DERİN AVRUPA NE YAPMAK İSTİYOR?

Aslan DEĞİRMENCİ

Almanya, İngiltere, İtalya, İspanya, Hollanda, Danimarka ve Belçika Başbakanı...

AB Komisyonu ile Avrupa Konseyi Başkanı...

 

Neredesiniz?

 

Biz oradaydık...

 

Yaptığınız yürüyüşte bizi temsilen Türkiye Başbakanı Davutoğlu yanı başınızdaydı..

 

Yüksek sesle haykırıyordu:  "Türkiye Cumhuriyeti olarak gerekçesi ne olursa olsun her türlü teröre ve şiddete karşı en açık ve net tavır almış bir ülkeyiz. Bu saldırıyı da bu terörü de en güçlü şekilde kınıyoruz. Ve bu zor gününde Fransız halkının yanında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Hiçbir gerekçe bu tarz bir terör faaliyetini mazur gösteremez. Ve tabii bu faaliyetlerin zaten tırmanmakta olan kültürel gerilim alanlarına, çatışma alanlarına dönüşmesine engel olunması lazım. Bu da hepimizin ortak bir şekilde terör faaliyetlerinin karşısında tutum almamıza bağlıdır. Şiddet ve terör dilinin dünyada egemen olmaması yönünde bütün ülkelerin ortak tavır alması önemlidir."

 

Paris'teki Charlie Hebdo saldırısı sonrasında liderlerin katılımıyla gerçekleştirilen teröre ortak tepki eyleminden söz ediyorum...

 

O saldırı sonrasında hangi coğrafyada yaşanırsa yaşansın terörün karşısında duracaklarını ilan eden liderler bugün çark etti.

 

Basit açıklamalar, "aman işte" tavrında söylemler, gelişi güzel kurulan cümlelerden ibaret sözde kınamalar.

 

Masum insanlar karanlık bir plan sonucunda Suruç'ta katlediliyor, güvenlik güçlerine hain pusular kuruluyor, kalleş infazlara imza atılıyor ama onlar kafalarını kuma sokuyor.

 

Hayır onlardan medet umduğum yok!

 

Aksine onlara havale edilen her meselemizin çözümsüzlükle sonuçlanacağını biliyorum.

 

Ama bir gerçeği hatırlatmak istiyorum...

 

Almanya kınayamaz PKK'yı diyorum...

 

Kınayamaz çünkü PKK'nın mühimmatı Almanya'dan...

 

Aksine PKK'nın eylemlerini değil güvenlik güçlerinin operasyonlarını eleştirir çünkü;   Alman vakıflarının çoğu PKK destekçisidir. Hatta DHKP-C'nin kara kutusu BND'dir. DHKP-C'ye yapılan operasyonların çoğunda da Alman ajanlar deşifre edilmiştir. IŞİD saflarında bugüne kadar da 70 Alman vatandaşı ölmüşken nasıl olur onlardan terörü kınamalarını bekleyebiliriz. Her şeyi bekleriz de bunu bekleyemeyiz!

 

Ya İngiltere...

 

Tam bir facia!

 

Terör örgütleri üzerinden derin planlar içerisinde olan devlet.

 

IŞİD üzerinden adım adım bölgeye yerleşen İngiltere...

 

PKK'nın elit kadrosunu Londra!da besleyen, verdiği ideolojik eğitimlerle canlı bomba yetiştiren, örgüt için propaganda geliştiren, DHKP-C'yi siyasi ve sosyal bir olgu olarak gören İngiltere'den beklenti içerisinde olmamız kendimizi kandırmaktan başka işe yaramaz

 

İtalya...

 

Parlamentosunda "PKK Terör örgütü listesinden çıkarılsın" önerileriyle gündem olan, finans desteğini hiç esirgemeyen karşılığında mafya işlerini havale eden, onlarca eğitim kampının açılmasına izin veren İtalya'dan da medet ummuyoruz. 

 

İspanya ayrı bir dert!

 

Sadece PKK'nın uyuşturucu kaçakçılığına öncü olan ülke desek yeter sanırım.

 

Hollanda,

 

PKK büroları ile meşhur ülke...

 

DHKP-C 'li liderlerin sığındığı, IŞİD'e katılmak isteyenlerin önünün açıldığı devlet.

 

Danimarka ve Belçika da farksız değil...

 

Fransa gerçeği var ki yenilir yutulur değil...  

 

Örgütün kasaları Paris'te..

 

İstihbarat desteğini sağlayan en önemli ülke..

 

Fransa'daki PKK kamplarını bilmeyen de yok.

 

IŞİD ile Fransa ilişkisi ise artık romantik bir hal aldı. İslamofobiyi yaygınlaştırmak için IŞİD onlar için bir araç. IŞİD'e sadece 7 ay içerisinde binlerce savaşçı kazandıran ülke de Fransa. DHKP-C'nin kozmik odası da Fransa'da, derin AB'nin operasyonlarının talimatının verildiği yer de Fransa.

 

Tüm bu ülkelerin medya aracılığıyla Türkiye'ye karşı yürüttükleri algı operasyonu da ortada...

 

Özellikle 17 Aralık darbe girişimi sonrasında Paralel Örgüte medyaları aracılığıyla verdikleri örtülü desteği, Gezi eylemlerinde sergiledikleri duruşu unutmuş değiliz. Gladio eliyle yazdırılan köşelerden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karakter suikastı düzenleyenler de yine bunlardı.

 

Sınırlarımızda derin Avrupa'nın, yerli işbirlikçileri ile tezgahladığı, amacının etnik ve mezhep çatışması çıkartmak olduğu deşifre olan sayısız kanlı eylemlerde biliniyor. Türkiye'nin istikrarsızlaştırılmasına dönük eylemlerde rolü olan provokatörlerle bu ülkelerin irtibatı ve para trafiği defalarca deşifre oldu. 

 

12 Eylül ve 28 Şubat sürecine zemin hazırlayan eylemlerde sergiledikleri aktif rolü unutmuş değiliz. İkinci Dünya savaşıyla Avrupa Gladio'ya teslim edildi. Bugün uyandırdığı hücrelerle Gladio, belini doğrultan Türkiye'yi teslim almak istiyor. 1990'lı yıllarda ülkeyi rehin alan kontrgerilla ile başardıklarını bugün PKK, DHKP-C, IŞİD ve Paralel yapıyla yine yapabileceklerini düşünüyorlar...

 

Biz bu oyunu daha önce gördük...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.