman Üç Güzeller adıyla bilinen peribacalarının bu acı hikayesi hem aileyi kutsal gösterdiğinden, hem de burada edilen duaların tesirinden çocuğu olmayan ailelerin uğrak yeri olmuş. Ziyarete gelenler peribacalarının yan tarafındaki yokuşu 7 kez inip çıkarak Allah’tan çocuk sahibi olmayı dilemiş. Efsanenin etkisi midir yoksa içten yakarışların neticesi midir bilinmez ama, çoğunun da çocuğunun olduğu bilinir.
Zelve ve Paşabağları Ören Yeri
Göreme-Avanos yolunun sağında, yoldan 1 km içeridedir. Eskiden “Rahipler Vadisi” bugün ise Paşabağları olarak adlandırılan bu alan kendine özgü peribacaları ile kaplıdır. Çok gövdeli ve çok başlı olan bazı peribacalarının içlerine şapel ve oturma mekânları oyulmuş olup üç başlı peribacalarından birinde Aziz Simeon adına yapılmış bir şapel ve inziva hücresi bulunmaktadır.
Peribacalarının en yoğun olduğu yer olan Zelve ören yeri Göreme-Avanos karayolu üzerinde yoldan 2 km içerdedir. 3 vadiden oluşan bu alan 9. ve 13. yüzyıllar arasında Hristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden biridir. Zelve ören yeri aynı zamanda papazlara ilk seminerlerin verildiği yöre olma özelliğini de taşımaktadır. Balıklı Kilise, Üzümlü ve Geyikli Kiliseler vadinin en önemli kiliseleri olup İkonoklastik Dönem öncesine aittir.
III. Vadide hem cami hem de manastır bulunmakla birlikte bu alandaki yamaçlara oyulan güvercinlikler dikkat çekicidir. 1952 yılına kadar iskân edilmiş vadide manastırlar, kiliseler, yerleşim yerleri, iki vadiye açılan tünel, değirmen, cami gibi yapılar bulunmaktadır.
Bir çok etkinlikler ile seyahatinize renk katabilirsiniz. Develer ile kısa bir tur yapabileceğiniz gibi Atv’ araçları ile turlara eşlik edebilirsiniz.
Balon turları Güneşin doğuş saati mevsimsel olarak farklılık gösteren bir durum olduğundan, balon kalkış saatleri de farklılık gösteriyor.
Kapadokya’da balon kalkışlarını izlemek için en iyi noktalar Aşıklar Tepesi, Uçhisar Kalesi, Akdağ zirvesi ve Kılıçlar vadisi yer almaktadır.
Kaynak: https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Kapadokya
https://www.kapadokyadayim.com/peri-bacalari/
https://kapadokyaalan.ktb.gov.tr/TR-288406/zelve-ve-pasabaglari-oren-yeri.html