Günlerden beri Siirt ilimiz özelinde tartışılırken çocuklara tecavüz ve öldürme olayları, dün batı illerimizin birinden gelen benzer bir haberle yeni bir biçim aldı: Ülkemizin doğusu da batısı da akılları zorlayacak denli şen'i olaylara maruz; ülkemizde çocuklar 'seks objesi' olarak görülebiliyor, 13-14 yaşındaki çocuklar 2-3 yaşlarındaki bebeklere tecavüz edebiliyor...
Elbette tekil olaylar bunlar; bir tek olaydan hareketle bütün bir kenti, bir kentten hareketle bütün bir ülkeyi suçlamak mantıksız. Ancak yine de burna gelen koku hiç hoş değil. Çocukların masumiyetine tecavüz edebilen yaşını başını almış insanların varlığı ürkütücü; çocukların bebeklere acımasızlığını ifade etmek için sıfat bulmak ise çok zor.
Siirt'te mütecavizleri korumaya dönük bir anlayışın olduğu, olayın üzerine ciddiyetle gidilmediği, baskılar üzerine gizlenemez hale geldiğinde bile koruma kalkanının kaldırılmadığı yolunda haberlerin doğru olamayacağına inanıyorum. Haberler gerçekse, yani çocuklara tecavüz edecek kadar alçalmış tipler arasında ilin öndegelenleri varsa, yapılması gereken onları korumak değil tam tersine teşhir etmektir.
İbret-i âlem için...
Bilinen isimler olsun olmasın fark etmez, çocukları 'seks objesi' olarak görebilen tiplere mümkün olan en ağır cezalar verilmelidir.
Her dönemde kendini bilmezler çıkar, her dönemde insanlıktan nasipsiz tipler bulunabilir; bunların bir bölümü de çocuklara musallat olabilir... Şimdilerde bu tiplerin sayısının fazlalaştığı, cür'etlerinin arttığı, çocukların daha korunmasız hale geldiği ve olayların yeterince çevre tepkisi görmediği kanaati varsa, ki olduğu anlaşılıyor, bu durumun sebep/ler/i üzerinde durmak da gerekir.
Sebep aramaya başlandığında herkesin ilk aklına gelenin 'medya' sözcüğü olduğu, medyanın da böyle tepkilere 'Suçlu yine aynı: Medya' türü küçümseyen başlıklarla mukabele ettiği görülüyor.
Toplumsal olaylarda yanlışlığın hiç kuşkusuz tek bir sebebi yoktur; ancak 'medya'nın da kendi suçluluğunu küçümsemeye kalkışması yakışık almıyor. Daha çocuk denecek yaştaki kızlarla oğlanları anlamsız yarışmalarda karşı karşıya getirmekle başlayan ve 'bizden hayatlar' diye sunulan yerli dizilerin çoğunda yeni yetişenlerin aklına sürekli yatak ilişkisini sokmaya yarayan diyalogları doğalmış gibi sunan 'medya' değil mi?
Aile boyu izlenen saatlerde televizyon örnek hayatlara mı yer veriyor, yoksa hiçbir ölçü tanımayan hayat tarzlarını 'doğal' bir şey imiş gibi mi sergiliyor?
İstisnası çok az bu genellemenin; birkaçı dışında hemen her kanalda birbirine çok benzeyen, ancak bizim insanlarımızın yaşadıklarını pek az andıran hayatlar dizileştiriliyor. İzleyici o dizileri kendisinin dışında gerçekten yaşanan hayatlar olarak algılıyor; dizi oyuncularının magazin sayfalarına yansıyan özel hayatları da, basit zihinlerde dizilerde işlenen öykülerin 'gerçekliği' için kanıt teşkil ediyor.
Görüntü olarak alınan yanlışlıkların doğrusunu öğreten bir eğitim sistemimiz olsa neyse, o sistem aşırılıklara düşülmesini ne yapar eder engellerdi; oysa 'ahlâk' eksenli bir eğitim düzenine de ters bakılan bir ülke burası.
Eskisi gibi aileler de çocuklar üzerinde hâkimiyet kuramıyor; herkes çalışmak zorunda ve küçüklerle ilgilenebilecekler de bilgili değiller...