DARBEYE KARŞI UYANIK OLUN
Sanırım “Karanlık Kurul” harıl harıl çalışıp ayak seslerini bir yerlere hissettiriyor. Hissettiriyor ki bazı kalemler Ak Parti’nin koltuk ısıtanlarının(!) sahadaki yokluklarına kızgınlıklarını ifade ederken bazı kalemler de ikinci bir darbe teşebbüsü olabileceğine dair endişelerini dile getiriyorlar.
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül’ün 17 Mart tarihli “Neredesiniz, Neden Ortada Yoksunuz?” başlıklı yazısı ile İnternethaber’den Süleyman Özışık’ın 21 Mart tarihli “İçimde Kötü Bir His Var” başlıklı yazısını bu minvalde değerlendirmek gerekir.
15 Temmuz hainliği öncesinde de özellikle Odatv internet sitesi bu yönde haberler yapıyordu da sonra bu haberlerin ayaklarının sağlam zeminlere bastığını 15 Temmuz akşamı herkes gördü. Ama şuanda Odatv’de ses yok… Çünkü bundan sonra eğer bir darbe teşebbüsü olabilecekse o da odatv’cilerin darbesi olacaktır. Yani daha doğrusu komple sol cunta heveslilerinin… “Aydınlık” ekibini bu nazarla iyi takip etmek gerekir. Tabi burada temel bilinmesi gereken şey “İnsan kendi darbe hazırlığını ihbar eder mi?”
Etmez.
Etmiyorlar da zaten! Neyse konumuz bu değil. Peki, o zaman konumuza girelim hemen.
Bence kesin bir darbe teşebbüsü olacaktır ve bizim buna her daim hazır olmamız lazım. Eğer zembereği boşaltılan bir darbe hevesi ile birileri tanklarıyla, toplarıyla, uçaklarıyla ve bilumum bin bir surat itleriyle dışarı çıkarsa!
***
Ey Türk İstiklalinin Evladı…
İşte böyle bir şey olma ihtimaline karşı ilk yapman gereken şey “Uyumayacaksın!” Uyursan ölürsün. Ve asla hazırlıksız olmayacaksın! Telefonun, yedek şarjın, el fenerin, alternatif haberleşme ekipmanların hazır olmalı. Ve tabi, vatanının, memleketinin ve namusunun bekçisi sağlam bir silah…
Evet, sağlam bir silah…
Çünkü eğer tüm rizikoları üstlenerek darbe yapmaya kalkışacaksa bir cunta, bize çiçek böcek getirmeyeceği muhakkaktır. Sende onları çiçekle durduramazsın. O iş öyle olsa Mısır’ın firavunları Yusuflarımızı devirip cezaevine sokamazlardı!
Eğer böyle bir ihanet olursa, bu sefer asla Cumhurbaşkanı’nın açıklama yapmasını beklemeden meydanlara koşmalısın. Çünkü bu vatan ve bu vatanı yüceltme davası, Sayın Erdoğan’ın şahsi meselesi değildir. Senin, benim, çocuklarımızın ve dünyanın dört bir yanında bizden fütuhat bekleyen gariplerin meselesidir.
“Her nefis ölümü tadacaktır” düsturunca Sayın Cumhurbaşkanımızda fani ve ölümlüdür. Allah muhafaza, cuntacı köpekler ona kast edip öldürecek olsalar biz dükkânı onlara teslim mi edeceğiz? Dava bizden biz davadan sakıt mı olacağız?
Hayır..!
O zaman, herkes arkadaşlarıyla tüm iletişim hatları kesilse bile nerede nasıl buluşacağını belirlemeli ve tam bir organizasyon içerisinde sivil direniş odakları ile organize olmalıdır. “KEMO-FETO ve NATO” ortaklığında top yekûn girişilecek bir teşebbüsü ancak top yekûn olursak atlatabiliriz.
"Bahar öyle şaşaalı olacak ki Kanuni devri bile yanında sönük kalacak" diye haşhaşi takımına umut pompalayan müptezel afyoncu ve onun sahipleri, sağlam bir şaplak yemeden rahat durmayacaklardır. Bu sefer, merhametten en ufak bir kırıntı taşımayacak kararlılığınla, asla zulme bulaşmadan, en yok edici darbeni bu it sürüsüne vurarak kökünü kazımak zorundasın. Zalime merhamet mazluma zulümdür gayri.
Ey Müslüman vatan evladı… Ey vatanın Müslüman evlatları…
Kuzgun leşe inmeden, vatan bugün senden dirayet, fedakârlık ve feraset beklemektedir. Her daim tetikte olarak ve bir milim tereddüt göstermeyerek bu haçlı nizamnamesini yırtmak zorundasın.
Bu sapık takımının emre amade ussuz iti(!) "Hazan olur, ayaz vurur, soğuk keser, sonra, bahar gelir 1000 ışkın boy verir. Nuh tufanı bile bitirememiş hayatı/hakikati. Enseyi karatmayın" diyerek haşhaşi takımına umut pompalarken bile bilinçaltını ele veriyor. Nuh tufanı zannedersin Hz Nuh Peygamberimize karşı olmuş!
Bu kanserli hücre sökülüp atılmadan, kökünden yok edilmeden sana rahat yok bu memlekette bilesin. Ya Ömer Halis Demir olacaksın ya da Endülüs’ün düşüşünü izleyen Endülüs Sultanı gibi ağlayarak seyredip tarihin utanç sayfalarında yerini alacaksın.
Evet, tıpkı Süleyman Özışık’ın dediği gibi “Ülkeye ve bayrağa olan sadakatinizi bir zırh gibi kuşanın. Onları zapt edilemez ve dizginlenemez öfkenizle tanıştırın! Kendimiz ve çocuklarımız için… Herkesin kendine göre bir sanatı var. Türklerin sanatı da vatan ve bayrak uğruna savaşmaktır. 15 yılda gıdım gıdım elde ettiğimiz kazanımların silik bir anıya dönüşmemesi ve yeni acıların bizi tekrar bulmaması için uyanık olmak zorundayız.”
Unutma ki Bağdat’ı yakıp yıkan Hülagu’nun ordusunda da gaflet, dalalet ve ihanet içinde bir sürü Müslüman vardı. Birde Bağdat’a yardım edebilecek orduları ile birbirini kıran Memlük ve Eyyubiler vardı.
Bu yüzden bugün sana omuz vermesi gerekip te bunu senden esirgeyenleri de not etmeyi unutma!
https://www.facebook.com/akpinartahsin
https://twitter.com/akpinartahsin