İnsan sevdiğine sevdiğini söylemeli yoksa sevginin bir kıymeti olmaz değil mi? Sana olan sevgimi nasıl dillendirmeliyim bilemiyorum. Ben seni görmeden sevdim Ya Resûlallah!
Peygamberler gerdanlığının mücevheri olan Efendim!
İnsanlığın en şereflisi ve üstünü olan Peygamberim, bu hayattaki tek tesellim seni görmeden sevmek. Buyurdun ki “Benim devrimde yaşayan benim dostlarımdır, fakat ahir zamanda yaşayıp, bana inananlar benim kardeşlerimdir. Çünkü onlar beni görmeden bana iman ettiler.” Sana kardeş olmak, aman Ya Rabbi! Ne büyük şeref, hatta şereflerin en büyüğü benim gibi âciz bir fakir için…
Şairin “Basmasa mübarek kademin ruy-i zemine, pak itmezdi kimseyi hak ile teyemmüm” dediği gibi mübarek ayaklarının değdiği o mübarek zerrelerden birisi olamadım. Halisane duam, senin yolunda toprak olurken canım, beni şehit olarak katına alsın Yüce Mevla’m!
“Sen olmasaydın ben bu âlemleri yaratmazdım” lütfuna mazhar olan Efendim. Âlemler yaratılmadan senin nurun yaratıldı. O nurun ışığı olmasaydı bilmem güneş ışık verir miydi? Gül cemaline benzetilen ay var olabilir miydi?
Cennetten kovulan Hz. Âdem, Hz. Havva’ya kavuşmak için yıllarca dua etti ama bir türlü duası kabul olmadı. Ne zaman ki aklına geldi, “Ya Rabbi, cennette senin isminin yanında gördüğüm Muhammed isminin yüzü suyu hürmetine beni affeyle” dedi duası müstecab oldu.
Allah’ıma yarattıkları ve yaratacakları adedince şükürler olsun ki, böyle bir peygamberin ümmetiyim. Dualarımın evvelinde sen ahirinde sen varsın! Hiçbir gölgenin olmadığı o çetin günde, kutlu sancağının içine beni de al Ya Resûlallah!
Güzel huy ve hikmetin kaynağı olan nur yüzlü Efendim!
Sana olan aşkımdan bir katre almak için Yunus, Tapduk Emre’nin dergâhına 40 yıl değil, yaşama imkânı olsaydı kıyamete kadar düzgün odun taşımaya razı olurdu…
Leyla’nın aşkından çöllere düşen Mecnun, sana olan aşkımı görseydi, Leyla’yı unutur, yanımdan bir an olsun bile ayrılmak istemezdi…
Senin aşkınla çağlayan gönlüm, yer gök ateş olup yansa söndürmeye kâfi gelirdi…
“Hakkı olan gelsin benden hakkını alsın” buyurduğun o gün, “benim sırtıma çıplakken vurmuştunuz” diyerek Nübüvvet Mührü’nü öpen o sahabenin dudaklarında bir nefes olsaydım, en büyük gayeme ulaşmış olurdum…
Tebessümünden daha değerli ne olabilir?
Ya Resûlallah! Tebessümünün arasında gözüken o inci tanesi dişlerinin parlaklığına kurban olmayı ne kadar çok isterdim! Bu dünyaya ait yaptığın son şey dişlerini misvaklamaktı. Ellerinle tuttuğun o imrenilesi misvakın bir teli de ben olsaydım, mübarek parmakların yetim başı okşar gibi beni mesh eder, kafamı hiç kaldırmasam da boynu büküklüğüm son bulurdu.
Mübarek parmaklarının arasından süzülen âb-ı hayat’tan bir damla içip susuzluğumu giderseydim! Bilmem, sahibi olduğun havz-ı kevser’den nasiplenmemi ister misin? O gün, yüzünü görememek cehennemin en derin çukurlarında tadılacak acılardan daha acı olacaktır benim için.
Gül cemalini görmekten mahrum etme beni Ya Resûlallah!
İhtişamın zirve yaptığı, komutan peygamber olarak herkesin önünde eğildiği Mekke’nin fethi günü, korkudan titreyen birisine, “Korkmana gerek yok, ben kral değilim, Kureyşli kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum.” diyecek kadar mütevazı olan peygamberim! Senin sadece mütevazı kişiliğini örnek alabilseydik önümüzde eğilecekti dağlar, taşlar! Ah bir bilebilseydik… Bir bilebilseydik… Bir bilebilseydik…
Kıyamet günü “Bana hangi amelle geldin, benim ümmetim olmak için ne yaptın?” diye bana soru sormandan o kadar çok korkuyorum ki… Bu soruya verilecek cevabım yok… Fakat gönül rahatlığı ile şunu söyleyeceğim Ey Sevgili! Ömrüm boyunca Sana ve senin getirdiklerine düşman olanlara, hakikati haykıramadığım zamanlarda bile kalben hepsine buğz ettim. Biliyorum, buğz imanın en zayıf noktası… Biliyorum, gerçekleri tebliğ etmenin ve uğrunda kötülükleri engellemenin değerini… Biliyorum ama beni bu zayıf halimle kabul etmen için gece gündüz dua ediyorum Ey Nebi!
Salât ve selam olsun sana ve ehl-i beytine! Selam olsun senin birbirinden değerli yol arkadaşlarına! Selam olsun çihar-i yâr-i güzin efendilerimize…
Allah’ım peygamber efendimizin şefaatine erdir beni ve bütün Ümmet-i Muhammedi…
Ne diyeyim Efendim! Dahilek Ya Resûlallah…