Sayın Cumhurbaşkanım ve Sayın Başbakanım;
“Türkiye’nin son yıllarından yaşadığı gelişmelere baktığımızda televizyonun etkisiyle işlenen suç oranında artış görülmektedir. Medyayı doğru okuyan, yaşadığı çevreye duyarlı, ülkesinin sorunlarını bilen, medya mesajlarını akıl süzgecinden geçirebilen bilinçli bir kitle oluşturabilmek amacıyla Medya Okuryazarlığı Projesi hayata geçirilmiştir. Bu noktada RTÜK ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortak yürüttüğü Medya Okuryazarlığı dersi hem içerik hem de öğretmen olarak yeterli değildir. İletişim Fakültesi mezunları tarafından okutulması gerekirken ülkemizde 2006–2007 öğretim yılında ilk kez başlatılan medya okuryazarlığı dersleri pilot il olarak belirlenen Ankara, İstanbul, İzmir, Erzurum ve Adana’da seçilen okullarda konuyla ilgili eğitim almamış sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından okutulmaktadırlar.
Medya okuryazarlığı aslında 30 yılı aşkın süredir Kanada, ABD, İngiltere, Avustralya ve daha sonraki yıllarda tüm Avrupa ülkelerinde gittikçe önem kazanan ve okullarda zorunlu ders olarak okutulan bir derstir. Medya Okuryazarlığı; yazılı ve yazılı olmayan, büyük çeşitlilik gösteren formatlardaki (televizyon, video, sinema, reklâmlar, internet v.s.) mesajlara ulaşma, bunları çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneği kazanabilmek olarak tanımlanmaktadır. Şuan Türkiye’nin birçok okulunda verilen Medya Okuryazarlığı dersinin amacı, çocukların, medya kurumunun yapısını, işleyişini öğrenmelerini, kurguyu gerçekten ayırarak kurgulanmış içeriği bilinçli bir şekilde değerlendirebilmelerini ve medyayı eleştirel olarak izlemelerini kısaca medya ile ilgili doğru soruları sorup doğru yanıtları bulabilmelerini konusunda onlara gerekli donanımı kazandırmaktır.
Televizyonun insan üzerindeki etkisi düşünüldükçe çocuklara yönelik dizi-filmlerin daha dikkatli ve gelişim sürecine katkı sağlaması gerekirken çocukların hayal gücünü kısıtladığı uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Hâlbuki öğrenciler iletişim bilgisine ve mesleki beceriye sahip öğretmenler tarafından verilse, öğrenci medyadaki içeriğe erişebilmek için teknolojiyi kullanabilme becerisi yanı sıra sunulan içeriği sadece anlamak değil aynı zamanda bu içeriği değerlendirebilme yeteneğini kazanacaktır. Bu yeteneğin kazanılması son yıllarda Milli Eğitim tarafından uygulanan Proje Tabanlı Öğrenme Modeli ile doğru orantılı olmasına rağmen yanlış yönlendirme ve içerikle farklı bir boyutta sürmektedir. Çocukların medya kurumunun yapısını, işleyişini öğrenmelerini kurguyu gerçekten ayırarak kurgulanmış içeriği bilinçli bir şekilde değerlendirebilmelerini ve medyayı eleştirel olarak izlemelerini kısaca medya ile ilgili doğru soruları sorup doğru yanıtları bulabilmelerini konusunda onlara gerekli donanımı kazandırmak için iletişim fakültesi mezunları tarafından bu dersin okullarda okutulması gerekmektedir.
Nasıl ki “Beden Eğitimi” ya da “Müzik” gibi dersler için Milli Eğitim Müdürlüğü kadro açıp öğretmen atayabiliyor, neden “Medya Okuryazarlığı” dersi için de aynı durum söz konusu olmasın? RTÜK’ün bu konuda pozitif bir tutum sergilediği bilinmektedir. Fakat Milli Eğitim Bakanlığı’nın konuyu “kadro sorunu” olarak gördüğünü belirtilmektedir. İletişim Fakültesi mezunları olarak bu kadro sorununu aşılması ve bu dersin öğretmenliğini yapma hakkının iletişim mezunlarına verilmesini istiyoruz. Diğer önerilerden daha acil olarak ele alınması ve üzerine gidilmesi gereken bu öneriyi diğerlerinden ayrı bir şekilde gündeme getirmek gerektiğini bu konuya hassasiyetle yaklaşacağınızı biliyoruz.
Ülkemin geleceği ve daha sağlıklı bireyler yetiştirmek adına bu konuda sizden destek bekliyoruz”
İletişim Fakültesi Mezunları
Meraklısına not: Geçenlerde birkaç arkadaşımla beraber geçmişi yâd ederken söz döndü dolaştı medya ve medyanın toplum üzerindeki etkilerine geldi. Aralarında öğretmen olan arkadaşlarımın da bulunduğu 5 - 6 kişilik grupta medya, iletişim üzerine uzun uzadıya konuştuk. Öğretmen arkadaşlarımdan birisi büyüklerin bir şekilde medya içeriğinin filtreleyebileceğini fakat çocukların bu içeriği filtrelemekte büyükler kadar şanslı olmadığını söyledi. Medyanın özellikle çocukların hayal dünyasında ciddi etkileri olduğunu ve bu konuda ciddi bir eğitime tabi tutulmaları gerektiğini söyledi. Bu konuda neler yapılabilir diye çözüm önerilerine sıra geldiğinde benim gibi iletişim fakültesi mezunu olan bir arkadaşım Medya okuryazarlığı dersinin Formasyon eğitimi almış iletişim fakültesi mezunları tarafından okutulmasının sorunu çözeceğini ifade etti. Bende Cumhurbaşkanı ve Başbakana verilmek üzere İletişim Fakültesi Mezunları tarafından hazırlanmış yukarıdaki mektubu buraya taşımaya karar verdim.
Aytekin ATASOYU