Çözüm: Profesyonel ordu ve bedelli askerlik

xxx78

Bugün ülkede gündem teşkil eden hangi konu varsa bir biçimde aynı kurumu ilgilendiriyor: Asker... İster eğitimi ele alın, ister 'Kürt Sorunu' da denen sorunu veya Suriye sınırındaki mayınları, sonunda o sorunla 'asker' arasında mutlaka bir ilişki kurabiliyorsunuz.

Diğer konularla irtibatı hemen akla geliyor da, askerin eğitimle de ilişkisi var: Ülkemizde üniversiteyi bitiren her erkek askerliğini yapmak zorunda; giderek oluşan mezun kuyrukları sebebiyle üniversite mezunları için askerlik ileri yaşlara kayıyor, ama ortadan kalkmıyor. Gencimiz iş-güç ve makam-mansıp sahibi oluyor zaman içerisinde, “Artık askere gel” denildiğinde yalnız kendisinin ve ailesinin değil çalıştığı ortamın da dengeleri bozuluyor.

Konunun kadın-erkek eşitsizliği boyutunu bir tarafa iterek tespitimizi yapalım: Bulunduğu-çalıştığı ortamı altı aylığına -çoğu kez bir yıllığına- terk etmesi bir genç erkek için yarı-ölüm oluyor... Üniversite mezunlarının askerliği artık farklı bir biçimde ele alınmak zorunda.

Aslında bugünün dünyasında askerlik çok daha uzmanlık gerektiren bir uğraş alanı haline dönüştü; silâhı eline verdiğiniz her genç istese de 'askerlik' işlevini yerine getiremiyor. Hem silâhlar kısa süreli bir eğitimle kullanılabilir olmaktan çıktı, hem de teknoloji yüzünden 'savaş' farklılaştı. Askerlik görevini bihakkın yerine getirebilecek 'uzman' uzun sürede yetişebiliyor; yetişen uzman askerleri daha uzun süreli silâh altında tutmak gerekiyor.

Bunu ordunuzu 'profesyonel' hale getirerek başarabiliyorsunuz. Bugün dünyanın belli başlı ordularının hemen hepsi savaşmak üzere gönüllü yazılmış, para karşılığı askerlik yapan insanlardan oluşuyor. Askerliğin zorunlu olduğu az sayıdaki ülkede de, okumuş-yazmışlar, bir-iki aydan fazla esas işlerinden koparılmıyor. Bazen birkaç yıl üstüste kampa alınır gibi çok kısa süreli askerlik görevine gidilen ülkeler var; ancak bizdeki gibi bir tam veya yarı yıl işten-güçten koparma dönemi dünyada sona erdi. Neden böyle olduğunu anlamak hiç de zor değil.

Gönül ülkenin kaydettiği ilerlemelerle paralel olarak Türkiye'nin de 'profesyonel ordu' anlayışına geçmesinden yana. Sadece benim gönlüm değil, geçmişte ve şimdi önemli askeri makamlar işgal etmiş bu işin uzmanları da “Profesyonel ordu şart” açıklamasında bulunmuşlardı, bulunuyorlar. Bu temenninin yerine getirilmesi nedense bir türlü mümkün olmuyor.

İdeale ulaşana kadar ilk yapılması gereken, askerlik görevinden en fazla etkilenen üniversite mezunlarının durumunu yeniden düzenlemek ve süreyi mümkün olduğu kadar kısaltmak olabilirdi. Etrafa yansıyan haberlere göre tam tersi bir hazırlık söz konusu; 'tek tip askerlik' uygulamasına geçilip her üniversite mezununu en az bir yıl silâh altında tutmak planlanıyor.

Ne kadar yanlış bir niyet bu...

Üniversite mezunlarına askerliği bir yıla çıkartmak nereden çıktı? 'Kürt sorunu' çözüm noktasına doğru hızla yönelirken, 'terör-sonrası Türkiye' hazırlıklarının planları içerisinde, silâh altındakilerin sayısını azaltıp askerliği bütünüyle 'profesyonel' hale getirmek de olmalıydı. Yoksa umuda kapılan bizlerin bilmediği bir şey mi söz konusu 'Kürt sorunu' ile ilgili olarak?

Mayın temizleme tartışıldığına ve bu amaçla hayli yüklü bir fatura ödenmesi beklendiğine göre, içinden geçtiğimiz kriz ortamında, bir defalığına ilân edilecek 'bedelli askerlik' kaynak sorununun çözümünde etkili olabilirdi; hâlâ da olabilir. Siyasi sorumlunun “Bedelli çıkarsa, anneler 'Benim oğlum parası olmadığı için mi şehit düştü?' diye sorar” gerekçesi 'bedelsiz'in söz konusu olmadığı bir ortamda da olağanüstü 'tehlikeli' bir düşüncedir.

Her sorunun çözümünün gidip askere dayanması iyi bir şey midir, bilemiyorum. Biraz düşününce sanmıyorum da. Askerler de bu konular üzerinde biraz daha düşünmeliler.

NOT: Konunun kendimle ve yakın çevremle hiçbir ilişkisi yok. Tam tersine, böyle bir yazıyı, en yakınlarımdan biri askerliğini geçen hafta bitirdiği için daha rahat yazabiliyorum.