PEYGAMBER sallallahu aleyhi ve sellem İslâm'ı, Kur'ânı, doğru yolu, ilahî dâveti para, ücret, maaş, dünyevî ve nefsanî karşılık için tebliğ edip yaymadı.
Ona iman eden, onu destekleyen, onunla birlikte canları ve mallarıyla hizmet eden Ashab-ı Güzin de (radiyallahu anhüm ecmaîn) hizmetlerini para karşılığında yapmadılar.
Ehl-i Beyt ve Selef-i Sâlihîn de din yolunda ihlasla, sırf Allah rızası için çalıştılar.
Her devirde var olan ve hizmet eden gerçek ulema, gerçek fakihler, gerçek mücâhidler, gerçek şüyûh, gerçek mürşidler de din, iman, Kur'ân hizmetlerini ücret karşılığında yapmadılar.
Bu din, ücretsiz hizmet eden gerçek ulema, gerçek fukaha, gerçek şeyhler ve mürşidler ile bugüne gelmiştir.
Bu on dört asır boyunca Ümmet içinde (Peygamber zamanı dahil) münafıklar, riyakârlar, dıştan Müslüman görünen, gerçekte ise kafir olan İslâm'ı sinsice yıkmaya çalışan hainler bulunmuştur.
Gerçek ve muhlis ulemanın paralelinde dünyacı kötü alimler de olagelmiştir.
Tarih boyunca ve bilhassa zamanımızda Din-i Mübîn-i İslâm'a en büyük zararı dünyacı kötü alimler vermiş, en büyük darbeyi onlar vurmuştur.
Ticaretin en kötüsü imanı, İslâm'ı, Kur'ânı, mukaddesatı dünyevî ve nefsanî menfaatlere ve ihtiraslara âlet etmektir.
Bu memlekette daha yakın zamanlara kadar, kitapçıdan Mushaf satın alırken, İslâmî edeb ve terbiye gereğince, "Bu mushafın fiyatı kaç lira?" diye sorulmaz, "Bu mushafın hediyesi kaç lira?" diye sorulurdu.
Eski büyük alimler, müctehid imamlar, her asırda bir gelen müceddidler, ulema, fukaha, müfessirler, muhaddisler, tarikat şeyhleri, kâmil mürşidler, mübelliğler, İslâm dâileri, Resulullah Efendimizin (salat ve selam olsun ona) sünnetine uyarak, yolundan ve izinden giderek ücretsiz hizmet etmişlerdir.
İslâm'ın temel kuralı şudur:
Hizmetler ücretsiz yapılır.
Bu kuralın istisnaları var mıdır?.. Vardır:
Müteehhirin ulema zaruret olduğu için imamların, müezzinlerin, müftülerin, vaizlerin, din dersi hocalarının geçinmelerini temin etmeleri için ücret ve maaş almalarına ruhsat ve fetva vermiştir.
Ancak bu bir ruhsat ve fetvadır. Azimet yolu bu değildir.
Yakın tarihimizde Bediüzzaman Said Nursî gibi din iman hizmetkârları ücret ve maaş almamışlar, hattâ çok samimi olmadıkları kimselerden küçük bir hediye bile kabul etmemişlerdir.
Zamanımızda tam bir ihlasla, garazsız ivazsız, ücretsiz maaşsız imana, İslâm'a, Kur'âna, Şeriata, mukaddesata hizmet eden gerçek alimleri, gerçek fakihleri, gerçek müfessirleri, gerçek muhaddisleri, gerçek mürşidleri, gerçek mübelliği ve dâileri min gayri haddin tebrik ediyorum. Lütuf buyursunlar, bizleri hayırlı (ve inşaallah makbul) dualarına dahil etsinler.
Âhir zaman olan şu yaşadığımız çağda din konusunda çok büyük bid'atler, yolsuzluklar, aykırılıklar görülmektedir. Bazılarını sayayım:
(1) Din, iman, Kur'ân, mukaddesat, dinî hizmetler bazıları tarafından zenginleşmeye, voli ve vurgun vurmaya âlet edilmektedir.
(2) Kur'ân tercüme, meal ve tefsiri işi çok kârlı bir ticaret haline dönüştürülmüştür.
(3) Para karşılığında bozuk mezheplerin, bid'at cereyanlarının, sapıklıkların propagandası yapılmaktadır.
(4) Ulvî olan din, süflî olan siyasete, siyasî ve nefsanî ihtiraslara alet edilmektedir.
(5) Dinî hizmetler sahası bir "sektöre" dönüştürülmüştür.
(6) İçinde vahim yanlışlar olan bir meal için devlet bütçesinden üç yüz bin dolar ödenmiştir.
(7) Büyük paralar mukabilinde Cemaleddin Afganî, Muhammed Abduh ve Reşid Rıza ve benzerleri Farmasonların reklamı yaptırılmıştır.
İş o hale gelmiştir ki, İslâm'ı, Kur'ânı, Hz. Peygamberi red, inkâr ve tekzib eden müannid kafirlerin ehl-i necat ve ehl-i Cennet olduğu ısrarla iddia edilmektedir.
Bazıları din, iman, Kur'ân, İslâm ticaretiyle Karun gibi zengin olmuştur.
Çeşitli Hıristiyan kiliseleri, Yahova Şahidleri, başka dinler ve ideolojiler kendi inanç ve görüşlerini yaymak için yüz milyonlarca kitap ve broşürü bedava dağıtırken, birkaç küçük istisnâ dışında İslâm camiasında böyle bir müjdeleme ve çağrı teşkilatı yoktur. Evet soruyorum: Biz de ve diğer İslâm ülkelerinde, Yahova Şahitleri teşkilatı gibi dinî yayın yapan ve bunları bedava dağıtan bir veya birkaç kurum var mıdır?
Bırakın böyle faaliyetleri yapmak, bizde nice cemaat ve dinî grup zekatları Kur'ân'a ve Sünnete aykırı olarak toplayıp, aykırı olarak harcamakta, beş yıldızlı fısk, fücur ve günah merkezlerinde şaşaalı iftar ziyafetleri vermekte, bunlara papazları bile davet etmektedir.
Dinî, imanî, Kur'ânî dâvet, müjdeleme ve uyarma hizmetleri paraya endekslenmiş olduğu için genelde bereketli ve feyizli olmuyor.
Camilerimiz birer ilim, irfan, hikmet, İslâmî eğitim, irşad, dâvet, tebliğ merkezi olması gerekirken artık bir namaz kılma mekânı haline dönüşmüştür. İmamlar da namaz kılma memuru olmuştur...
Diyanet'in bir devlet bütçesi kadar parası var. Bu parayla i'lâ-i kelimetullah yapılıyor mu? Dinden uzaklaşmış halkın ve gençliğin imanlarını kurtarma hizmeti ifa ediliyor mu?
Ülkemizde tam bir din hürriyeti olmasa bile yine de yeterli miktarda hürriyet var. Niçin İstanbul'da ve diğer şehirlermizde binlerce özel din eğitimi veren medreseler yok?
Bozuk düzen veya sistemin çarklarına kapılmışız, yuvarlanıp gidiyoruz.
Dinî hizmetler sahasında Peygamber, Ashab, Selef, gerçek ulema ve fukaha, gerçek müfessirler ve muhaddisler, gerçek şeyhler ve mürşidler gibi ihlasla çalışmadıkça bizim için izzet, necat, kurtuluş, hürleşme olmayacaktır.
Paraya, ücrete, dünya nimetlerine, zenginliğe, riyâsete, benliğe, telif ücretine endeksli hizmet gerçek hizmet değil, yalancı ve sahte hizmettir.
Bu gerçekleri Ümmet'in içinden birinin söylemesi gerekiyordu...