Önceki makalemde Türkçenin Ural-Altay dil grubunda yer alan bir dil olması sebebiyle Hint-Avrupa dilleri ile karşılaştırılmasının doğru olmayacağından bahsetmiş ve buna bağlı olarak İngilizce"den örnekler vermiştim. Dil bilimci olmadığım için ve Habername"nin Kanada muhabirliği yapıyor olduğum için bu yazımda daha yerel ve güncel bir konuya değineceğim. Umuyorumki konu ile ilgili akademisyen arkadaşlar
çok geç kalmadan dilimizin bize sunduğu ayrıcalıkla ilgili daha çok yazarlar ve Türkçe"nin Uluslararası bir dil olması konusunda toplumsal bilinçi ve isteği artırırlar.
Kanada"nın en büyük ve saygın Üniversitesi olan Toronto Üniversitesi"nin 2008 yılı akademik ders takvimine bakarken dikkatimi çeken bir husus gerçekten ilginçdi ve makalemin konusuna eklemeye karar verdim. Söz konusu katalog üniversite bünyesinde 2008 akademik yılı süresince verilen derslerle ilgili bilgiler içeriyor. Diller ve Tercüme bölümünde Türkçeye de yer verilmiş. Türkçe"nin ağırlıklı olarak Türkiye"de konuşulan bir dil olduğunu, yanısıra Balkanlar ve Kıbrıs"da azınlıklar ve AB ülkelerindeki bir kaç milyon göçmen işçi tarafından konuşulan bir dil olduğunu toplam konuşan sayısının 65 milyon civarında olduğu belirtiliyordu
Önce bunun basit bir veri hatası olacağını düşünürken, gözüm Farsça ile ilgili verilen bilgilere ilişti. Burada Farsça"nın İranın ana dili olduğu, yanısıra Tacikistan, Afganistan, Özbekistan, Azerbaycan vs ülkede en belirgin dil olduğu ve hatta Rusyanın güneyinde yaygın olarak kullanıldığı ve 200 milyonu aşkın insan tarafından konuşulduğu bilgisi veriliyordu. Farsça"nın Iran"ın resmi dili olduğunu, Afganistan ve Tacikistanda ise Dari adı verilen bir lehçesinin kısmen konuşulduğunu biliyordum. Ama Azerbaycan ve Özbekistan"ın en belirgin dili olarak verilmesi garibime gitti. Cünkü biliyordumki her iki ülke de Türkçe"nin birer lehçesini konuşuyordu ve 1991 deki bağımsızlıktan beri de tek resmi dil idiler.
Rusya"nın güneyinden neresi kasdedilmişti bilmiyorum ama kesin bildigim bir şey vardi ki oda Farsça"nın Rusya"da kesinlikle konuşulmadığıydı. Kasdedilen kafkasya ise Kumuk, Karaçay, Balkar ve Nogay Türkçeleri yerel diller arasındaydı. Başkurtistan ve Tataristan işaret edildi ise onlar bir Türk grubuydular.
Türkçe ile ilgili verilen bilgi ise başka gariplıkler içeriyordu. Toplam konuşan sayısı Türkiye nüfüsunun bile altındaydı. Besbelliki Türkiye nüfüsundan bazı gruplar düşülmüş üzerine Balkanlar ve Avrupada yaşayan Türkler ilave edilmişti.
Velhasılı Türkçe"den esirgenen iltifat Farsça"ya bolca verilmiş üstüne üstlük Türkçe"nin geçerli olduğu bölgeler Farsça konuşulur gösterilmişti. Bu bilgi ve verilerin kim veya kimler tarafından hazırlandığını bilmiyordum ama Türk antipatisi taşıyan birileri olduğunu sezmiştim. Bu sebeble konuyu Elçiliğimiz dahil muhtelif kurum ve örgütlere taşıdım. Taktire şayanki Azeri kardeşlerimiz ülkelerinin dili ile ilgili yanliş bilgi verilmesini bir mektupla protesto ettiler. Hatta İran Türkleri adına GAMOH (Güney Azerbaycan Mukavemet Teşkilatı) başkanı Prof. Mahmut Ali Çöhreganlı bir açıklama mektubu gönderdi.
Bu mektupda Azeri Türkçesinin bağımsız Kuzey Azerbaycan"ın resmi dili olduğu Güney Azerbaycan"ın ise her ne kadar İran"da yer alsa da ekseriyetle ana dil olarak Türkçe konuştuklarını vurgulamıştır. Toronto Üniversitesince cevabi bir tekzibin gelip gelmediği henüz tarafıma ulaşmış değil ama yine de bir kültür hırsızlığı karşısında ses getirmiş olmanın olmanın huzurunu yaşıyorum.