DinDevlet Kavgası

xxx43

1. Din ve devlet iki büyük güç, iki büyük değerdir.

2. İnsan haklarına bağlı, âdil hukukun üstünlüğü prensibini kabul etmiş bütün demokrat ülkelerde din ile devlet barışıktır.

3. Türkiye'yi geri bırakan sebep ve faktörlerin birincisi din ile devlet arasında bitmez tükenmez bir uyuşmazlık, çekişme, anlaşmazlık olmasıdır.

4. Aslında bu uyuşmazlık din ile devlet arasında değil, din ile rejim (sistem, düzen) arasındadır.

5. Ülkemizdeki din-devlet kavgası, uyumsuzluğu tamamen sun'îdir (yapaydır).

6. 1923'te Cumhuriyet kurulduğu zaman Anayasada (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) "Devlet dini, Din-i İslâm'dır" (madde 2) yazılıydı.

7. Dolmabahçe Sarayı'nda oturan ve her hafta selamlık resm-i âlisiyle Cuma namazına giden bir Halife vardı.

8. Bu Halife Büyük MilletMeclisi tarafından seçilmişti.

9. Kabine'de Şer'iye Vekaleti (Şeriat İşleri Bakanlığı) vardı.

10. Türkiye bir İslâm ülkesidir. Nüfusun ezici çoğunluğu Sünni Müslümandır.

11. Laik bir devlet dine karışamaz.

12. Müslümanların namazına, ezanına karışamaz.

13. Din hürriyeti sadece ezan okumak, namaz kılmak, cami yaptırmak gibi serbestliklerden ibaret değildir.

14. Müslüman bir ülkede Müslümanlar küçük çocuklarına, genç nesillere dinî eğitim veremiyorlarsa orada din hürriyeti yoktur.

15. Laik sistemin okullarında din dersleri bulunması, bu derslerin mecburî olması bir aldatmacadan ibarettir.

16. Türkiye Müslümanları din konusunda, ülkedeki Ermeni, Süryani, Rum, Yahudi azınlık kadar bile hür değildir, onlarınki kadar haklara sahip değildir.

17. Türkiye Müslümanları, devletin (daha doğrusu rejimin) baskısı ve karışması olmaksızın başlarına bir İmam ve Emîr seçebilmelidir.

18. Türkiye Müslümanlarına resmî ideolojiyi (Kemalizmi) zorla benimsetmekten vaz geçilmelidir.

19. Bugünkü haliyle Kemalizm, Atatürk'ün ölümünden sonra çıkartılmış faşist bir ideolojidir.

20. Rejimin Tevhid-i Tedrisat ilkesi, Tevhidî Tedrisatı engellemeye yöneliktir.

21. Bugünkü şekilleriyle ve tedrisatlarıyla İmam-Hatip mektepleri ve İlahiyat Fakülteleri İslâm mekteplerinin, İslâm medreselerinin yerini tutmaz. Müslümanlara gerçek İslâm Mektepleri açma hürriyeti tanınmalıdır.

22. Dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, Fazlurrahmancılık, ılımlı İslâm, hadîslerin feminizme göre ayıklanması, Üç İbrahimî Din mezhebi gibi muzır ve bozuk cereyanlar İslâm'ı sarsmak Müslümanları bölmek için Derin Devlet tarafından çıkartılmış ve sinsice teşvik edilmiştir.

23. Atatürk'ün kapattırmış olduğu Farmason Localarının açık, Tasavvuf tarikatlarının kapalı ve yasak olması büyük bir adaletsizlik, eşitsizlik ve zulümdür.

24. Din ve devlet arasındaki müzmin çekişme ve uyumsuzluk iki kimlikli Kripto Yahudiler, Kripto Hıristiyanlar, Sabataycılar tarafından ortaya çıkartılmış olup, onlar millî barış ve mutabakatın gerçekleşmesine engel olmaktadır. (Tek kimlikli Hıristiyan ve Yahudi vatandaşlarımızı tenzih ederiz.)

* (İkinci yazı)

Zekât Veriyorum Sanıp da Vermeyenler

Zekat, İslâm'ın beş temel şartından biridir.

Zekatı inkar eden kâfir olur.

Çünkü zekat Kur'ânla, Sünnetle, icmâ-i ümmetle sabittir.

Zekat vermeyenler büyük günah işlemiş olur.

Zekat vermeyenler kaç sınıfa ayrılır:

(1) Hiç zekat vermeyenler.

(2) Zekat veriyorum sanıp zekat vermeyenler. Yahut zekatlarını kaptıranlar.

Müslümanların zekatlarını Kur'âna, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı toplamak büyük günahtır.

Kur'âna, Sünnete, Şeriata aykırı toplanan zekatları, yine Kitaba, Sünnete ve fıkha aykırı olarak sarf edenler de (harcayanlar) büyük günah işlemiş olur.

Şeriat, zekat parası ve malıyla cami yapılmasına bile cevaz ve izin vermez.

Cami yaptırmak elbette hayırdır ama zekat parasıyla değil, başka para ve yardımlarla yapılacaktır.

Zekat paralarını bir cemaatin, bir derneğin, bir vakfın, bir hayır kuruluşunun bütçesinde (havuzunda, kasasında) toplayıp, bu paraları kuruluşun diğer gelirleriyle karıştırıp, bunlardan kira, bina yapımı, müdür ve personel maaşı, yol harcı, boya badana, çay kahve, yemek vs masrafları yapmak caiz ve helal olmaz.

Zekat olarak verilen para veya mal, zekat almaya hakkı olan kişiye mutlaka "temlik" edilmelidir. Temlik olmazsa zekat olmaz.

Bir Müslüman, İstanbul'dan uzaktaki köyündeki bir fakire 500 TL. zekat gönderecek.Posta parasını zekattan kesemez. Tam 500 TL. gönderecektir.

Zekat konusunda bazı bozuk ilahiyatçıların bozuk ictihadları ve fetvalarının hiçbir din ve şer'î kıymeti yoktur. Bunlarla amel edilemez.

Zekât konusunda Ehl-i Sünnet tefsirleri, Ehl-i Sünnet hadîs kitapları, Ehl-i Sünnet fıkıh kitapları, Ehl-i Sünnet ilmihalleri ne yazıyorsa onlardaki hükümlere uyulmalıdır.

Kur'âna, Sünnete, icma-i ümmete aykırı olarak zekat toplayanlar, bu zekatları Kur'âna, Sünnete, Şeriata aykırı olarak sarf edenler zâlimdir. Hem de büyük zalim...

Müslüman fakirler, Müslüman miskinler, Müslüman mülteciler, Müslüman borçlular inliyor, sürünüyor, açlıktan intihar edenler var, onlara zekat verilmiyor... Ne kadar utanılacak bir manzara.

Allah'tan korkun... Allah'tan korkun... Allah'tan korkun... Kur'ânın, Sünnetin, Şeriatın emirlerini dosdoğru yerine getirin.

Müslümanların fukarası ve miskinleri açlıktan intihar eder, sürünür, ıstırap içinde yaşarken zekatları Kur'âna, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplayıp, aykırı olarak sarf edenler büyük bir vebal altındadır. Rabbimiz Teala ve Tekaddes hazretleri bu gibi haksızlıkların hesabını sormaz mı?

Ulu Caminin kubbesi altınla kaplanacakmış, Dernek bunun için zekat topluyormuş.Böyle bir şey olmaz!

Zekat mükellefi olup da zekatlarını derneklere, vakıflara, cemaatlere, tarikatlara, fırka ve hiziplere veren Müslüman kardeşlerimi uyarıyorum: Parayı ve malı veriyorsunuz, lakin zekat borcunuzu ödemiş olmuyorsunuz... Yazık size, ayıp size, vah size, eyvah size, efsus size...