Atı ehlîleştiren onu binek ve savaş aracı olarak kullanan ilk millet bizim atalarımızdır. At’a en yakın olan kavim Türklerdir. Bu nedenledir ki ta Orta Asya’dan kalkıp Avrupa içlerine kadar göç edip, Roma’ya kadar uzanan, bu koca İmparatorluğun ikiye ayrılmasında büyük rol oynayan, buralarda devletler kuran yörük/yürük millet ceddimizdir.
Dünyada son iki asırdır atın yerini arabalar almıştır. At ile büyük fetihler yapan, kurduğu atlı birliklerle (sipahiler - süvariler) düşmanlarını perişan eden ceddimiz At’tan arabaya geçme mevzuunda (maalesef) geç kalmıştır. Avrupa ve ABD, teknoloji ve sanayinin tüm alanlarında olduğu gibi araba mevzuunda da dünyaya öncü olmuşlardır. Asya, Afrika ve bizim milletimiz arabanın icadından beri onlara muhtaç bir hayat sürmüştür. Nihayet son yıllarda bazı Asya ülkeleri ve Türkiye, başta silah sanayi olmak üzere araba ve birkaç alanda boy göstermeye başlamış görünüyor. Türkiye bu sahadaki birikimini nihayet harekete geçirip kendimize ait Togg adını taşıyan bir otomobil üretmeyi başarmıştır. Bu büyük zafer mübarek olsun.
Türk Atalarımız ve Müslüman ceddimiz bindikleri atlara özel isimler vermişler, onlarla içten samimi sevgi bağları oluşturmuşlardır. Peygamberimiz devesine atına, Hz. Ali efendimiz, kılıcına atına özel isimler vermişlerdir. Bizim atalarımızda bu konuda aynı davranmış, atlarına özel isimler vermişlerdir. (Köroğlu’nu hatırlayın) “At ….. Pusat” üçlüsü onların hayatında (tabi olarak da bizlerin hayatında) çok önemli bir yer tutarmış.
Buna benzer bir başka gerçek ise millet olarak yaşadığımız büyük acılar için ağıtlar yakmak, sevinçler içinde zafer şarkıları yazıp besteler yapmaktır. Bir zafer mi kazandık, büyük bir iş mi başardık hemen şairlerimiz, ozanlarımız alırlardı kalemlerini, divitlerini ellerine döşerlerdi en güzel mısraları ak kâğıdın üstüne. Ozanlarımız bağlamlarını alırlardı kucaklarına, hüzünlü olaylar için ağıtlar yakıp türkü çığırırlar, sevinçli vak’alar için de koşuklar ve kahramanlık türküleri söyleyip halkı coştururlardı. Bu türküler, bu koşuklar, bu ağıtlar, bu yakımlar elden ele, dilden dile, gönülden gönüle yayılırdı ve tesiri asırlar sürerdi:
Bir Cuma sabahı semaya karşı,
Malazgirt'te elli dört bin er,
Bestelediler en güzel marşı,
Allahu Ekber, Allahu Ekber..!
Akifin ,
“Şu boğaz harbi nedir var mı dünya da eşi” diye başlayan muhteşem şiiri,
“Çanakkale içinde vurdular beni” diye başlayan Çanakkale ağıdı,
Yüzbaşılar, yüzbaşılar
Tabur tabura karşılar
Yağmur yağıp gün değişin
Yatan şehitler ışılar
mısralarında anlatılan Sarıkamış’ın türküsü,
“Kara çadır is mi tutar
Martin tüfek pas mı tutar
Ağlayanım anam bacım
Elin kızı yas mı tutar
Mısraları ile anlatılan YemenTürküsü tarihi, tarih kitaplarından daha çok kazımıştır zihinlere. Depremler, yangınlar, seller, öldürülen mazlumlar… Hepsi için edebiyat bir hafıza olmuş zamana.
ZAFERLER HEZİMETLER SANATLA ÖLÜMSÜZLEŞİRLER
Bunun tersini de yapmış bizim kültürümüz. Büyük bir zafer mi kazanıldı, büyük bir iş mi başarıldı hemen şairler, ozanlar, ressamlar, hattatlar… Ölümsüzleştirmiş bu muştuları, bu zaferleri. Mesela Paşabahçe gemisi için bile şiir yazılmış, bestelenmiş (https://www.youtube.com/watch?v=b1TlLsU7ekk)
Martılarla bir yolculuk
Paşabahçe Vapuru’nda
Mavi beyaz bir mutluluk
Paşabahçe Vapuru’nda..
Bağdat’ın fethinde büyük kahramanlık gösteren Genç Osman için şiir yazılıp yazılıp bestelenmiş:
Genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak
Askerin içinde birinci uşak
Allah Allah deyip geçer Genç Osman
BENDENİZ DE Togg İÇİN YAZDIM
Bendeniz abdi aciz de bu gelenek unutulmasın deyu kendi çapımda bir katkı sunmak istiyorum bu tarih ırmağına. Daha önce Ayasofya’nın açılışı için, Çanakkale, Yavuz Sultan Selim, Osman Gazi köprülerinin, Marmaray, İstanbul Havalimanı gibi muhteşem eserler için, yazmadığım şiiri Togg için yazdım ( gerçi Ayasofya’nın açılışı için şiirimsi bir yazı yazmıştım. ( https://www.haber7.com/guncel/haber/2997511-bahcelere-mujdeler-edin)
İnşallah beğenirsiniz:
……………………………………………………
Halkıma küsmüştü talihin ok’u
Gölgemiz olmuştu yeis ve korku
Asırlardır süren derin bir uyku
Uyanıpta Millet meydan alınca
Rabbim nasip etti bize bu Togg’u
‘Ezik müstağripler’ “olmaz” dediler
Batı hayranları “tutmaz” dediler
Yapsan bile asla “satmaz” dediler
Silkinip de yiğit nara vurunca
Rabbim nasip etti bize bu Togg’u
Bir asırdan fazla yolun bekledik
Geleceksin diye umutlar ektik
Yıllarca nadanla gönül eğledik
“Yallah” deyip gayret şaha kalkınca
Rabbim nasip etti bize bu Togg’u
Rabbim Türkiye’me sen eyle Nusret
Cihana adalet sunar bu millet
Zalime zorbaya veririz zillet
“Haydin” deyip bir mert sahne alınca
Rabbim nasip etti bize bu Togg’u
Not: Sadece iktidarın değil milletin bir başarısı olan bu araba için yazdığım diğer şiirleri inşallah tarihe not düşmek için ileride paylaşacağım.