Nasreddin hoca, bir gün dostlarına “Ben ölecek miyim?”diye sorar Dostları da, “O nasıl soru hocam öyle, biliyorsunuz ki herkes ölecek "der Hoca sorularına devam eder; Benim cenaze namazımdan sonra hoca efendi size, nasıl bilirsiniz diye soracak Bu soruya ne cevap vereceksiniz?” Dostları, “Aman be hocam nasıl cevap verebiliriz, tabii ki iyi biliriz diyeceğiz " diyerek cevaplar bu soruyu. Bunun üzerine Hoca, sitem içeren “Yahu dostlar madem öldüğümde iyi bilirim diyeceksiniz bunu yaşarken yüzüme karşı söylesenize " öğüdüyle sadece dostlarına değil bizlere de doğruyu işaret eder.
Evet, insanları ölümleri sonrasında hayırla anmak güzel, iyi ve doğru işler yapanları yaşarken takdir etmenin daha önemli ve doğru olduğunu düşünüyorum.
Bu kapsamda, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın belki onlarca eksiğini sayabilirim. Ancak,7 yıllık başbakanlığı dönemindeki karnesine baktığımda pekiyi ve iyi’lerin çoğunlukta olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kısacası, Sayın Başbakan hakkında “samimi, çalışkan, inançlı, kararlı ve iyi bilirim” demek için imamın sorusunu beklememe gerek yok.
Çevremden dostlar ısrarla: “Başbakan Erdoğan 2012’de Çankaya’ya çıkacak mı?” sorusunu yöneltiyorlar. Bu soruyu, bir hatıramı paylaşarak cevaplamak istiyorum.
Zaman Gazetesi’nde muhabirim. Haber Müdürümüz Tamer Korkmaz, nam-ı diğer Ezberbozan Gazeteci. Sabahları gerçekleştirdiği ve o günün en güncel konusunda görüşlerimizi aldığı gündem toplantılarının birinde, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı adaylığına gösterilmesine bakışımızı sordu. Sayın Sezer’in yargı yılının açılışında yaptığı demokrat ve özgürlükçü konuşmadan etkilenen muhabir arkadaşlarımız, “Meclis içinden birisi olsa iyi olurdu. Ancak, Meclis dışından isabetli tercih” şeklinde yorumladılar. Ben, görüşümü söylemeden önce yanımda oturan yüksek yargı muhabiri arkadaşıma dönerek, Sayın Sezer’in bir haftalık programını kısaca özetlemesini istedim. Yüksek yargı muhabiri arkadaşım “Sabah 9.00’da yüksek mahkemeye gelir, akşam 17.00 çıkar. Mesai adamıdır. Yurt dışına çıkmaz. Düğünde cenazede görmedim” dedi. Bu bilgiler ışığında, Sayın Sezer’in Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili olarak “7 yıl boşa geçecek. Boşa umutlanmayın” şeklindeki görüşümü ifade ettim. Korkmaz, “Bu kadar kişi olumlu görüş bildirirken sen negatif görüş ilettin. Seni SİT alanı ilan ediyorum.” diyerek bu görüşüme katılmadığını ifade etmişti. Sayın Sezer’in 7 yılını hep birlikte yaşadık. Kayıp yedi yıl mı, kazançlı yedi yıl mı siz karar verin.
Cumhurbaşkanı adayı olacak kişi, öncelikle Cumhurdan biri olacak, Cumhur gibi yaşacak. İkincisi, yüzü hep dışa dönük olacak. Üçüncüsü, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili hayalleri olacak. Sayın Erdoğan’da bu özellikler var.
2012 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayları şimdiden netleşmeye başlamıştır. Şimdiden muhtemel adayları açıklıyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı adaylığını hak ediyor. Demokratik açılım kapsamında vizyona sürülen Kardeşlik Projesini başarıyla tamamlarsa, Alevi ve Roman açılımlarını da barış içinde gerçekleştirirse Sayın Erdoğan’ın önünde hiçbir engel kalmaz. Sokak eylemlerinin son günlerde artması, özelde Sayın Erdoğan’ın başarılı olmasını engellenmeye, genelde ise dünyada yıldızı parlayan Türkiye’nin önünü kesmeye yönelik girişimlerdir.
Sayın Erdoğan’ın aday olmaması durumunda Sayın Abdullah Gül’le devam edilebilir. Türkiye’nin çıkarlarını uluslar arası arenada maksimum düzeyde savunan ve gerçekleştiren bir Cumhurbaşkanı. Anadolu insanı başta olmak üzere dünyanın neresinde yaşadığına bakmaksızın Türk vatandaşlarının bütünüyle iletişim kurabilen bir kişiliği ve donanımı var. Ak Parti, “Gül’le yola devam, durmak yok” diyebilir. Bu tercihiyle hiçbir şey kaybetmez, kendisi de Türkiye de kazanır. Üçüncü ihtimal ise Sayın Ahmet Davutoğlu’nun adaylığıdır. Fazla söze gerek yok, Dışişleri Bakanlığı performansı ortada. Vizyonuyla, Cumhurbaşkanlığı için eksiği yok fazlası var \.
2012’ye kadar çok tartışılacak bu konuya, şimdilik virgülü koyuyorum. Yeni bir yazıda buluşmak üzere….