Dilimiz ve Hakemlerimiz
Sabık YÖK Başkanı Kemal Gürüz Türkçe için akademik lisan değildir demişti. 5000 yıllık geçmişe ve onlarca klasik esere sahip olan Türkçe"nin akademik olup olmadığını bir tarafa bıraktık; şu anda Dünya dillerinden biri midir acaba? Ve bunu nasıl ölçeceğiz?
Avrupa Birliği bütün yazışmalarını mecburen üye olan her ülkenin diline çevirmek zorunda. Dolayısıyla henüz AB üyesi olmadığımıza göre Türkçe Avrupa"da yok. Peki nerede var? Ya da şöyle soralım İngilizce"nin dışında yıldızı parlayan ve geleceği olan diller arasında Türkçe de var mıdır? Dünyanın herhangi bir ülkesinde İngilizce dışında Türkçe öğrenmek isteyenlerin oranı nedir? Ya da eski tabirle Türkçe"nin İrabtan mahalli var mıdır?
Bütün bu soruları sormama sebep olan Pazar günü sona eren ve tadı damağımızda kalan Avrupa Futbol Şampiyonasının resmi sitesi olan www.uefa.com adresine bakmam oldu. Avrupa Futbol Birliği"nin üye sayısı Sovyetler Birliği"nin ve Yugoslavya"nın dağılmasından sonra hayli artmıştı. Bu da yeni birçok dilin UEFA nın listesine girmesi demekti.
Uefa.com a baktığımda doğrusu çok şaşırmıştım. Zira site 10 lisandan yayın yapıyordu. Ingilizce, İspanyolca, Almanca, Fransızca ve Rusça"ya itirazım yoktu. Nüfusu bizden az olan Portekiz ve İtalya"nın lisanlarının uefa.com da olmasını kim izah edebilir? Hadi Brezilya Futbolda Dünya lideri olduğu ve Portekizce konuştuğu için ve de İtalya da Dünya kupasını en çok kazanan ikinci ülke olduğu için bir yerde kabul edelim. Peki UEFA üyesi bile olmayan Japonya, Kore ve Çin"in resmi dillerinin Avrupa Futbol Birliği"nin sitesinde ne işi var? Hadi bunlar da dünya genelinde çok konuşulan diller o yüzden yeralıyorlar diyelim. O zaman baştaki sorumuzu yeniden soralım. TÜRKÇE neden yok?
Sadece UEFA"nın resmi sitesinde değil daha birçok organizasyonlarda Türkçe resmen yok. Neden acaba? Etkili ve yetkililerimiz çok meşgul olduklarından bu konu onlar için önem arzetmiyor mu?
***
Tam 30 yıldır Türk, Avrupa ve Dünya futbolünü yakınen takip ederim. Benim takibim sadece skorlarla ve fanatikçe takım tutma takibi değildir. Futbolcu, antrenör, hakem ve yöneticilerin eğitimlerinden tutun da tüm meziyetlerine kadar analitik olarak takip ederim.
Şu bir gerçekki Dünya kupası bir, Avrupa Şampiyonası iki numaralı milyarlarca insan tarafından takip edilen organizasyonlardır. Bir nevi turnuvaya katılan ülklerin bedavaya kendilerini dünyaya tanıtma imkanıdır.
İki gün önce sona eren Avrupa Şampiyonasında bıraktığımız izleri parayla elde edebilirmiydik? Son 12 yılda üç Avrupa bir de Dünya kupasına katıldığımızdan sıkı futbol takiplerince yadırganmadığımız gibi 2004 Avrupa Şampiyonası ve 2006 Dünya kupasına gidemediğimizden dolayı milyonlarca futbolseveri üzüntüye sevkettik.
Benim bu yazımda asıl üzerinde durmak istediğim yıllardır gerek Avrupa ve gerekse dünya kupasına niçin hakemlerimizi gönderemiyoruz. Eğer yanlışım varsa futbol meraklıları düzeltebilirler. Bugüne kadar organize edilen tüm Avrupa ve Dünya Futbol Şampiyonlarında sadece bir hakemimiz, Doğan Babacan o da yıllar önce (1974) görev yapmıştır.
Niçin senelerdir başka bir hakemimiz seçilemiyor? Yıllardır UEFA asbaşkanlığını yapan Şenes Erzik niçin hem hakem hem de dilimiz konusunda bir çalışma yapmaz? Yoksa bizim hakemlerimiz senelerdir üç Istanbul takımlarına yaptıkları eyyamcılıktan sebep Edirne ötesine gidemezler.
Lüksemburg, Belçika, Benin gibi küçücük ülkelerin hakemleri bu tür önemli turnuvalarda boy gösterip ülkelerinin tanıtımına katkı yaparlarken bizim hakemlerimiz Erman Toroğlu"na cevap yetiştirmekle meşgul olsalar gerek.
TFF Başkanı Hasan Doğan"da Fatih Terim"in yüksek maaşını düşünmekten hakemlerimizle ilgilenemiyor olsa gerek. Ya da hakemlerimiz senelerdir kendilerini geliştiremiyorlar.
Sonuçta yurt dışında yaşadığımdan milletimizim her sahadaki başarısına katmerli sevinen bendeniz, olmamız gereken alanlarda yetkililerimizin vurdumduymazlığından sebep yeralamayışımıza da bir o kadar katmerli üzülüyorum.
Umarım duyarlı bir okuyucumuz bu yazımı başta Dışişleri Bakanımız Ali Babacan, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik ve TFF Başkanı Hasan Doğan"a ulaştırırlar.