Sancılı bir coğrafyada yaşıyoruz.
AK Parti iktidarı, yola çıkarken bu coğrafyada barışı gerçekleştirmek gibi bir hedefi benimsedi.
Bu hedefin en bilinen formülü "Komşularla sıfır sorun politikası" idi. Doğu, Batı, Kuzey, Güney, İslam ülkesi veya değil, tüm komşularla barışçı, iyi ilişkiler geliştirilmeye çalışıldı.
Rusya ile de, Irak, İran, Suriye ile de, İsrail, Yunanistan, Bulgaristan ile de, hatta Ermenistan ile de dostane ilişkiler geliştirilmesi için yoğun çaba sarf edildi.
Öyle ki, zaman oldu ortak bakanlar kurulu toplantıları yapıldı.
Bu yolda atılan adımlarla Türkiye, etrafında, gerçekten geniş bir barış halkası oluşturdu.
"Türkiye bölgede çatışan taraflarla da görüşebilen ülke" haline geldi.
Bu dönem Türkiye'nin bölgede "yumuşak güç" olarak nitelendiği dönemdir.
Bu dönemde Türkiye, Arap Baharı'nda katalizör ülke oldu.
Sıfır sorundan gerilime
Ancak sonra işler farklılaştı.
Suriye başka oldu, Irak başka oldu.
İran'la ilişkilerde zorluklar ortaya çıktı.
Bir parça mezhep gerilimleri oluştu.
Öyle ki, bu defa, adeta "Herkesle sorunlar yaşanıyor" gibi bir görüntü ortaya çıktı.
İçeride birilerimiz "Hani nerede sıfır sorun" gibi sorgulamalar yapmaya başladı.
"Sıfır sorun" politikalarının bir hayalden ibaret olduğu yorumlarına gidildi.
AK Parti'ye hep muhalefet eden, her politikasına kuşku ile yaklaşan ve bir şekilde başarısızlık bekleyen çevreler hareketlendi. Acaba AK Parti dış politikada tökezliyor muydu?
Hatta, ülke çıkarları bir yana bırakılarak sanki böyle bir tökezleme istendi.
Şu sıralar, coğrafyamızda gerilimli ortam devam ediyor.
Hükümet de bu süreçten hem Türkiye'nin hem bütün bir coğrafyanın hasarsız çıkması için çaba sarf ediyor.
Bu gidişle nereye varılır, diye sorulursa, söylenecek olan şudur:
Koca İslam coğrafyası, çok zor bir statüden kurtulmaya çalışıyor.
Bunu bizzat Davutoğlu "Normalleşme" olarak niteledi. Bu sürecin, bünyesinde, hem riskler hem umut barındırdığını ifade etti.
AK Parti'nin dış politika yapıcıları "Sıfır sorun" derken, dikensiz gül bahçesinden geçeceklerini düşünmüş olamazlar.
Bir kere bu coğrafya, binlerce çıkarın çatıştığı bir alan. Bu alanda her şey ne kurgulandığı gibi gider ne de sorunsuz ilerler.
Barış politikası çıkmazda mı?
Sorunlar olur ama siz ilkesel olarak barışı arıyorsanız, ona doğru ilerlemeye çalışırsınız.
Hiç kimse "Türkiye 'Sıfır sorun' dediği için şu şu kayıpları oldu" diye bir şey ileri süremez.
Unutmamak gerekir ki Türkiye, Kıbrıs'a askeri müdahalede bulunduğu zaman bile bu harekâtın adına "Barış Harekâtı" demişti.
Evet, savaş bile barış için yapılır.
Türkiye, Irak'la, Suriye'yle gerilimler yaşarken bile, barış arayışından asla taviz vermiyor. Bu coğrafyada, mesela etnik farklılaşmalar, mesela mezhep farklılaşmaları sebebiyle bir çatışma ortamı doğmasın diye, olağanüstü çaba sergiliyor.
Belki Suriye ile diyalog koptu, Irak'la, Maliki yönetiminin çarpık tutumu sebebiyle diyalog zorlukları yaşanıyor ama Türkiye, İran'ı devreye sokarak, Irak'taki Şii alimlerle, mesela El Hekim'le ilişkiyi geliştirerek, mezhep farklılaşmasının fay kırılmasına sebep olmaması için elinden geleni yapıyor.
Türkiye'nin çıkarı yine de bu coğrafyada kurduğu derin dostluklardadır.
Türkiye'nin çıkarı, yine de bu coğrafyanın barış coğrafyası olmasındadır. Hayatta birçok şeyi değiştirebilirsiniz ama coğrafyanızı değiştirme imkânı yoktur.
Onun için Türkiye'nin barış işçiliği övgüye değer bir işçiliktir ve bu çabaların, kısa dönemlerde yönetimler için olmasa da bu coğrafyadaki halklar nezdinde çok olumlu karşılıklar üreteceği ve bunun zaman içinde kazanca dönüşeceği muhakkaktır.
Bu hedefin en bilinen formülü "Komşularla sıfır sorun politikası" idi. Doğu, Batı, Kuzey, Güney, İslam ülkesi veya değil, tüm komşularla barışçı, iyi ilişkiler geliştirilmeye çalışıldı.
Rusya ile de, Irak, İran, Suriye ile de, İsrail, Yunanistan, Bulgaristan ile de, hatta Ermenistan ile de dostane ilişkiler geliştirilmesi için yoğun çaba sarf edildi.
Öyle ki, zaman oldu ortak bakanlar kurulu toplantıları yapıldı.
Bu yolda atılan adımlarla Türkiye, etrafında, gerçekten geniş bir barış halkası oluşturdu.
"Türkiye bölgede çatışan taraflarla da görüşebilen ülke" haline geldi.
Bu dönem Türkiye'nin bölgede "yumuşak güç" olarak nitelendiği dönemdir.
Bu dönemde Türkiye, Arap Baharı'nda katalizör ülke oldu.
Sıfır sorundan gerilime
Ancak sonra işler farklılaştı.
Suriye başka oldu, Irak başka oldu.
İran'la ilişkilerde zorluklar ortaya çıktı.
Bir parça mezhep gerilimleri oluştu.
Öyle ki, bu defa, adeta "Herkesle sorunlar yaşanıyor" gibi bir görüntü ortaya çıktı.
İçeride birilerimiz "Hani nerede sıfır sorun" gibi sorgulamalar yapmaya başladı.
"Sıfır sorun" politikalarının bir hayalden ibaret olduğu yorumlarına gidildi.
AK Parti'ye hep muhalefet eden, her politikasına kuşku ile yaklaşan ve bir şekilde başarısızlık bekleyen çevreler hareketlendi. Acaba AK Parti dış politikada tökezliyor muydu?
Hatta, ülke çıkarları bir yana bırakılarak sanki böyle bir tökezleme istendi.
Şu sıralar, coğrafyamızda gerilimli ortam devam ediyor.
Hükümet de bu süreçten hem Türkiye'nin hem bütün bir coğrafyanın hasarsız çıkması için çaba sarf ediyor.
Bu gidişle nereye varılır, diye sorulursa, söylenecek olan şudur:
Koca İslam coğrafyası, çok zor bir statüden kurtulmaya çalışıyor.
Bunu bizzat Davutoğlu "Normalleşme" olarak niteledi. Bu sürecin, bünyesinde, hem riskler hem umut barındırdığını ifade etti.
AK Parti'nin dış politika yapıcıları "Sıfır sorun" derken, dikensiz gül bahçesinden geçeceklerini düşünmüş olamazlar.
Bir kere bu coğrafya, binlerce çıkarın çatıştığı bir alan. Bu alanda her şey ne kurgulandığı gibi gider ne de sorunsuz ilerler.
Barış politikası çıkmazda mı?
Sorunlar olur ama siz ilkesel olarak barışı arıyorsanız, ona doğru ilerlemeye çalışırsınız.
Hiç kimse "Türkiye 'Sıfır sorun' dediği için şu şu kayıpları oldu" diye bir şey ileri süremez.
Unutmamak gerekir ki Türkiye, Kıbrıs'a askeri müdahalede bulunduğu zaman bile bu harekâtın adına "Barış Harekâtı" demişti.
Evet, savaş bile barış için yapılır.
Türkiye, Irak'la, Suriye'yle gerilimler yaşarken bile, barış arayışından asla taviz vermiyor. Bu coğrafyada, mesela etnik farklılaşmalar, mesela mezhep farklılaşmaları sebebiyle bir çatışma ortamı doğmasın diye, olağanüstü çaba sergiliyor.
Belki Suriye ile diyalog koptu, Irak'la, Maliki yönetiminin çarpık tutumu sebebiyle diyalog zorlukları yaşanıyor ama Türkiye, İran'ı devreye sokarak, Irak'taki Şii alimlerle, mesela El Hekim'le ilişkiyi geliştirerek, mezhep farklılaşmasının fay kırılmasına sebep olmaması için elinden geleni yapıyor.
Türkiye'nin çıkarı yine de bu coğrafyada kurduğu derin dostluklardadır.
Türkiye'nin çıkarı, yine de bu coğrafyanın barış coğrafyası olmasındadır. Hayatta birçok şeyi değiştirebilirsiniz ama coğrafyanızı değiştirme imkânı yoktur.
Onun için Türkiye'nin barış işçiliği övgüye değer bir işçiliktir ve bu çabaların, kısa dönemlerde yönetimler için olmasa da bu coğrafyadaki halklar nezdinde çok olumlu karşılıklar üreteceği ve bunun zaman içinde kazanca dönüşeceği muhakkaktır.