Daha geçenlerde Cumhuriyet'in 85. yıldönümünü kutlamadık mı? Üzerinden 85 yıl geçmiş bir rejimin yine de korunmaya muhtaç olduğunu düşünmek biraz fazla kuşkuculuk olmuyor mu?
Oysa bizim toplumumuzda insanların etrafında en kolay birleşebildikleri ortak paydadır Cumhuriyet...
Böyle bir konu da nereden çıktı demeyin hemen. Bir üniversitemiz tarafından Ankara'da düzenlenen, konuya ilgisi sebebiyle Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın da katılıp görüş açıkladığı bir toplantıda konuşulanlara gösterilen tepkiler, bazı çevrelerin 'Cumhuriyet' kavramına neredeyse 'kutsiyet' atfettikleri halde, ideolojik açıdan o kavramdan ne kadar uzak durduklarının işaretidir.
Tartışma konusu, 1982 Anayasası'nda yer alan 'değiştirilmesi teklif edilemez maddeler'... Bir-iki konuşmacı, tanımı gereği 'değiştirilemez maddeler' kavramının demokrasi ve hukuka ters düştüğünü söylemiş... Bunu söyleyenler sıradan insanlar değil; yerli ve yabancı hukuk profesörleri... Tezleri şu: Rejimin adının 'Cumhuriyet' olduğunun belirtilmesi anayasa hukuku açısından yeterlidir; nitelikleri tek tek saymaya ve bunları koruma altına almaya gerek yoktur.
Haşim Kılıç'ın konuyu cesurca bulması bazılarına yetmiş; Anayasa Mahkemesi Başkanı hakkında içlerinde taşıdıkları ne kadar olumsuz görüş varsa bu vesileyle dışa vurmaktan geri durmuyor muarızları... Bir 'rejim karşıtı' demedikleri kaldı diyeceğim, ama onu diyen de çıkmış... Daha ileri gidip, oturduğu makama lâyık olmadığını ileri süren de var.
Eleştiri oklarından en fazla nasibini alan kişi, Anayasa Mahkemesi rapörtörü Doç. Dr. Osman Can... Onun, Yeni anayasa yapılırken değiştirilemez maddelere de dokunulmalı demesi kamuoyunda ismi iyi bilinen bazı yorumcular tarafından Lâik rejimi değiştirme girişimi olarak nitelendiriliyor...
Kaygı duyan duyana...
Anayasanın 'değiştirilemez maddeleri' olarak bilinen ilk dört maddeyle kişisel olarak herhangi bir sorunum bulunmuyor; bana fazla ters gelmiyor o maddeler... Ters gelen, anayasada 'değiştirilemez' maddelerin bulunması... Başka bazı ülke anayasalarında benzer maddeler bulunması da görüşümü değiştirmiyor. Bizim Cumhuriyet'imizin ve onun için uygun görülen niteliklerin koruma altında tutulması ve asla değiştirilemeyeceklerinin kurallaştırılması ters...
Şundan dolayı ters: Bugün bize doğal ve gerekli gelen, şartlar farklı gelişirse ileride ciddi bir engele de dönüşebilir. Toplumlar ve onlar adına hareket eden temsil yetkisi olan kişi ve kurumlar, ihtiyaç hasıl olduğunda, yapılması gereken her türlü değişikliği yapabilmeli. 'Değiştirilmesi teklif edilemez maddeler' diye bilinen anayasa maddelerini formülleştirenler de ihtiyaç duyulursa değişiklik yapacak olanlardan farksız insanlardı sonuçta; onları bugünün anayasa yapıcılarından daha üstün tutmak için bilmediğimiz bir sebep mi var?
Kuşkular ve korkuların etkisinde olan bir toplumuz; kimimizin ise topluma ve onun seçtiklerine güveni neredeyse sıfır derecesinde. Ne kadar olumsuz gelişme olabilirse hepsini mümkün görüyoruz da, toplumun her bakımdan olgunlaştığını bir türlü kabul edemiyoruz. Biraz cesur olanlara ise 'vatan haini' gözüyle bakanlar çok aramızda.
Acaba vatana ve Cumhuriyet'e en büyük zararı böyle düşünenler veriyor olabilir mi?