Çok Kıymetli okuyucularım,
Çeşitli sebeplerden dolayı uzun süredir yazmaya ara vermiştim. Bugün aldığım acı haber bu yazıyı yazmama vesile oldu.
Hikayemiz Rize'nin en şirin ilçelerinden Çamlıhemşin'in Kaleibala köyünde başlıyor. Babası ve de dedesi de kendi gibi Hafız olan, Hafız Hüsnü Kadıoğlu, seferberlikten sonra 1941 yılında vefat ediyor. 2 yıl sonra da eşi vefat ediyor. Geriye Rize'nin şirin ilçesi Pazar'da 7 küçük çocuk bırakan Hafız Hüsnü'nun dulari kabul oluyorki; 7 evladına Allahu Teala uzun ömürler ihsan ediyor.
İkisi erkek 7 kardeş evlenip değişik şehirlere gitselerde; anne babalarından aldıkları dualar gereği birbirlerinden kopmuyorlar. Hepsinin evlatları, torunları hatta torunlarının evlatları oluyor.
Derken zaman su gibi akıp gitmektedir. 7 kardeşin hemen hepsinin ciddi sağlık sorunları başlamıştır. 7 kardeş her seferinde acaba ilk önce hangimiz ahirete gideceğiz veya hangimiz kardeş acısını yaşamayacağız diye de düşünmektedirler. Evlatları da aynı şekilde birbirine bağlı bu 7 kardeşi muhabbetle sevmekte, saymakta ve gıpta etmektedirler.
Tarihler Eylülün 27 sini gösterdiğinde bir mübarek cuma sabahı Allahu Teala "Ey Nazire Kulum seni katima alıyorum" emrini veriyor Azrail Aleyhisselam'a. Emir büyük yerden acı haber tez elden duyuluyor. Sevenler Ankaraya akın ediyor. Cenazesine bütün kardeşler iştirak etmek için hasta hasta yola koyuluyorlar. Geride kalan 6 kardeş, 75 sene sonra ilk kez kardeş acısını yaşıyorlar.
Evlatları, yeğenleri, torunları, gelinleri damadı, hisimlari, dostları son görevlerini yapmak için Başkente gidiyorlar. Kuranlar okunmaya başlıyor.
En azından Türkiyedekiler merhumeye son görevini yapmak için ve de birbirlerini görüp helâlleşmek için yollara dökülüyorlar. Ölümden daha güzel ibret olurmu emrini bizzat aynel yakın görmek için toplanıyor tüm sevenleri.
Ama bir kişi var. O çok uzaklarda. Mevlam onu ötelere, çok ötelere göndermiş. Yıllardır özellikle sabahın köründe çalan her telefonda "acaba bu sefer kimi kaybettik" düşüncesiyle telefonlara bakamaz olmuştur.
Evet sevgili dostlar, teyzesinin cenazesine iştirak edemeyecek olan o kişi, bendenizim. Teyze anne yarısıdır buyuruluyor. Dolayısıyla başlıkta dediğim gibi annemin yarısını bugün kaybettim sevgili dostlar.
Siz Türkiye'deki ve etrafınızda yüzlerce binlerce müslümanın yaşadığı ülkelerde yaşayanlar, kadir ve kıymet bilin lütfen. Zira Gurbette çekilen ölüm acısını tatmadiniz.
Dusunebiliyormusunuz isyerinizdesiniz ve ve bir telefon geliyor teyzemizi kaybettik diyor telefonun diğer ucundaki ablaniz. Beraber çalıştığınız Amerikalılara durumu söylüyorsunuz onlarda hafif üzüntülü dönük bir şekilde "İ am sorry for your lost" diyor o kadar. Ne sarilabileceginiz, ne beraber aglayabileceginiz ve de ne de bir "basın sağolsun ağabey" diyecek kimseler yok etrafınızda. ve bu durum bir defa değil her sene bazen iki ayda bir bazen her ay tekrarlanıyor.
Sevgili Teyzeciğim,
Bana annem kadar emeğin var. Senelerce yedirdigin o muhlamalarin tadı hala damağımda duruyor. Neredeyse 40 yıl önce eşini kaybettin. Genç yaşta dul kaldın. Lider vasfin vardı çocuklarını yetistirdin, evlendirdin, aileyi ayakta tuttun. Torunların oldu torunlarının da çocukları oldu. Bugüne kadar seni sevmeyen bir akrabamizi işitmedim.
Ben senden ziyadesiyle memnundum. TC'nin başkenti Ankara, senin evin ise bizim akrabaların baskentiydi. Ankara'ya yolu düşen herkesin kaldığı yer dolayısıyla sofranın kurulduğu yer senin evindi.
Efendimiz'in comertlerle ilgili onlarca hadisi var. inşaallah o hadislere mazhar olursun. Bizlere İslam'in sadece namaz, orcu ve hacdan ibaret olmadığını gösterdin. Bu kadar akraba bağları kuvvetli olan bir kisiydin. Rabbim seni magfiretiyle yargılasın ve efendimize komşu eylesin inşaallah.
Teyzeciğim,
Bu fani dünya hayatı çok kısa. Seninde vaden doldu ve bugün ruhunu hakka teslim ettin. Bu dünyada yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca boş boş gezen, mıymıntı, pısırık insanlar var. Oysa sen kadın başına, dul halinle hem Ankara'da evine yurduna sahip çıktın, hem Rize Pazardaki eşinden kalan yeri senelerce tek başına yeserttin durdun. Rabbim bu emeklerinin karşılığını inşallah verecektir.
Seni çok seven yeğenin olarak sana karşı son vazifemi yerine getiremiyorum. Yüce rabbim fakir kuluna sen şimdilik ABD de yaşayacaksın demiş. Tabutuna bir el atıp kabrinde bir fatiha okuyamaycak olduğumdan çok üzgünüm
Ancak buradan, okyanus ötesinden gönderiyorum fatihalarimi. Vekillerimde yollarda sana geliyorlar son vazifelerini yapmak üzere.
Ne mutlu sanaki bir mübarek cuma günü ruhunu teslim ettin. Anne ve babana ilk kavuşan sen oldun. Kardeş acısını yaşamadın.
Acı gunumuzdede tatlı günlerimizde de hep yanimizdaydin. Rahmetli babam vefat ettiiginde çoluk cogunla gelip bizde kalman, maddi manevi desteğin, diğer yaptıkların .. nasıl unuturuz bunları. Nasıl nankörlük edebiliriz?
Sevgili teyzeciğim bundan sonra dularima senide ekliyorum. İnsalalh evlatlarinda senin yolunda gidecektir. Merak etme onlarda senin gibi comertler. Onlarda İnsaalalh efendimizin yolunda gidecekler.
Allah'a emanet ol, Efendimiz'e komşu ol inşaallah.