Bugün 29 Ekim, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 89.Kuruluş Yıldönümü.
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarıyla ilgili olarak günler öncesinden medyaya yansıyan bilgilerden ve yapılan tartışmalardan haberdarım. Ancak bu yazıyı, bugün yaşananların ne olduğunu bilmeden yazıyorum.
Bugün, televizyonlardaki haber bültenlerini izlemedim, internetteki haber sitelerinde gezinmedim, akşam saatlerinde çay ocağında yapılan bir muhabbetin satır aralarında kutlamalarda ‘tatsız şeyler olduğu’ bilgisini öğrendim. Bu bilgi karşısında bile kutlamalarda ne yaşandığı konusunda içimde en ufak bir merak uyanmadı.
Bu umursamazlığım meseleyi önemsiz gördüğümden değildi elbette. Bilakis sağlam nedenlerim olduğundan meydanlarda yaşananları hiç merak etmedim.
Cumhuriyet Bayramının sair Milli Bayramların halkın tamamı tarafından kutlanmadığını, kutlanamayacağını çok zamandır biliyorum ben. Bugünün meselesi de değil bu. Bizim gibi rejimlerde halkın iradesiyle kutladığı bir bayram yoktur çünkü. Halka kutlatılan bayramlar ve belli bir kesimin can u yürekten belli bir kesimin de (ki bu kesimler askeri-sivil dönemlere ve iktidarda olan partilere göre değişiklik gösterebilir) kerhen kutladığı bayramlar vardır.
Bayram kutlamalarının kanunu, genelgesi, yönetmeliği yazılır, devletin memurlarına gerekli emir ve talimatlar verilir ve bayram en güzel şekilde halka kutlatılır. Tabi bu kutlamalar çoğunlukla Maarif Vekaleti eliyle yapılır. Kutlamaların birinci muhatabı öğretmen ve öğrencilerdir.
***
Bugün, güneşli, güzel bir İstanbul sabahı vardı ve ben de okul bahçelerindeki kutlamaları gözlemlemek için kısa bir yürüyüşe çıktım. Okul bahçelerinde kutlamalarda görevli öğrenciler ve öğretmenler, izleyici konumunda bir avuç öğrenci ve temsil heyecanında çocuğunun yanında olmak isteyen üç beş veli dışında kimseyi göremedim.
Ben de ilk şiirimi ilkokul üçüncü sınıfta bir Cumhuriyet Bayramı kutlamasında okumuştum:
Şu şehirler şu yollar
Cumhuriyet eseri
Fabrikalar okullar
Cumhuriyet eseri
………………………..
Yıllar sonra okul bahçelerinde yine benzer şiirlerin okunduğunu görmek şaşırtmadı beni. Bizim öğrencilik yıllarımıza göre, bugün okullardaki Cumhuriyet Bayramı kutlamaları oldukça sessiz, sakin ve cılızdı, bir konuşma, bireysel ya da toplu halde okunan birkaç şiirle programlar sona erdi. Sıradışı olan tek şey, kutlamalara gelen bir velinin tepkisiydi: ‘Benim çocuk şiir okuyacak, şalvar bul, yelek bul, göynek bul, şiir okuyacak çocuğun bunları giymesinin ne manası var anlamadım?’
Devlet eliyle kutlatılan bayramların giderek etkisini yitirmesinden mi, kutlatalım mı, kutlatmayalım mı ikileminden mi, Kurban Bayramı ertesinin 29 Ekim olmasından mı, çarşı pazardaki vatandaş ve esnaf da günlük işiyle ve alışverişiyle meşgul olmak dışında, yaşanan tartışmalardan ve meydanlarda yaşananlardan bihaber gibiydi.
-devamı var-
29 Ekim 2012
Facebook Sayfası:
http://www.facebook.com/?sk=welcome#!/ibrahim.konuralp