Müslümanlar sağlam bir itikada sahip olmalı ve dinî, itikadî sahada asla tartışmamalıdırlar! Tartışma beşerî ilim konularında olur, din sahasında olmaz...
Bu dinin ahkâmı bellidir. Bizim İslâm alimi dediklerimiz, Fahr-i kâinat Resûl-i kibriya efendimiz (s.a.v)’e kadar giden nurlu bir silsile ile icazetli İslâm alimleridir. Sapık ve bozuk fikirlerin aşılandığı bozuk sistemin filan ilahiyat fakultesinden İslâm alimi çıkmaz. Lâik bir ülkenin, lâik tedrisatıyla şeriat alimi olunamaz...
İslâm dini 1400 küsür senedir yaşamakta ve kıyamete kadar da yaşayacaktır. Bu din, bu şeriat üzerinde Kur'ân ve Kur'ân’ın en büyük müfessiri olan Hz. Peygamberimiz (Salat ve selâm olsun O’na) efendimizin bildirdiği şekilde çalışmış, takva sahibi icazetli İslâm alimlerinden müçtehidlik makamına çıkanların fetvaları, içtihadları olmuş, bu içtihadlar üzerinde ittifak edilenler icma dediğimiz diğer bir kaynak olarak ortaya çıkmışlardır...
Hal böyle iken fitnelerin cirit attığı günümüzde “içtihad kapısı kapanmamıştır” diyerek; mevcut İslâm fıkhını yeterli görmeyen ve fakat o kapıyı açmaya değil aralamaya dahi yetkisi olmayan ehliyetsiz ükelâların, herbiri bir fitne olan yeni fetvalar üretmeleri İslâm açısından bidat ve büyük bir sapıklıktır...
Eline bir Kur'ân meâli alanın “bence şöyle böyle” diye ahkâm kesmeye kalkıştığı günümüzde din sahası tam bir fitne saldırısı ile karşı karşıya kalmış, bu dini bozmak, sade suya tirit light bir İslâm türetmek isteyenler için fırsat doğmuştur...
İslâm dininin bir hükmünü söylüyorsun, herif hemen atlıyor: “Ama Kur'ân’da böyle birşey yok..” Behey nádân, sen Kur'ân’dan on sene uğraşsan sadece “abdest nasıl alınır? Günde kaç defa namaz kılınır?” suallerine cevap bulamazsın. Sen bulamadın diye bunlar yok mu olacak?
Elbette yüce Allah (c.c); Kitab-ı Mübin, Kur'ân-ı Kerîm’ini anlayalım ve hakkıyla tatbik edelim diye inzal buyurdu. Yirmiüç senede inzal olunan (23 senede peyderpey inen) yüce Kelâm-ı Kadîm'i yirmiüç dakikada anlamaya çalışmak ne kadar abes ise, o hidayet reçetesinin en büyük müfessiri Hazreti Peygamberimiz efendimize (salat ve selâm olsun ona) bigane kalmak da o denli abestir.
Muhammed Mustafa (s.a.v) de bir beşerdir. Lakin laletayn bir beşer değil, taşlar arasında yakut, elmas mesabesindedir. Seçilmiş ve övülmüştür.
Günümüzün İslâm üzerinden rant devşiren birtakım münafıkları, İslâm Düşmanlarının ekmeğine yağ sürercesine, O'nu (s.a.v) devre dışı bırakmak mel'un niyetini açıktan izhar etmektedir.
"Peygamber bir postacı idi, mektubu verdi işi bitti" diyorlar... Peygambersiz bir “İkinci İslâm” türetmek istiyorlar... (devam edecek)
(*) Muhterem okurlarım,
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve değerli arkadaşlarının son derece müessif bir kaza geçirmiş olduklarını duyduğumuz andan itibaren ellerimizi yüce Allah’ın rahmet kapılarına tevcih edip dualar ediyoruz.
Hakimler hakimi, yegane güç ve kudret sahibi olan, merhametlilerin en merhametlisi Rabbimiz Allah’tır.
O’nun (c.c) yardımı kazazede kardeşlerimizin üzerine olsun. Hayırlı haberlerini duymak niyazıyla hepinize ve iki gündür seçim işlerini bir tarafa bırakıp adeta bir mateme bürünen necip milletimize sabr-ı cemîl niyaz ediyorum.
Cuma’nız mübarek olsun. Mübarek günde sakın ha, sakın ha; isyan değil, bolca dualar edelim, FATİHALAR okuyalım ruhlarına.
Sağ iseler de okunur, caizdir ve de kurtulmaları için sebeptir... 27 Mart 2009 Cuma