Henüz ortaokuldaydım, Alexander Soljenitsin’in harika romanı “Dava Uğruna”yı okuduğumda…
Romanın anlattığı güzel ülkemin özeti gibiydi aslında.
Vatanseverler, darbe planları yapar;
Çocuklar bombalanacaktır…
Dersim katliamı,
Subaylar, pkk ile işbirliği yaparak heronu düşürecektir,
Gencecik askerlerimizin öldürülmesi için pkk ile yapılan bu ihanet görüşmesi sümenaltı edilecektir,
Bir dünya devletinden bakiye çeşitliğin en büyük zenginliklerinden olduğu bu ülkeye tektip kimlik, tektip kültür dayatılacaktır,
Diğer kimliklere hayat hakkı tanınmayacak, dilleri yasaklanacaktır,
Bu ülkenin halkının inandığı din düşman bellenecektir. Dinin emri diye başörtüsü takanın canına okunacaktır, doğduğuna pişman edilecektir.
Ne demiştik hepsi dava uğruna!
***
Sadece jakoben zihniyet mi? Bu ülkede herkes dava uğruna herşeyi mübah görür.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkını onyıllardır savunanlar yolsuzluk yaparlar, dava uğruna!
PKK, Serap’ı canlı canlı yakar davası uğruna!
Ceylan’ı vururlar Urfa’da, dava uğruna…
Anayasa Mahkemesi, hukuku katleder, dava uğruna…
Dava uğruna Hrant’ı, Uğur Mumcu’yu, Abdi İpekçi’yi vururlar…
12 Eylül’ün insan onuruna tecavüz eden işkenceleri de,
O işkencelere maruz kalanların 12 Eylül anayasasının muhafızı kesilmeleri de dava uğruna
Tahammülsüz ve dayatmacı cellatların kurbanları da mücadele ederken cellatları gibi tahamülsüzse yanlış anlamayın dava uğruna…
***
Tüm yanlışlar, haksızlıklar, hırsızlıklar, katliamlar, zulümler, işkenceler, bencillikler,
Ne varsa kötülük adına,
Hepsi dava uğruna…