DEMOKRASİ ÖZGÜRLÜKSE
Bugün yaşayan veya daha önce terki diyar eden devletlerden hiçbiri yüzde yüz adaletli, yüzde yüz iyi, yüzde yüz kusursuz bir yönetim gerçekleştirememişlerdir, zaten bu da mümkün değildir. Çünkü devlet dediğimizde akla insan gelir, insan dediğimiz varlık ise nakıstır, kusurludur, nisyan ile malüldür.
Bu güne kadar yaşayan ve bu gün yaşamaya devam eden devletlerden hiçbiri , adaleti, eşitliği, özgürlüğü... yüzde 100 gerçekleştirememişlerdir. Yüzde 80, yüzde 70, yüzde 60 oranlarında adil, iyi, güzel devletler yaşamıştır, lakin bu güne kadar ve bu gün, adaleti kusursuz, yönetimi yüzde yüz hakça olan bir devlet, bir hükümet, bir kral, bir sultan, bir padişah, bir cumhurbaşkanı, bir başbakan (Peygamberler Hariç) yeryüzünde görülmemiştir görülmesi de mümkün değildir.
Bu gerçeklerden yola çıkarak demokrasi ile idare edilen ülkelerde yöneticilerin, iktidarların yaptıkları yanlışları, uygulamada meydana gelen haksızlıkları dile getirmek ve eksiklikleri halka duyurmak için, başta muhalefet partileri olmak üzere, basın ve değişik STK’ların kurulmasına ve bunların da yapılan yanlışları dile getirmesine izin verilmiştir.
Gerçek demokrasilerin uygulandığı ülkelerde kurum olarak üniversiteler, üniversitelerde görev yapan bilim adamları (akademisyenler) başta kendi branşları ile ilgili mevzular olmak üzere, toplumu ilgilendiren sosyal ve siyasi hadiselerle ilgili de görüş açıklamakta özgür olurlar. Üniversite gençliğinin de bu konuda kanunlar dâhilinde tepki vermesi demokratik kültürün bir göstergesidir.
Maalesef ülkemizde bu gün de dün de , üniversitelerin çoğu, ( akademisyenler ve öğrenciler) kelimenin tam anlamı ile hiçbir zaman özgür olmadılar, olamadılar. Üniversitelerin çoğunda, özgürlüklerin kısıtlanmasında sanılanın aksine baskı sadece devletten gelmemiş, baskı daha ziyade bazı ideolojik gruplardan gelmiştir. Hâlbuki nasıl meclis kürsüsü dokunulmazsa üniversite kürsüleri de dokunulmaz olmalı; her üniversitede her görüşten, her farklı fikirden hocalar ve talebeler olmalı ve akademisyenler üniversite kürsülerinden görüşlerini rahatça söyleyebilmeli. Aynen bunun gibi tüm üniversitelerde her görüşten öğrenciler özgürce eğitim alabilmeli. Bilim için kurulmuş, fikir özgürlüğünün sınırsız olması gereken üniversitelerde her görüşten ve fikirden akademisyenler ve öğrenciler rahatça konuşursa bilim ilerler, toplum daha erdemli, yönetim daha adil olur.
ÖZGÜRLÜK BİLİMİ, BİLİM İLERLEMEYİ SAĞLAR
ABD' yi hiç sevmeyiz, Batı’nın ciğerini de biliriz. lakin şu gerçeği de kabul ederiz: Bugün hala başta iletişim (bilgisayar, internet, sosyal medya ağları, yazılım...) olmak üzere yapay zeka, silah sanayi, ilaç sanayi, ulaşım, üretim…Gibi bilime dayalı gelişmelerde hangi devlet önde, hangi ülke lider konumda? Bunun sebebi ne? Bu tekeli kırmanın, bu konularda ileri gitmenin tek yolu bilimin, fikrin özgür olmasıdır. Akademisyenlerimizin kendi sahalarında dünya çapında yapacakları çalışmaları, icad edecekleri buluşları; üniversiteli gençlerimizin de haksızlıklara, yanlışlıklara, bilimin önündeki engellere karşı yapacakları protestoları hasretle bekliyoruz.
BOĞAZ İÇİNDEKİ PROTESTOLARIN SEBEBİ NE?
Konu üniversite olunca, yazımı çoktan seçmeli bir üniversite süali ile bitirmek istiyorum:
Soru: Boğaziçi Üniversitesinde okuyan bazı öğrenciler ile bazı akademisyenlerin yaptıkları yürüyüşlerin , gerçekleştirdikleri protestoların sebebi aşağıdakilerden hangisidir.?
a- ABD’nin ve AB’nin birlikte Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da yaptığı mezalimlere ve katlettikleri milyonlarca mazlumun acıklı hallerine dikkat çekerek, ABD’nin bir terör örgütüne (pyd) tırlarca silah vermesine tepki göstermek...
b- Parçalanmış İslam ülkelerinden Avrupa’ya kaçmaya çalışan mültecilerin, Akdeniz’de ve Türkiye Yunanistan sınırlarında, Yunanistan tarafından uğratıldıkları insanlık dışı muameleyi çağdaş! Modern! Hümanist! Batı ülkelerinin gündemine taşımak…
c- Çin Devletinin Müslüman Uygur Türklerine uyguladığı haksızlıkları dile getirmek...
d- Avrupa da, ABD de yükselen Irkçılığın sonucu başta Müslümanlar ve Türkler olmak üzere değişik mazlum azınlıklara karşı yapılan saldırı ve tecavüzlere tepki göstermek…
e- Pandemi döneminde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de mağdur olan, işini kaybeden, fakirleşen insanların haklarını dile getirmek...
f- Dünyanın değişik bölgelerinde insanlar açlıktan ölürken, başta ABD olmak üzere emperyalist devletlerin fakir ülkelere silah satmalarını, fakir ülkelerinde, açlığa, eğitime, sağlığa harcayacakları paraları silah alımına harcamalarını protesto etmek….
g- Sayıları 200’ü geçen devlet ve vakıf Üniversitelerinin niye aşı bulamadıklarını, Üniversitelerinde bu kadar öğrenci bu kadar öğretim görevlisi olan bir ülkenin niçin diğer gelişmiş ülkelerle beraber aşı üretemediğini dillendirmek…
h- 200 den fazla üniversitesi olan bir ülkenin başta kendi üniversiteleri (Boğaziçi) olmak üzere niçin dünya bilim sıralamasında gerilerde kaldığını kamuoyuna duyurmak.…
ı- Cumhurbaşkanı tarafından diğer üniversitelere atandığı gibi, Boğaziçi Üniversitesine de hukuka, kanunlara uygun bir biçimde, şartları tutan bir Prof.’un (Melih Bulu) atanmasını protesto etmek…