PKK terörünün de, doğuda son yıllarda ortaya çıkan diğer terör örgütlerinin de büyük Ortadoğu projesi kapsamında ele alınması gerektiğini düşünüyorum.
Denebilir ki, bu proje çok daha yeni bir proje.
Terör örgütlerinin mazisi daha eski. Cevaben derim ki, bir şeyin bilinmemesi olmadığı anlamına gelmez.
'Büyük Ortadoğu Projesi, resmi adıyla Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi'
“Büyük Ortadoğu Projesi, ABD'nin batıda Fas, Moritanya, doğuda Orta Asya ve Moğolistan, kuzeyde Kafkasya ve Türkiye, güneyde Arap dünyası'ndan Somali'ye kadar uzanan bir coğrafyada yer alan ülkelere yönelik siyasi, hukuki, bilgi/eğitim, ekonomik ve sosyal güvenlik boyutlarını içeren kapsamlı bir "İslam coğrafyası" dönüşüm stratejisidir. Bu alanlarda uzun vadeli bir değişimi hedeflemektedir.”
“Her ülkenin etnik, dini, siyasi, ekonomik yapısı büyük farklılıklar gösterebildiği için, her ülkeye farklı zaman ve şartlarda uygulanabilecektir.”
Uygun şartların oluşması için ayrılıkçı gruplar, kavimler ve terör örgütleri desteklendi.
Örneğin Irakta Kürt gruplar, Afganistanda Taliban ve El-Kaide, ülkemizde PKK.
PKK’nın dış güçlerin desteğini almadan bu denli güçlenmesi, komşu ülkenin topraklarını babasının çiftliği gibi kullanması mümkün olur muydu?
Birkaç kişinin(!) yaptığı bir terör saldırısı bahane edilerek Afganistan ve Irak işgal edildi.
Yani hareket zamanı gelmişti!
Irak’ın işgal edilmesinde, dış destekle güç kazanmış Kürt toplulukların, Terör örgütlerinin desteği, yardımı olmadı denebilir mi?
Irakta istedikleri değişiklikleri büyük oranda sağladılar. Türkiye’de de fay hatlarını belirlediler ve derinleştirdiler.
ülkemiz ve bölgemiz için bir sonraki adımın zamanı henüz gelmedi. Şimdi Afganistan ve Pakistanı dize getirme zamanı idi!
Tarih 23.07.2006
Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu üst düzey yetkililerinden Matt Bryza Washington’daki bir basın toplantısında: “Çok yakında PKK’ya karşı somut neticeler alındığını göreceksiniz” dedi.
Amerikanın, bu ve diğer açıklamalarından anlıyoruz ki Iraktan çekilme hazırlıkları başladı.
Giderken zihnini meşgul edecek problem bırakmak istemiyor. Yardımlarını gördüğü milletlere, kesimlere ve örgütlere, bazı tavizler kopartmak artık hak olmuştu. (Irakta Kürdistan Özerk Bölgesi, Türkiye'de Demokratik Açılım...)
Onu da sağladıktan sonra ver elini Afganistan, Pakistan (Allah şerlerinden dünyayı korusun.)
Amerika burada artık sorun istemiyor. Ancak çözüm sürecinin kim tarafından yürütüleceği ve nasıl yürüyeceği önemli.
Tamda bu aşamada Türkiye, ''Milli Birlik Projesi'' adı altında ''Demokratik Açılım'' sürecini başlatıyor.
Ve başbakan bu süreçte: “Üniversitelerimiz konuyu tartışsın, aydınlarımız, sanatçılarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, medyamız, yediden yetmişe bütün insanlarımız bu konuyu hakkını vererek bir daha düşünsün diyoruz. Herkes ne katkı verecekse versin.” diyor ve devam ediyor:
"Her zaman söylüyorum, bedeli ne olursa olsun, biz bu süreçten geri adım atmayacağız. Partimiz oy kaybedebilir, siyaset risktir, ekonomi risktir, daha ileri gidiyorum, yaşam risktir. Biz bu riski üstlenerek yola çıktık ve gereğini yapacağız. Çünkü biz, kardeşliğimizi pekiştirecek, ülkemizin huzuru, refahı, ortak idealleri için bir kez daha sımsıkı kenetlenmeyi sağlayacak yeni bir adımı atıyoruz".
Evet, gerçekten Türkiye kendiliğinden süreci başlatıyor.
ABD’nin dayatması yok, ABD beşeri bilimleri, diplomasiyi, o kadar ustaca, o kadar iyi kullanıyor ki, ortam birden çözüme uygun hale geliyor ve Türkiye kendiliğinden açılım başlatıyor.
Çünkü,
Türkiye'nin dahli olmadan, kendiliğinden tasfiye olması demek, kullanan gizli el tarafından tasfiye edilmesi demektir.
Bu örgütü kullanan gücün aynı zamanda suçüstü yakalanması demek olur ki, bunu istemezler.
Sürecin Türkiye tarafından yürütülmesi onların imajlarının zedelenmemesi için de gerekli (yerle bir olan imajlarının!).
Bu mesele çözülecek ve bölgemizin biraz nefes almasına izin verecekler gibi!
Başka işlerini halledene kadar!
Yoksa Kürdistan idealinden bir sonraki adım olarak Büyük İsrail Projesinden (BİP) vazgeçmiş değiller.
Bir gün tekrar nerde kalmıştık diyerek geldiklerinde, deprem yaşamak istemiyorsak!
Bu meselemizi hallettikten sonra, toplum yapımızdaki aktif fayları kapatmalıyız. Devlet vatandaşıyla yakınlaşmalı, başka ellerin araya girmesine mani olmalıdır. Fitne fesat çıkaranları devre dışı bırakmayı başarmalıdır. Tekrar gelmelerine izin verilmemelidir.
Bütün sorunumuz!
Eşitlik sorunudur.
Temel hak ve özgürlükler sorunudur.
Anlayacağınız sorun, İNSAN HAKLARI sorunudur.