‘Yeni Türkiye’ fırtınası tüm dünyayı etkilemişti.
Türkiye’den esen değişim rüzgârı kendi kuvvetinin yanında coğrafyasında da dalgalar oluşturmuştu.
Oluşan dip dalga Ortadoğu’yu değişime zorladıkça, bölgenin özgürleşmesinin önünde duran tüm yapılar Türkiye’ye karşı örtülü savaş başlatmıştı.
Yeni uluslararası sistemde adından en çok söz edilen kavramlardan biri olan kamu diplomasisi ülkemizde güçlendikçe, stratejik vizyonu belirlendikçe savaş derinleşiyordu.
Türkiye’nin yeni hikâyesi dilden dile yayıldıkça, bölgesel ve küresel siyasette etkisi artıkça düşmanlık belirginleşiyordu.
Türkiye’nin uluslararası kamuoyunda görünürlüğü ve etkinliği yükseldikçe cephe genişliyordu.
Düşman cephesi değişik bileşenlerden oluşuyordu. Sadece küresel bir ittifak değil içeriden de gizli destekçileri vardı.
Yaklaşan tehlike karşısında ya değişim ertelenecek ya da yeni reformlar ile mücadele kararı alınacaktı.
Öyle de oldu.
Güçlü bir irade ile devrim kararı alındı.
Çok sancılı oldu, olmaya da devam ediyor.
İçeride kalkışmalar, dışarı da derin operasyonlar planlandı.
Ne kadar kullanıma açık alan varsa oralara sızma sağlandı.
Sızmaların ardından bir dizi eylem denendi.
Bazı ulusal ve uluslar arası medya devreye sokularak PR çalışması yapıldı.
Doğrusu medya başarılı oluyor, dezenformasyon enformasyonun bir adım önünde milleti zehirliyordu.
Zehir, 100 yıllık çözüm bekleyen Kürt sorununun önüne de set çekiyor, çözüm arayışı içerisinde olan herkesi hareketsiz kılıyordu.
Ancak bu böyle gitmezdi, gitmiyordu.
Önce demokratikleşme ve hukuk alanlarında adımlar atıldı.
Toplumsal barışı tesis etmek için ezber bozan bir yaklaşım esas alınarak yeni paradigma geliştirildi.
Kendi vatandaşını tehdit olarak gören devletçi yaklaşım yerine, farklılıkları zenginlik olarak kabul eden, vatandaşı ve vatandaşa hizmeti esas alan bir anlayışı yürürlüğe girdi.
Devlet ile millet arasındaki mesafe kısaltılırken, meşru talepler karşılanmak için olağanüstü çaba sarf edildi.
Demokratikleşme yolculuğu Kürt Sorununu çözme iradesine zemin hazırladı, tüm eksikliklerine karşın geçmişle yüzleşme başladı.
Çözüm Süreci ile bir zihniyet devrimi gerçekleştirildi. Küresel ittifakların kullanım alanına darbe indirildi, silahlar sustu, Türkiye konuşmaya başladı.
Bürokratik oligarşinin iradesiyle şekillenen yönetim sistemi tamamıyla tasfiye edilecekken, yeni kalkışmalar denendi. Bürokratik oligarşi yerine millet iradesinin tamamıyla egemen olduğu yeni bir sisteme geçiş esnasında ülke bu kez küresel operasyonlar ile yolundan çıkartılmak istendi. Bireyi merkeze alan ve devlet ile toplum arasındaki kopukluğu gidermeye çalışan AK Parti yine hedefe oturtuldu.
Demokratikleşme ve bireysel özgürlüklerin genişletilmesinden rahatsız olan yapı, devleti ele geçirmek için tüm gücünü ve dışarıdan aldığı enerjisini kullanarak algı operasyonları gerçekleştirdi. Sahada yeni eylem denemeleri, saha dışında psikolojik harp taktiklerini ustaca kullanarak geçmişin hatalarını silme konusunda kararlılık gösteren herkesi düşman ilan etti. Beslendiği materyaller elinden alındıkça azgınlaştı! Uyutulan hücreleri uyandırdı, eski devletin yok etme metotlarına sarılarak, ‘Yeni Türkiye’yi inşa etme çabasında olanları itibarsızlaştırmaya çalıştı.
Tutmadı!
Pek çok acı tecrübeye tanıklık eden millet, sorunları büyütmeye çalışanların kim olduğunu gördü ve barışına, kardeşliğine sahip çıktı.
Üzerinde sayısız denemeler yapılan Kürtler de oyunu yine fark etti. Aynı iradeyi hatta örgütün öngöremediği bir duruş sergileyerek merhamet sürecini sahiplendi. Sahiplenme olağan yaşamın hemen hemen her alanına getirilen aşırı kısıtlamaların birer birer kaldırılarak hayatın çok yönlü normalleşmesine yönelik çabaların kararlılıkla sürdürülmesini sağladı.
Yüzleşen sadece devlet değil artık geçmişiyle yüzleşen ve sorgulayan bir millet vardı.
Her alanda kıskaç altına alınmak istenen toplum dirilişten direnişe geçtiğinde bu kez vesayetin öteki yüzü derin PKK ve uzantılarının engeliyle karşılaştı. Türkiye’nin, her bir vatandaşı için daha özgür, güvenli, müreffeh ve huzurlu bir ülke haline gelmesi
ni istemediğini gözler önüne seren eylemler gerçekleştirmeye başladı.
Ama…
Demokratikleşme, özgürlük ve insan hakları çıtasını yükseltmek isteyenler bunu da aşacak inşAllah.
Derin PKK'nın vesayet kurma arayışını Kürtler boşa çıkartacak, Kürtler sorunlarını kardeşleri Türklerle çözecek evelAllah.
Silahtan özgürlük çıkmayacağını kavrayanlar, barışı ve kardeşliği içselleştirenler kazanacak, vicdan galip gelecek.
www.twitter.com/aslandegirmenci
degirmenciaslan@gmail.com