Başlıktaki söz Amerika da yayınlanan bir güldürü programından alınma. Programda, insan ilişkileri, sosyal meseleler, siyasi gelişmeler parodi şeklinde işleniyor. O programlardan birinde 5-6 arkadaş, piknik yapmak, eğlenmek için bir araya gelip nereye gidilecek, neler alınacak, ne zaman gidilecek…Gibi konuları görüşmeye başlıyorlar. Kafadarların meslekleri, zevkleri, eğlence anlayışları, espri mantıkları farklı farklı. Bir masa etrafında toplanan coniler, Hello dan, How are you dan, “çak” dan sonra başlıyorlar plan yapmaya: Dağları çok seven George, “ bir dağ eteğine gidelim, bir su başında yer içer eğlenir dağa tırmanırız…” Balığı çok seven Maykıl,” bir göl kenarına gidelim balık tutar gölde yüzeriz…”, Denizden hoşlanan Hors, ” okyanus kenarına gidelim plajda yüzer aldığımız hazır yiyeceklerden yer eğleniriz…” uzun süren tartışmalardan sonra göl kenarında karar kılınır. Bir yarım saatte kim ne alınacak konusunda harcanır. Başka bir tartışma konusu da hangi araçla gidelim, yani herkes kendi aracı ile mi, yoksa birleşerek bir araçla mı gitsin mevzuudur. O da halledildikten sonra sıra gelir ne zaman gidilecek, ne zaman dönülecek konusuna, bu meselede hallolunca piknik için ne kadar bütçe ayrılmalı sorunu gelir önlerine…Kafadarlardan emekli asker olan Ayı Smith lakaplı coni silahı çeker ve ;” Kesin lan gürültüyü! Herkes benim jeepe marş marş! Göl kenarına gidiyoruz, yiyecekleri şimdi ben alırım, sonra eşit miktarda herkesten tahsil ederim, saat 18 de de geri döneriz…” Kafadarlar elleri havada koşarak jeepe binerler. Onlar araca marş marş koşarken emekli asker, seyircilere döner ve: “ Demokrasi güzelde zaman kaybettiriyor kardeşim be!” der.
Türkiye'de yaşananları görünce benim aklıma bu sahne geliyor. Ülkemizde güya demokrasi var. Demokrasilerde yönetim halkın seçtiği iktidarda olmalı değil mi? Evet. Fakat uygulamaya baktığınızda medyadan, zenginlere, silahlı güçlerden silahsız güçlere kadar her grup yönetimde söz sahibi olmak istiyor. 10 yıldır iktidarda olan hükümet, şimdiye kadar ne kadar farklı engelleri aşmaya çalıştı! Ne kadar farklı siyasi, sosyal gruplarla ve meselelerle uğraştı: Askeri vesayet, yönetime yön vermeye çalışan medya, zenginler, PKK… Saymakla bitmeyecek kadar engel var yönetimin karşısında.Halbuki normal demokrasilerde yönetimde bir iktidar vardır, bir de yönetime talip olan muhalefet. Biz de maşallah her sosyal sınıf yönetime talip. En küçük dernekten, en küçük kulübe, sendikaya, cemaate kadar herkesin hedefi ülkeyi yönetmek siyasetle ilgilenmek.
Türkiye'deki son gelişme ,”hizmet- hükümet çekişmesi” Türkiye'deki demokrasi anlayışının ne kadar özünden uzak olduğunu göstermiyor mu? Bir eğitim hizmeti, bir ahlak hareketi olarak tanıdığımız, belleklerimize böyle kazınmış olan bir anlayış, bir bakıyorsunuz siyasetle içli dışlı. Bu son gelişmeler benim aklıma en baştaki hikayeyi getirdi. Tabi bu sadece bir bakış açısı. Sakın ha bu fıkra ve bu yazı “en iyi yönetim tek kişinin söz sahibi olduğu krallıktır, monarşidir” fikrini çağrıştırmasın. O tip yönetimlerin Suriyede, Irakta, Libyada neler yaptığını, nelerer mal olduğunu gördük ve görmeye devam ediyoruz. Bunun zıddı olarak Dünyada elan uygulamada olan en iyi yönetim tüm eksiklerine rağmen demokrasidir. Bunu, ilerlemiş ülkelerin ( almanya, fransa…)yönetiminin demokrasi olmasından anlıyoruz.
EN İYİ YÖNETİM ARI YÖNETİMİ
Kastettiğim “kurumları tam oturmuş, herkesin, her kurumun işlevi, hak ve hukuku kanunlarla net belirlenmiş bir düzen en iyi düzen olduğu” fikridir. Sorumluluk kimde, hangi iş kime ait, hangi vazifeyi, kim, ne zaman yapacak, siyasetçinin, iş adamının, basın elemanının, eğitimcinin, din adamının, askerin, polisin, yargıcın… yetkisi ve sorumluluğu nedir? Nerede başlar nerede biter? Bu ölçüleri tam belirlenmiş, kanunu ve uygulaması olan demokratik bir sistem elan en iyi yönetim olarak duruyor karşımızda. İdeal yönetim bu mu, bence hayır! Benim ideal yönetim anlayışım daha öncede yazmıştım “Kovan Yönetimi” dir. Bu yönetimde yönetici tek kişidir. (Anaç Arı gibi). Halk tarafından seçilir. Tüm yetki ondadır. Seçildiği süre içinde yönetimde yetkileri büyüktür. Halk beğenmezse süre sonunda onu indirir. Türkiye'de de inşallah yarı başkanlık olursa buna benzer bir sistem ortaya çıkar. Bu yönetim anlayışına en yakın sistem şu andaki ABD yönetimidir.