Pazar sabahı İçişleri eski Bakanlarından Sayın Korkut Özal’ın bir yanıyla herkese açık, bir yanıyla ise “özel” sayılabilecek bir sohbetini dinledim.
Özal yılların birikiminden, yaşadığı, öğrendiği ve tecrübe ettiklerinden kesitler sundu. Türkiye’nin bugünkü manzarasını, dünyanın gidişatını değerlendirdi.
Hatıralarından birkaç çarpıcı örnek anlattı. Onlardan beni en çok etkileyen Mehmet Zahid Kotku (R.Aleyh) Hocaefendi ile ilgili olanı idi.
Milli Selamet Partisi Özal’ı 1973 seçimlerinde Erzurum’dan milletvekili adayı yapmak istemiş. Özal hem politikaya sıcak bakmıyormuş o günlerde, hem de Erzurum’dan aday olmak ne derece isabetli bir karar olur diye tereddüt etmiş.
Bir kandil gecesi üç beş arkadaşını evine davet ederek görüşlerini almış. Onlarla bu konuyu istişare etmiş, kim ne demişse not etmiş.
Sonra M. Zahid Kotku Hocaefendi’ye gitmiş. Konuyu açtığında O, “Sen ne düşünüyorsun?” diye sormuş. Korkut Bey, “Ben tereddütlüyüm ama arkadaşlarımla istişare ettim, onların görüşlerini aldım” demiş. Hocaefendi, arkadaşlarının neler söylediklerini öğrenmek istemiş, Özal da bir bir okumuş notlarından.
Onlardan, “Siz Malatyalısınız Erzurum’dan aday olacaksınız, vakit çok dar, kendinizi anlatmak için yeterli zamanınız yok” şeklindeki görüşü aktarınca Hocaefendi şöyle demiş:” Erzurumlular sana oy verir. İnsanların gönlü propaganda ile değişmez. Gönülleri değiştiren Cenabı Hak’tır!”
Özal, 1973 seçimlerinde Erzurum’dan aday olur. MSP Erzurum’dan üç milletvekili bir senatör çıkarır, parti, Türkiye genelinde en yüksek oyu oradan alır.
Korkut Özal, M. Zahid Kotku Hocaefendi’nin, “Siyasete girip de sağlam çıkmak için insanın evliya olması lazım” ihtarını da nakletti.
Özal, 30 Nisan 2006 tarihinde vefat eden son dönemin dava adamlarından güzel insan Yaşar Tunagür Hocayı da andı. Hoca’nın Yeni Topkapı Kabristanındaki kabrini ziyaret ettiğini, kabrin dört yanında yazılı olan mühim dört sözü hatırlattı.
Bu önemli sözler için “Devletleri Ayakta Tutan Dört Sütun” dense yeridir. Endülüs Emevi Devleti’nin en parlak dönemlerinde bir meşale gibi el üstünde tuttuğu ve sarayın dikkat çeken bir köşesine nakşettiği sözler şöyle:
1) Ümeranın (yöneticilerin) adaleti
2) Ulemanın ilmi
3) Askerin şecaati
4) Ümmetin duası
Her birimiz dört gruptan birine, bazılarımız birden fazla gruba gireriz. İçinde bulunduğumuz durumdan daha iyi şartlara kavuşmamız için en kolay yapabileceğiz şey ise dua etmektir.
Biliyoruz ki, dua ibadettir, başlı başına büyük bir güçtür ve “Müminin silahıdır, ibadetlerin özüdür”.
Üzerinde en çok durulması gereken konulardan birisi de adalettir. “Bir devlet küfürle ayakta durabilir ama zulümle asla!” gerçeğini bütün yöneticilerin kulağına küpe etmesi gerek.