Geçen Pazar günü İstanbul’dan misafirlerimiz vardı. Deniz Feneri Genel Başkan Yardımcısı Recep Koçak Bey’i, Gönüllü İlişkileri Başkanı Yusuf Balkan Bey’i ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk. Gelirken yalnız gelmemişler. Beraberlerinde ki misafirlerin arasında altı ay önce deniz feneri vesilesiyle Somali’den gelmiş güleç yüzlü Osman da vardı. Osman şuan Türkçe öğreniyor. Hedefi ise Türkiye’de tıp okumak.
Deniz Feneri karanlıktan şikayetçi olmayı değil, mum yakıp etrafını aydınlatmayı tercih etmiş bir dernek. Bu amaçla Türkiye’de ulaşmadıkları il, gitmedikleri afet kalmamış. Sadece kendi ülkemiz değil, hangi ülkede bir felaket, bir afet olmuşsa oraya da mutlaka yardım götürmüşler.
Edirne’ye gelmelerinin nedenleri gönüllü ve bağışçılarını ziyaret etmek ve son beş yıldır yaşadıkları olağan üstü haksız suçlamalar hakkında bilgilendirmede bulunmak.
Ben bir deniz feneri gönüllüsüyüm. “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadisi şerifi gereğince çaresiz insanlara çare olmayı gaye edinmiş bu insanları Allah için seviyorum. Tanıyanlarında bu güleç yüzlü, hizmet sevdalısı insanları seveceklerine inanıyorum.
Deniz feneri derneği son beş yıldır çok sıkıntılar çekmiş. Kendilerine gelen bağışlarda ve gönüllülerinde ciddi azalmalar olmuş. Öyle ki bu süre zarfında birkaç yayın kuruluşu hariç seslerini bile duyuracak imkan bulamamışlar. Kimi basın yayın organları bilinçli karartma uygulamış, bazıları da çekinceli davranmış.
Recep Bey; ‘bizim kurulduğumuz yıldan buyana bütün girdi ve çıktılarımız kayıt altındadır. Asla bir hukuksuzluk söz konusu değildir, isteyen inceleyebilir. Nitekim defalarca teftişe girdik bir hukuksuzluk tespit edilemedi. İsteyen buyursun gelsin incelesin’ dedi. Peki defalarca hesaplar ve yardım girdi çıktıları incelenmişken, ısrarla suçlamalara devam edilmesi nedendir?
Hani bir şeye engel olmak isteyip de güç yetmeyince ‘çamur at izi kalsın’ derler ya! Burada da aynı zamanda uluslar arası bir oyunun parçası olarak yerli maşalar çamur attılar. Asıl amaç deniz feneri üzerinden hem mevcut iktidarı yıpratmak, hem de deniz feneri ve benzeri yardım kuruluşlarının ülkemizde ve dünyada yükselen değerini, İslami yardımlaşma duygusunu engellemekti. Nitekim bu durumdan Türkiye’deki bütün yardım kuruluşları şüphe uyandırılmak suretiyle etkilendi. Ama asıl mağduriyeti hiç şüphesiz ki yardıma muhtaç, çaresiz insanlar çekti.
Deniz fenerinin başına bu haksız suçlamalar gelmeden önce, Edirne deniz feneri gönüllüleri olarak, her ay içinde temel gıdaların bulunduğu iki yüz elli yardım kolisini kendi arabalarımızla, incelemesi yapılmış hak sahiplerine dağıtıyorduk. Her sene bir veya iki kere de hak sahiplerine giyim dağıtımı, kurban bayramında da et dağıtımında bulunuyorduk. Öyle ki yardım talep eden müracaatçıların sosyal incelemesine yetişmek de mümkün olmuyordu.
Beş yıl önceki sel felaketinde deniz feneri kendi görevlileri ile gelmiş, kentin resmi makamlarından önce Karaağaç’taki sel mağdurlarına battaniye, elektrikli soba, çizme ve gıda yardımı dağıtmıştı.
Sizinle Edirne’ye bu zamana kadar yapılan yardımları paylaşayım.
EDİRNE
BAŞVURU YAPAN AİLE SAYISI:2424
YARDIM ALAN AİLE SAYISI
DOSYA : 1727
YARDIM ALAN KİŞİ SAYISI : 5514
YARDIM SAYISI: 15222
YAPILAN BAZI YARDIMLAR
6785 TAKIM GIDA
5929 KİŞİLİK GİYİM
2096 TAKIM KIRTASİYE
2599 KG ET
1001 ÇOCUK 1001 DİLEK PROJESİ KAPSAMINDA 111 DİLEK
81 İL PROJESİ KAPSAMINDA GIDA VE GİYİM YARDIMLARI
2006-2007 YILLARINDA MEYDANA GELEN SEL FELAKETİNDE İNSANİ YARDIM
YARDIM EDEN
GÖNÜLLÜ SAYISI: 115
BAĞIŞÇI SAYISI: 996
Şimdi deniz feneri yardımları şehrimizin muhtaçlarına ulaşamıyor. Bizi ziyarete gelen kardeşlerimiz özürlerini ve üzüntülerini bize ulaştırdılar. Ama kendilerini sevinçli, vakarlı ve daha da azimli gördüm. Davaya bakan savcılar haksızlıkları görmüş ve deniz feneri davası ile ilgili takipsizlik kararı vermiş. Gördüm ki, arzuları eskisinden daha güçlü bir şekilde bütün mahlukata hizmet etmek.
Eh bize de Edirne gönüllüleri olarak ‘yüz yılın iyilik hareketine’ canı gönülden yardımcı olmak düşüyor.