Anayasa Mahkemesi'nde görülmekte olan Ak Parti'nin kapatılmasıyla ilgili davada son aşamaya girildi. İddianame, savunma, rapor safhaları geride kaldı, şimdi sıra kararda. Mahkeme dün kararın fazla gecikmeyeceğinin açık mesajını verdi.
Karar acaba ne yönde olacak? Üyelerin en az yedisi Kapatılsın diyeceği için tarihe mi karışacak Ak Parti, yoksa Ak Parti açısından Yola devam anlamına gelecek bir sonuç mu çıkacak mahkemeden?
Mahkeme üyeleri kararlarını Ak Parti'nin kapatılmaması yönünde verirlerse sarsıntıyı fazla hissetmeyebiliriz. Ekonomide iç ve dış aktörlerin en fazla güven bağladıkları senaryo bu zaten. Tereddüt duyanları olsa da, yabancı yatırımcılar sağduyunun hâkim hale geleceğini düşünüyor; öyle düşündüklerini belli edecek biçimde davranıyor. Dış politika aktörleri de belli ki aynı kanaatte; aksi halde Türkiye'nin aktif arabuluculuğa soyunduğu uluslararası sorunlarda ciddi tıkanıklıklar yaşanırdı.
Kararın kapatma yönünde gerçekleşmesi tabloyu fazla değiştirir mi?
Kapatma kararı her şeyden önce Ak Parti'nin yola nasıl devam edeceğini belirleyecektir; kararın biçimi, kaç kişinin siyasi yasaklı hale geleceği, başbakan ve cumhurbaşkanının hukuki durumları bundan sonraki siyasi hayatın yol işaretlerini teşkil edecek. Ak Parti sözcülerinin A, B ve C planlarımız hazır demelerinin sebebi bu. Kararın kapatma yönünde olması durumunda bile, uygulanacak siyasi manevralar, tabloyu Ak Parti lehine çevirebilir.
Verilecek en olumsuz kararın olmamış hale getirilmesini sağlayacak değişik siyasi yöntemler bulmak mümkün çünkü.
Yargılama süreci Ak Parti'nin dağılması veya parçalanması üzerine oturan bütün senaryoların işlevsiz kalacağını gösterdi. Mahkemenin vereceği en aşırı karar (partinin kapatılması ve siyasi önderleriyle 30 milletvekilinin yasaklı hale gelmesi) bile manevra kabiliyetini yok etmiyor Ak Parti'nin. Kapatma kararı sonrasında meydana gelebilecek her yeni gelişme Ak Parti'den çok muhaliflerini zora düşürecektir.
Anayasa Mahkemesi olağanüstü titiz davranacak ve siyaseti değil hukuku ön plana çıkartan bir yaklaşım sergileyecektir. Anayasa Mahkemesi geçmişte farklı konularda siyasi kararlar alabildi; ancak bu defa vereceği bir siyasi karar, sonuçları itibariyle siyasi gidişi fazla etkilemeyeceği için, en fazla kendisini güç durumda bırakabilir.
Anayasa Mahkemesi'nin de düşünmesi gereken iç ve dış itibarı var, bunu unutmayalım.
Bazılarının Kapatılmazsa azarlar tarzı hiç de şık olmayan bir beklentiyi yaygınlaştırmaya çalıştıkları fark ediliyor. Neymiş, Anayasa Mahkemesi'nin kapatmadığı Ak Parti kendisini bütünüyle denetim-dışı sayabilirmiş... Bu kampanyayı yürütenler, mahkemeden hiç değilse para cezası çıkarmayı hedefliyorlar. Oysa Anayasa Mahkemesi açısından devlet yardımına el koyma cezası, parti kapatmaktan daha zor verilebilecek bir karardır. Siyaseten kapatma cezası vermeye yanaşmayan Anayasa Mahkemesi'ne düşen, davayı siyaseten düşürmektir, yoksa daha hafif bir ceza vermek değil...
Siyasi partileri yargılamak olağanüstü nadir bir olaydır demokrasilerde; demokrasisi kısıtlı Türkiye bu sebeple bir istisnaydı ve 24 partiyi yargılayıp kapatmakta bir sorun görmedi. Ülkemizin son zamanlarda demokrasi yolunda bayağı mesafe aldığını görmemiz için hayırlı bir vesile oldu Ak Parti'yi kapatma davası; süreç içerisinde yürütülen tartışmalar demokratlar açısından demokrasiye sahip çıkma çabasıydı aynı zamanda.
Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar ne olursa olsun, karar o çabayı daha da yoğunlaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.