Bursaspor 2009-2010 yılında şampiyon olmuştu. Fenerbahçe taraftarı olarak şampiyonu belli edecek olan son maçlar olan Trabzonspor Fenerbahçe maçında Trabzonsporu, Beşiktaş Bursaspor maçında ise Bursasporu desteklemiştim. Benim gibi Fenerbahçeli olan arkadaşlar o zaman bana fena halde kızıyordular.
“Sen ne biçim Fenerbahçelesin karşı tarafı destekliyorsun” diyorlardı.
Bende, Türkiye çok ciddi bir dönüşüm içerisinde, hayatın her alanında çevre ve merkez arasında bir dönüşüm var. Elitler yerini Anadolu’dan gelen dinamik yapılara bırakıyor deyip. Bu dönüşümün tamamlanması için Futbol arenasında da bir dönüşüm olması gerektiğini bunun içinde Anadoludan bir takımın şampiyon olması gerektiğini ifade ederek, şu aşamada buna en yakın takımın Bursaspor olduğu için Bursasporun şampiyon olmasını istediğimi söylemiştim.
Sonuçta Bursaspor şampiyon olmuş ve Türk Futbolunda dönüşüm başlamıştı. Bursasporun şampiyonluğu ile Mustafa Denizli ve Fatih Terimden sonra ilk kez Türk bir Teknik direktör şampiyonluğa ulaşıyordu. Üstelik şampiyon olan takım lig tarihindeki şampiyonlukları domine eden üç büyüklerden biri değildi.
Bugün dört büyük takımın tamamının ve süper ligdeki takımların çok büyük bir kısmının teknik direktörü Türk teknik direktörlerden oluşuyorsa bu Bursaspor’un şampiyonluğu ile başlayan futboldaki dönüşümün ilk meyvesidir diyebiliriz.
Türkiye’de son yıllarda kendi iyice hissettiren çevre merkez dönüşümünü engellemeye çalışanlar balyoz planlarını devreye sokmak istemişti fakat değişimin aktörleri ve dinamikleri buna müsaade etmemişti.
Son şike operasyonu ile ortaya konan iddialara ve bunun ortaya çıkardığı gerçeklere bakılırsa Bursasporun şampiyonluğu ile Türk Futbolunda başlayan dönüşümde Türk Futbolunun elitleri tarafından engellenmek istenmiş. Türk futbolundaki dönüşümü engellemek içinde en kolay yol olan şike yolu seçilmiş anlaşılan.
Fakat şike yaptığı iddia edilenler şunu gözden kaçırıyorlar. Türkiye eski Türkiye değil.
Hiçbir şey artık gizli kalmıyor. Bir yerde yanlışlık varsa Güvenlik güçleri üstüne gidiyor yargı ise üstünü kapatmıyor.
İllegal yollarla kendilerine iktidar alanı yaratmak ve orada hüküm sürmek artık eskisi gibi kolay değil. Şampiyon olmak istiyorsan, kupa almak istiyorsan çıkacaksın sahaya aslanlar gibi mücadele edeceksin ve döktüğün alın terinin nispetinde sonuç elde edeceksin.
Aslında Türk futbolu geçmişte şike ile ilgili yakaladığı fırsatları değerlendirse idi bu günü yaşamayabilirdi.
Örneğin geçmişte Akçaabat Sebat spor kayseri maçı, Gökdeniz Karadeniz olaylarının üzerine kararlılıkla gidilseydi Türk Futbolu şu an yaşanan depremi daha az bir zararla atlacak ve bugün yaşanan deprem olmayacaktı. Ama öyle yapılmadı.
Akçaabat Sebat Spor kalecisi Sefer Hakan Olgun o yıllarda şike olayını dile getirdiğinde zamanın federasyon başkanı olayı araştırmak şöyle dursun, iddianın sahibi olan eski kaleci Sefer Hakan Olgun’u dinleme zahmetini bile bulunmamıştı.
Umarım şu an görev başında olan federasyon marka değeri gibi söylemlerin ardına sığınmadan Türk Futbolunu girdiği bu girdaptan çıkaracak hamleleri atar ve Fenerlisi, Beşiktaşlısı, Galatasaraylısı ile tüm Futbol seyircisine şaibesiz bir lig izleme fırsatı verirler.
Burada sadece Federasyona görevler düşmüyor. Taraftara da görev düşüyor.
Türkiye’de çevre ve merkez arasındaki dönüşümü engellemek isteyenler Cumhuriyet mitingleri adı altında mitingler düzenleyerek psikolojik havayı lehlerine çevirmeye çalışmışlardı. Bu mitinglerle ülke yok yere gerilmişti.
Şimdi bazı takım taraftarları da sokağa çekilmek isteniyor. Sokağa çıkmakla yürüyüş yapmakla hiçbir yere varılamaz. Onun için taraftar bu noktada duygusal tepkilerden uzak durmalı ve bu tür yollara tevessül etmemeliler. Diğer takım taraftarları da kışkırtıcı üsluptan uzak durmalıdırlar.
Aytekin ATASOYU