Dingo’nun Ahırı

Erhan BAĞ

“Her zaman, gerçek bir ‘hiç kimse’ olmaktansa, sahte bile olsa‘biri’ olmanın daha iyi olacağını düşünmüşümdür.” /The Tallented Mr. Ripley’1999

Gelen- gidenin, giren-çıkanın belli olmadığı yerler içinkullandığımız bir deyim… Günlük kullanımdaki yeri daha çokargo olarak algılanıyor… Bir ortamda gördüğümüz karmaşayı, düzensizliği, kontrolsüzlüğü, başıboşluğu, vakitsizliği, disiplinsizliği, saygısızlığı, laçkalığı ve kaotik hali eleştirmek yada dile getirmek istediğimizde dilimize geliverir o biraz kızgınbiraz muzip söz: “Dingo’nun ahırı mı burası?”

“1800’lü yıllarda İstanbul’da tramvaylar atlarla çekilirdi. Sürekliyolcu taşıyan atlar, haliyle yoruluyordu… Bu yüzden TaksimMeydanı’na yakın bir yerde bir ahır yapılmıştı; yorulan atlarburada dinlendiriliyor, diğer seferde tramvaya koşuluyordu… Taksim’deki bu ahırı Dingo isimli bir Rum vatandaş işletirdi… Dingo, alkol bağımlısı gamsız bir adam olduğundan gelenlerlede, atlarla da pek ilgilenmez, herkes kendi işini kendisi görmeyeçalışır, ahıra kimin girip çıktığı belli olmazdı. Kayıtları bile düzenli tutulmayan bu başıboş ahırda kargaşa ve kavgalar da hiçbitmez, bu karışıklıkta bazen yorgun atlar dinlendirilmedenyeniden tramvaylara koşulurmuş. İşte her kargaşalı başıboş/kontrolsüz ortamı ifade etmede kullanılan “burası Dingo’nunahırı mı” lafında bahse konu o ahır, bu ahır…

Geçenlerde ilk kitabımın (AKIŞA KARŞI: Yeni Dikkat Dünyası) imza günü için bulunduğum “Taksim Camii Kültür ve SanatMerkezi” idarecileri etkinlik öncesi etrafı dolaştırıp külliyeninyapılış hikayesi ile bu mekânda bulunan ilginçlikleri benimlepaylaştılar. Bu küçük gezintide en çok şaşırdığım yer, külliyeninalt köşesinde bulunan nostaljik tramvay garajı oldu… Vaktizamanında buranın Dingo’nun ahırı olduğunu öğrendiğimde çokşaşırmıştım. “Dingonun ahırı” deyimi çıkış yerinde taze olarakgündemime girince bende bazı çağrışımlar yaptı… Özelliklegünümüzde aklımız, zihnimiz ve gönlümüzün siyasi, kültürel, ideolojik ve ekonomik akış ve saldırılara karşı korumasız vekargaşa altında olduğunun farkındalığı ile bu tabiri kullanmakaklıma düştü: “Dingo’nun ahırı mı benim zihnim ve hayatım?” “Buranın bir sahibi var; öyle her isteyen, istediği zaman vebiçimde buraya girip çıkamaz.” Buralar bana ait özel alanlar!

Aynı deyimle ikaza konu olacak bir başka dikkat noktası da birvesile hayatımıza giriveren insanlar ile ilgili… İnsanın, kişiselgelişim ve mental sağlığı açısından hayatına giren insanlarlailgili seçici olması oldukça önemli bir bilinç düzeyini yansıtır. Bilhassa içinde yaşadığımız bilgi ve teknoloji çağının insanları, çevrelerinden ve ilişkilerinden büyük ölçüde etkilenirler. Çünküartık çevre ve ilişki fiziksel olanla sanal olanın iç içe geçtiği birdurumu ifade eder oldu. Bunların birbirinden ayrıştırılmasınınzor ya da imkânsız olmasından mütevellit eskiye nazaran sağlıklıve destekleyici ilişkiler kurabilmek, genel yaşam kalitesininyükselişine yol açar.

Bilinçsizliğimiz, aymazlığımız, dikkatsizliğimiz ve cehaletimizyüzünden zihinlerimize ve hayatlarımıza doluşan “şeyler vekişiler” in sebep olduğu kaosun, bizi huzursuz ve mutsuz edenen önemli etken olduğunu söylesem abartmış olur muyumacaba? Sohbet ortamlarında hep dile getirdiğim bir üçleme var: Yaşatmayan bilgiler, yaşatmayan mallar, yaşatmayan insanlar! Bunların düzensiz, zamansız, disiplinsiz ve müsaadesiz dangırdungur hayatlarımıza ve zihinlerimize doluşması en önemli kaossebebi…

İnsanın önüne her çıkan kişinin hayatına girmesine, yerleşmesineve müdahil olmasına karşı bir bilinç geliştirmeli; ve aynı şekildeana akım medya ve dijital medyadan zihne akan bilgi, fikir vedüşüncelerin zihin dünyasında yerleşip yerleşmemesi konusundada aynı hassasiyeti göstermek muazzam bir şuur seviyesidir. Hayatımız ve zihin dünyamız bizim özel mülkümüzdür veburaların işletme ve sorumluluğu yalnız ve yalnız bizimkontrolümüzde olmalıdır. Nasıl ki bir işletmenin verimliçalışması öncelikle işletme sahibinin müesseseyi sahiplenmesinebağlıysa, hayat akışımız ve zihnimizin kontrolü de şahsen bizimelimizde olmalı...

Zihnin sağlıklı işlemesi ile gelişen bilincin işe yarar ve koruyucunitelik kazanması zihindeki kontrollülük ve düzenlilik ile doğruorantılıdır. Zihnimizin kontrolümüz dışında, zamansız, düzensizve karmaşık bilgi ve fikirlerle dolması bir dizi olumsuz sonucayol açar. Öyle ki günümüzde bu olumsuzluklar, insanlarıntonlarca depresyon ilacı tüketmesi ve danışmanlar ile hayatısürdürme çabalarının altında yatan etkenlerin başındagelmektedir.

Kontrolsüz ve zamanlamasız olarak bilgilerin sürekli zihneakmasının, zihinsel yorgunluğa ve tükenmişliğe neden olduğubilinen bir şey… Kaotik bir zihin hali, belirsizlik ve karmaşahissini artırıp stres seviyeleri ve kaygı düzeyi artışına yol açar. Bilgi ve fikirlerin düzensiz olması, mantıklı ve organize düşünme yeteneğini zora sokar ve bu durum karar vermesüreçlerini olumsuz etkiler. Zihindeki düzensizlik dikkatitoplama yeteneğini engelleyerek görevlerin tamamlanmasındagüçlük çekmeye ve iş verimliliğinde düşüşe neden olur; duygusal dalgalanmalar ile dengesiz ruh hali değişiklikleri de cabası…

Sanırım zihnimizde düzen ve kaos kavramlarının nasılişlediğiyle ilgili birazcık kafa yormak gerekiyor. İnsanlarıngenellikle düzenli, temiz ve estetik bir ortamda daha iyi çalışıpdüşünebildiğini göz önünde bulundurduğumuzda bilgilerin vefikirlerin zihnimizde belirli bir düzen ve uyum içinde olmasıgerektiği daha iyi kavranabilir… Hep hatırlattığımız gibi: Hayatısadeleştirmek, faydasızları elemek, belirlenen hedefler içinodaklanmak ve hesap verebilir kıvama gelmek huzurun girişkapısıdır.

Sağlıklı hayatı sürdürülebilir kılmak için zihinde, ortamda vekurulan insan ilişkilerinde düzenin sağlanması şart. Düzenibozan, kaosu körükleyerek stres, huzursuzluk ve mutsuzlukkaynağı olan etkenlerden biri de ana hedeflerden bizlerialıkoyan, oyalayan ya da uzaklaştıran insanların hayat akışımıziçinde olmalarına müsaade etmemizdir. Lüzumsuz, faydasız, negatif, zararlı ve zehirli insanların genel hayat akışımızda kaosve kargaşa sebebi olabileceklerini sezmek ve görmek gerekir.

İnsanın, zihnini zararlı ve faydasız içeriklerden korumakistemesi ruhsal sağlığı açısından son derece önemli bir tercihtir. Fakat bu koruyucu çaba, bilgiye erişimi kısıtlamaya yolaçmayacak şekilde bilinçli ve seçici bir yaklaşım gerektirir. Aynışekilde insanlarla ilişkileri geliştirirken aşırı tedbirle yalnızlaşmatehlikesine girmeden, belirli elemelerden sonra insanların aşamaaşama hayatımızın belirli bölgelerine girişlerine kontrollümüsaade edilmelidir; “itimat kontrole mani değildir.”

İnsanın kendini tanıması bilhassa günümüzde çok önemli hale gelmiştir. İnsanın kendini iyi tanıması, hangi tür insanlarlauyumlu olduğunu ve hangi tür ilişkilerin kendine zararverebileceğini anlamasına yardımcı olacaktır. ”Ben kimim vebenim için önemli olan şeyler nelerdir?” sorusu kıymetlidir… Özellikle kendi güçlü ve zayıf yönlerini bilmesi, insanailişkilerde daha bilinçli ve isabetli kararlar alması imkânınısağlar. Kendi sınırlarını bilmek ve bu sınırları dayatmaksızınbaşkalarına net bir şekilde ifade etmek, sağlıklı insan ilişkisininanahtarıdır.

Bir şekilde temas ettiğimiz kişi ile diyalog ve ilişkimizisürdürmek istiyorsak, öncelikle bu kişinin bizim değerlerimizleve yaşam hedeflerimizle uyumlu olması önemlidir. Destekleyici, saygılı ve sağlıklı ilişkiler, kişisel gelişime katkı sağlayıpsorunlarla başa çıkma konusunda yardımcı olurken; negatif vetoksik ilişkiler, zihinsel ve duygusal sağlığı tehdit eder.

Bilgi edinirken, fikirleri dinlerken ve habere muhatap olurkenkaynağın güvenilirliği ve itibar düzeyi iyi değerlendirilmeli… Yazarının konusunda yetkin, tecrübeli ve itibarlı bir kişi olmasıokuyacağımız kitap ve kaynaklarda öncelikli kriter olmalı… Resmî haber ajansları, tanınmış itibarlı medya kuruluşları, kurumsal kütüphaneler ve akademik kaynaklar daha güvenilirbilgi akışı sağlar. Sosyal medya üzerinden paylaşılan haberler, yazılar, videolar ve görseller ise doğrulukları açısından dahadikkatli değerlendirilmesi gereken materyallerdir; ve bunlardakimanipülasyon amacı her zaman dikkate alınmalıdır.

Seçicilik yaşam kalitemizi önemli ölçüde artırır. “Bu zihindünyası ve hayat benim; buralar gelen-geçenin konupyerleşeceği, at oynatabildiği mekanlar değil, dingonun ahırıdeğil” diyebilen bir bilinç seviyesi çok kıymetlidir. Hayatlarımıza ve zihinlerimize doluşan “şeyler ve insanlar” ınbizi başarısız, huzursuz ve mutsuz etmelerinin sebebi bizim“emanetçi sahipler” olduğumuz hususundaki ilgisizliğimiz, umursamazlığımız ve dikkatsizliğimizdir!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.