Darbeleri 'suç' haline getirmek...

xxx78

Madem “Demokrasi yolunda askerin uyum sıkıntısı var, sahici olduğuna dair kuşkuların arttığı 'belge' türü yanlışlıklara son vermek için askere yardımcı olmak lâzım” noktasına geldik, o halde elimizden geleni yapmalıyız.

Asker de bu milletin bir parçası, milletin köklü bir değişim ve dönüşüm geçirdiği bir ortamda askerin eski alışkanlık ve uygulamalarına bağlı kalması pek hoş bir durum değil.

Bu noktaya kamuoyunu dehşete düşüren 'belge'ye genel olarak askerlerin müthiş 'serinkanlı' yaklaşımı yüzünden geldik. Beş ay önce belgenin varlığını kabul etmeyen, aksine düşünenleri kıyasıya eleştiren tipler bile, hiç değilse bir bölümü, 'ıslak imzalı nüsha' ortaya çıkınca tavır değiştirdi. Şu yakınlarda hayli özür yazısı okuduk.

Siviller yeniden bir durum muhasebesi yaparken askerler sessizliğini sürdürüyor. Askere yakın bilinen kalemler ise, hayli mahçup bir tavırla da olsa, belgenin içeriğini değil, 'ihbarcı subayı' ve 'belgenin medyaya sızdırılmasını' önemseyen bir yaklaşım içerisindeler. Sanki iktidardaki siyasi partiyi ve bir dini cemaati hedef alan eylemler tasarlayan bir planın hazırlanması, sıradan ve doğal karşılanması beklenen bir 'görev' imiş gibi...

Dün burada sordum: Ya olaya böyle yaklaşanlar 'doğru' ise? Ya 'eylem planı' hazırlamak asker için gerçekten 'rutin' bir iş ise? Her yeni gelen komutana sunmak üzere karargâh içerisinde bir birim böyle bir 'eylem planı' çalışması yapmakla mükellef ise?

İlk bakışta uçuk da gelse “Acaba?” diye düşünmemizde yarar olan bir akıl yürütme bu...

Türkiye dört/beş askeri müdahale yaşadı; en azından iki de niyet aşamasında kalmış müdahale teşebbüsü var... Eldeki 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' içerisinde yer alan tespitler ve öngörülen tedbirler ile her bir darbe girişimi öncesinde yaşanmış olanlar arasında bir dizi paralellikler var. Belli ki, her bir müdahale, benzeri planların uygulamaya konulmasıyla gerçekleştirilmiş...

12 Eylül'ün öncü komutanlarından birinin “Biz aslında daha erken bir tarih tespit etmiştik; olaylarla birlikte darbe beklentisi de artsın diye bekledik” dediğini hatırlarsak, eylem planlarının geçmişte olanlarla içerik ve takvim bağlantısını da kurabiliriz.

Müdahaleler askerin 'görev' tanımlaması ile yakından ilişkili. Galiba bu yüzden de hiçbir darbeci yargılanamadı ülkemizde... Yasasının 'görev' diye tanımlanmasına izin verdiği bir eylem yüzünden memurlar yargılanabilir mi? 12 Eylül darbesinin lideri hakkında dava açmaya kalkışan bir savcının başına gelenleri de biliyoruz.

Türkiye bugün farklı bir ülke; demokrasisi daha olgun ve giderek daha da olgunlaşıyor. Bütün kuralların gözden geçirilip yanlışlarının doğrularıyla yer değiştirdiği bir dönemden geçiyoruz ve kurumlar da bu değişime ayak uydurma çabasında. Uyum açısından hayli gerilerde kalan alanlardan biri, 'asker-sivil ilişkileri'...

Askeri İçhizmet Yasası'nın darbelere icazet verecek biçimde yorumlanmaya müsait 35. maddesi başta olmak üzere geçmiş döneme ait bugünle ters düşen her türlü yasal mevzuata el atmakla işe başlanabilir. O madde muğlak ifadelerle her yana çekilebilir halden çıkartılır ve yasanın bir yerine demokratik düzene müdahaleyi, müdahale girişimini, hatta müdahale niyetini 'suç' sayacak bir madde konulur.