DÜNYA BİZİ BEKLİYOR FAKAT BİZİM HABERİMİZ YOK

Lütfi AYHAN

Niye bekliyorlar? Çünkü son 300 yıldır dünyaya hâkim olan güç (batı) ademoğullarına huzur güven adalet huzur getiremedi. Aksine başta I. ve II. Dünya Harpleri olmak üzere çıkarttığı savaşlarda milyonlarca insanın kanına girerek (60 milyona yakın) yıkımlara, ölümlere sebep oldu. Şu anda da yine her tarafta zulüm baskı sömürü adaletsizlik hâkim. Bugün dünyada, bölgemizde ve ülkemizde yaşanan yanlışları, çarpıklıkları, haksızlıkları, zulümleri, çelişkileri gören her onurlu ve erdemli insan bu zulme karşı mücadele etmeyi bir insanlık vazifesi olarak görür. İnsanlar, milletler, ülkeler, devletler niçin bu hale geldiler?


a- Dünya ve insanlık bu hale nasıl geldi?


b- Bu zulümden bu adaletsizlikten bu cehaletten kurtulmak için bana düşen vazifeler nelerdir?


c- Bugün bizim ve dünyanın yaşadığı bu adaletsiz, bu zulüm dolu hayatın benzeri tarihte de var mıydı? Yoksa daha önce yaşayan milletler daha iyi, daha adil, daha güzel daha eşitlikçi ve erdemli bir hayat mı sürdüler? Yoksa tam tersi eskilerin yaşadığı dönem daha mı kötü idi?


d- Bugün başta İslam Dünyası olmak üzere batı dışında kalan tüm milletlerin çektikleri zulümler, yaşadıkları haksızlıklar nasıl giderilebilir?


e- 300 yıla yakın tüm dünyayı her alanda (askeri, siyasi, ekonomik, ilmi …) alanda hegemonyasına alan ve sömüren Batı (AB+ABD) bu güce nasıl ulaştı? Onları bu zulüm tahtından indirmek mümkün mü? Başta İslam ülkeleri olmak üzere dünyanın diğer medeniyetleri (Afrika, Çin Rusya…) bu konuda neler yapmalılar?


f- Batı niçin gücünü hep zulüm için kullanıyor?


KENDİMİZİ VE DÜŞMANIMIZI TANIYALIM


Batı’nın (kültürünün, medeniyetinin) dayandığı ana temeller nelerdir? Bu zalimleri yenerek, güçlerini elinden alarak dünyaya barış ve huzur getirebilecek millet /medeniyet Hangisidir? Sorular, sorular, sorular…Cevabı zor sorular. Zor lakin mutlaka cevaplandırılması gereken sorular. Bu zor ve önemli sorulara cevap vermek ancak zalimi(batıyı) tanımakla mümkün olur. Bunun içinde maziye gitmek (en azından 300 yüz yıl öncesine) ve o günden bugüne neler yaşanmış, niçin güç bizden gidip onların eline geçmiş? İrdelemek gerek.

Yukarıda sorduğumuz sorulara cevap ararken, dünyanın içinde bulunduğu bu kötü durumdan onu kurtarabilecek milletler arasında en büyük adayın Müslüman Türk Milleti olduğunu görürüz. Yani aranan ve dünyayı kurtaracak reçete bizde. Niçin, nasıl? Çünkü kâinatın yegâne sahibi ve yaratıcısı Allah’ın, gönderdiği son din İslam’ı, O’nun kitabı olan Kuranı ve son elçisi olan Hz Muhammedî en iyi tanıyan bilen ve bu sistemi fert, millet ve devlet hayatına taşıyan millet Müslüman Türk milletidir. O sebepten sorumluluğumuz çok büyük, yükümüz pek ağır. Bu bir temenni, bir hayal, bir vaat değil değildir. Çünkü şu anda dünyaya hâkim olan batıdan önce dünyaya hâkim olan bizlerdik. Osmanlı Selçuklu Gazneli Babür… devletleri eli ile dünyaya adalet getirdik.

“TARİHTEN HİSSSE DEĞİL PARSA ALMAK”

Dünya tarihini, İslam tarihini Türk tarihini iyi okumayan, 4 halife dönemini, Abbasi, Selçuklu, Osmanlı devirlerini bilmeyen insanlar, bu satırları okurken ellerinde olmadan yüzlerinde bir gülümseme belirir. Bu çok normaldir. Çünkü bu günkü halimiz ortada ve 300 yıldan fazladır yenilen, sürekli can, mal, toprak, ülke ve güven kaybeden bir milletin evlatlarıyız hepimiz. Üstelikte başta tarih olmak üzere dine, dile, coğrafyaya, sosyolojiye 300 yıldır batının gözlüğü ile bakmakta, kulaklarımızda onların fısıldadıklarını gerçek sanmakta. Aklımız onların iyi dediğine iyi, kötü dediğine kötü demekte. Kısaca bizler tüm olayları onların terazisi ile tartmakta, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, hakkı batıldan ayırmak için kullandığımız mihenk, terazi ve ölçü batıya ait. İşin garibi karşısında çok ezik hissettiğimiz bu medeniyeti de yeterince tanımamakta, gereğince bilmemekteyiz. Aynı şekilde kendi tarihimizi kendi dinimizi, kendi dilimizi, kendi coğrafyamızı, kendi kültürümüzü, kendi medeniyetimizi de çok az veya hiç tanımamaktayız.

Bütün bu gerçekleri görünce insan ümitsizliğe kapılıyor ye’se düşüyor. Hele de günümüzde Batı ile bizler (ve tüm ülkeler) arasında oluşan siyasi, ekonomik, askeri, bilimsel, iletişim, finansal… Güç farkını görünce insan ümitsizliğe kapılıyor. İşte tam burada yine kültürümüzün ana direği olan inancımız devreye giriyor Kitabımız bu konuda gerçek gücün inanç olduğunu söylüyor. (Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir. Ali İmran 139)

NİÇİN MÜSLÜMAN TÜRK MİLLETİ?


Çünkü inanç olarak dayandığı temel, vicdan olarak uyduğu mefkûre haktır, iyidir, hakikattir. Üstelik bu görüş sadece bir teoriden de ibaret değildir. Tarihte yaşanmışlıkları vardır. Şimdi bu temellere kısaca bir bakalım:


1- Müslümanların inandığı kitap/Kur’an Allah’ın yeryüzüne gönderdiği son kutsal kitap ve son mesajdır. O mesajda Allah, Müslümanlara bu konuda şu emirleri verir:


a- Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan ve adâletle şâhitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz öfke, sakın sizi adaletsiz davranmaya sevk etmesin! Adâletli olun…” (Maide suresi, 8)


b- Şüphesiz ki Allah adaletli davranmayı, iyilik yapmayı ve akrabayı görüp gözetmeyi emreder. Her türlü hayasızlığı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünüp ders almanız için size böyle öğüt verir. (Nahl)


c- "…Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu diriltirse (ölümden kurtarırsa) bütün insanları diriltmiş gibi olur". Bu ve buna benzer ayetler Müslümanları, Müslüman Türkleri tarihte adaletli yapmıştır. Konu ile ilgilide birçok hadis de vardır. Bunlar sadece yazılı metin olarak kalmamış bata peygamberimiz olmak üzere birçok İslam devleti bu güzel kuralları uygulamışlardır.


2- İslam’da bunlar varken aynı şekilde atalarımız Türkler, kurucu metinlerinde kendilerini şöyle tanımlarlar.


a-Divânu Lugâti’t- Türk: ‘Türk yeryüzünden zulmü ortadan kaldırmak ve adaleti tesis etmekle görevli millet.’


b- Orhun Abidelerinde; ‘Türk: Açları doyuran, çıplakları giydiren, tüm dünyada adaleti sağlamakla görevli millet…’


Tüm bunlar gösteriyor ki bugün dünyaya hakim olan zulme, sömürüye, adaletsizliğe karşı tek alternatif biziz. Ve bu mücadeleyi yapacakta yine biziz. Ol sebepten ‘İnsanım Müslümanım Türküm…’ diyen her fert bu kutsal görevle vazifelidir.


Dünya bizi bekliyor ama bizim haberimiz yok.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.