Bir önceki yazımda, çocuklarımızın en değerli varlıklarımız olduğunu belirtmiş ve onların eğitimlerinin çok önemli olduğunu vurgulamıştım. Kıymetli okuyucularımın bu konuda benden detaylı bilgi talep etmesi üzerine bu haftaki yazımda “Çocuklarımızın Eğitimi” konusunu ele almış bulunmaktayım.
Dünyanın en güçlü ve karşı konulmaz insanları gülçocuklardır. Padişahlar, devlet başkanları, başbakanlar, komutanlar ve daha niceleri çocuklara sevgi gösterirler. Çünkü onlar da bir zamanlar çocuktu. Dünyanın en kalabalık nüfusunu, yine çocuklar oluşturur. Onlar; bizim, gözümüzün nuru ve geleceğimizin güzel umududur.
Tatlı tavırlarıyla herkesi kendine bağlayan bu güzel varlıklar, bizlere verilmiş birer nimet olduğundan onların güzel yetiştirilmeleri gerekmektedir.
Anne-babaların onlar için hayatlarını vakfetmeleri, devletlerin eğitim alanında yaptıkları yatırımlar, hayırsever insanların öğrencilere verdikleri destekler, öğretmenlerin gayretleri ve büyüklerin duaları, hep çocukların faydalı birer insan olarak yetişmeleri içindir.
Çocuklarımıza kendilerine değer verdiğimizi hissettirmeli, onlara her türlü desteği sağlamalıyız. Eskiden büyüklerimiz; “Ceketimi satar yine seni okuturum.” diyerek çocuklarına her türlü desteği verdiklerini belirtirlerdi.
Yedi yaşına girip yeni okula başlayan yavrumuzun heyecanı bizleri de sarmakta, onların büyüdüğünü fark etmek bizlere sevinç kaynağı olmaktadır. Ancak bu dönemde gözden kaçan önemli bir nokta vardır ki, o da namaz ibadetidir. Çocuklarımıza, bu yaşa kadar yavaş yavaş sevdirdiğimiz ibadetlerin birinci uygulama devri, yine sevdirerek başlatılmalı, bunu ileriki yaşlarda oruç gibi diğer ibadetlerin uygulamaları takip etmelidir. 7-10 yaşları arasında namazı severek kılma özelliğini kazanmamış çocukların sonraları çok zorluk çekecekleri ve çocukların yaptıkları ibadetlerden ebeveynlerin de bol bol sevap kazanacakları unutulmamalıdır.
Akşam erken yatıp sabah erken kalkmayı, büyüklerine saygılı, küçüklerine merhametli olmayı, her hayırlı işe dua ve besmele ile başlamayı, herkes ile güzel geçinip başkalarına yardım etmeyi, duygularına hakim olmayı, ve disiplinli çalışmayı öğrenen çocuklarımızın hayatta başarılı olacakları kesindir.
Çocuklarımızın güzel yetişmesini hedefleyen anne-babalar olarak çocuklarımız için bir şeyler yapmaya hemen başlamalıyız. Biz değişirsek çocuklarımız da değişecektir. Sağlıklı ve mutlu bir aile için sabır gereklidir. Televizyon ve bilgisayarın hakim olup fertleri arasında iletişimin zayıf olduğu ailelerde problem olduğu kesindir.
Evimiz, okulun yanında olduğundan öğrencilerin hareketlerini daha yakından takip etme imkanı bulmaktayım. Kız öğrencilerin erkek gibi davranmaya çalışırken erkeklerin kızlar gibi hareket etmesi, hepsinin bir ağızdan bağırarak ve argo ifadeler kullanarak konuşmaları ve buna benzer hareketler, bu çocuklarda kişilik problemleri olduğunu göstermektedir.
Uzmanlar, çocuklarını güzel yetiştirmek isteyen ailelere birçok tavsiyelerde bulunmaktadırlar. Bunlardan bazılarını sizin istifadenize sunmak isterim.
Çocuklarınıza güzel örnek olun. Onlara sevgiyle yaklaşın.
Sabırlı olun. Sabır ve sevginin aşamayacağı hiçbir engel yoktur.
Evde ibadetlerinizi birlikte yapın.
Çocuklarınızı, yanlış dini telkin ve ideolojilerin tesirinden koruyun. Bu durum, yabancı memleketlerdeki Müslüman aileler için çok daha önem arzetmektedir.
Evde muhabbetli bir ortam oluşturmaya çalışın ki, aile fertleri evi gerçek manada sığınacakları bir yuva olarak görsünler.
Yemekte bir araya gelin.
Aile toplantılarında istişare ve sohbet havası oluşturun.
Onlarla birlikte yemek pişirin veya küçük çaplı ev işleri yapın.
Sevdikleri filmleri veya programları sizler de seyrederek neden onları sevdiklerini anlamaya çalışın. Gerekirse tavsiye ve tenkitlerinizi yapın.
Çocuklarınızı takdir ve teşvik edin. Onları sevdiğinizi hissettirin.
Çocuklarınıza sorumluluk duygusu aşılayın. Her işine karışıp devamlı tenkit etmeyin.
Onlara sabrı, azim ve gayreti öğretin.
Çocuklarınıza zaman ayırın, onları dinleyin ve problemleri ile ilgilenin. Onların sorularını doğru olarak cevaplandırın.
Çocuklarınıza verdiğiniz günlük harçlıklarda ölçülü olun. Onlara hayatın zorluklarını da öğretin.
Çocuğunuzun eğitimini takip ederken okul idarecileri ve öğretmenleriyle bağlantılı olun. Onların eğitimi ile bizzat ilgilenin.
Çocuk her istediğini yapamayacağını ve tembelliğin sonucunun kötü olduğunu öğrenmelidir.
Çocuk eğitiminde annenin rolü büyük olmakla beraber, anne ve babanın birlikte hareket etmesi çok önemlidir.
Ailede babanın saygınlığı zedelenmemeli, baba devamlı şikayet dinleyen biri konumuna getirilmemelidir.
Çocukların ders çalışması veya kitap okuması istenirken anne-baba televizyon seyretmemeli, onlar da kitap okumalıdır.
Evde televizyon, bilgisayar ve internet, ölçülü olarak kullanılmalı, televizyon ve bilgisayar çocukların odasında olmamalı.
Küçük yaştaki çocuklara cep telefonu alınmamalı, dizüstü bilgisayar ve cep telefonları yatılan yerlerin yakınında bulundurulmamalıdır.
Yatarak yeme, bir şeyler seyretme ve okuma alışkanlıkları olan çocuklarımız güzelce ikaz edilmeli.
Evde istişare edilerek alınan kararlara hep beraber uyulmalı, verilen cezalar ölçülü ve uygulanabilir olmalıdır.
Yavrularımız hata yaptıklarında hoşgörülü davranılmalı, onlara nasıl yapması gerektiği güzelce anlatılmalıdır.
Çocuklar için, kolayca elde ettiği şeylerin değil, ihtiyaç hissettiği şeylerin değerli olduğu bilinmeli, ona herhangi bir şey alınacağı zaman bu hususa dikkat edilmelidir.
Çocuklarımız, iyiliğe karşı teşekkür etmeyi öğrenmeli, “nimete şükür, iyiliğe teşekkür” onların ölçüsü olmalıdır.
Çocuklarımıza canlıları sevmeyi öğretmeli, Yunus Emre’nin “Yaradılanı severiz, Yaradan’dan ötürü.” prensibi onların gönüllerine nakşedilmelidir.
Çocuklarımızı, kendilerine koyduğumuz güzel isimlerle çağırmalı, isimlerinde kısaltmalara ve kötü eklemelere fırsat vermemeliyiz. Rahmetli babamın, çocuklarını “Bunlar canavar, canavar!” diye seven bir arkadaşımı, “Öyle deme, onlar melaike, melaike!” diye tatlı bir şekilde ikaz ettiğini hatırlıyorum.
Çocuklarımızın yemek seçmemesi ve dengeli beslenmesi için gayret etmeli, yemekleri işkence haline getirmemelidir.
Onlara güzel ve kötü davranışlar öğretilmeli, her ortamda dürüst olması öğütlenmelidir.
Çocuklar, Allah ve cehennemle korkutulmamalı, onlara Allah ve Rasûlullah sevgisi aşılanmalıdır.
Onları; cin, peri, cadı ve büyü gibi şeylerle de korkutmamalı, bunları konu edinen çizgi filmler dahi seyrettirmemelidir.
Doktor, iğne, babaanne ve anneanne ile de çocuklarımızı korkutmak uygun değildir.
Kardeşleri birbiriyle kıyaslamak onlar arasında gerginliğe sebep olacağı gibi çocuklarımızı başkalarının çocuklarıyla kıyaslamamız da onlara zarar vermektedir.
Çocuklarımızı hafıza geliştirme ve hızlı okuma tekniklerini kullanmaya yönlendirmeliyiz. Hayatının en sıkıntılı dönemleri dahil en az altı saat okuduğunu söyleyen bir tanıdığım, küçük yaştaki kızına hızlı okuma tekniklerini öğretmiş ve çok güzel sonuçlar elde etmişti.
Küçük yaşta ezber kabiliyetini geliştirerek Kur’an-ı Kerim, hadis-i şerif ve şiirlerden bazı bölümleri ezberleyenler, tahsil hayatında daha başarılı olmaktadır. Hâfız olanların, üniversite tahsili döneminde tıp ve hukuk fakültelerini daha rahat bitirdikleri gözlemlenmiştir.
Yavrularımızın akrabalarımız ve aile dostlarımızla irtibatları sağlanmalıdır.
Çocuklarımızın arkadaşları takip edilmeli, onların güzel arkadaşlıklar kurmaları sağlanmalıdır. “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.” diye boşuna söylenmemiştir.
Yavrularımızı takipte ölçülü olunmalı, aşırı kontrol ve otoritenin ikiyüzlü insanlar yetişmesine sebep olduğu unutulmamalıdır.
Zararlı yayınlar ve kötü alışkanlıkların olumsuz etkilerinden çocuklarımızı korumak için onları güzel uğraşlara yönlendirmeliyiz.
İzcilik, savunma sporları başta olmak üzere diğer sporlar ve çeşitli sanat dalları çocuğumuzun ruhi ve bedeni gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır. Peygamber Efendimiz; çocuğuna yüzmeyi öğretmenin babanın vazifesi olduğunu bildirmiştir.
Çocuklarımızın manevi ve milli değerler kazanarak karakterli yetişmelerine önem verilmeli, bu değerleri kazandırmaya tesiri olacak mekânlar ziyaret edilmelidir. Bayram günlerinde çocuklarımızla bizzat ilgilenerek günün önemi anlatılmalı, yabancı ülkelerde olan aileler, bu işte daha hassas davranmalıdır. Peygamber Efendimiz’in ailede sevinç ve berekete sebep olması için tavsiye ettiği, Ramazan Bayramı arefesinde kurban kesme ibadetini, imkânımız varsa yerine getirmeye çalışmalıyız.
Çocuklarımıza, dini ve milli büyüklerimiz, kahramanlarımız sevdirilmeli, fırsat oldukça örnek şahsiyetlerle tanıştırılmalıdır.
Teknolojide ileri olmanın medeni olmak anlamına gelmediğini, ama bizlerin de çok çalışarak her sahada diğer ülkelerden ileri olmamız gerektiğini ve “Hazır ol cenge ister isen sulh u salah (Sulh istersen savaşa hazır ol).” düsturunu çocuklarımıza anlatmalıyız.
Onların ahlâki eğitimiyle bizzat ilgilenilmeli, haram ve helal, iyice anlatılmalı, yardımlaşma, ikram etme, misafirperverlik, doğruluk, merhamet ve alçakgönüllülük, gibi güzel huylar onlara öğretilmelidir.
Çocuklarımıza şiddet uygulamamalı ve onların şahsiyetini zedeleyecek davranışlarda bulunmamalıyız. Osmanlı toplumunda herkesin içinde oğluna tokat atan kimseye, etraftakiler; “Düşmanla cenk edecek bu genci niçin rencide ediyorsun!” diye tepki gösterirlermiş.
Çocuk anne ve babasına dertlerini anlatabilmelidir.
“Temizlik imandandır.“hadis-i şerifini öğrenen ve uygulayan çocuklarımız, toplumda her zaman sevilecektir.
Çocuklarımızın eğitiminde daha faydalı olabilmek için kendimizi yetiştirmeliyiz. Merhum Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan Hocaefendi, yıllar önce “anne-baba ve evlilik okulları” açılmasını tavsiye etmişti. Bu tavsiye üzerine bu konuda çeşitli seminer ve programlar yapıldı. Prof. Dr. Kemal Çakmaklı ve Nevzat Tarhan gibi sahasında otorite olan şahsiyetlerle yapılan programlar, yıllardır AKRA FM’de devam etmektedir.
Bizler, "Çocuğumuz nasıl olsa okulda eğitim görüyor " deyip sorumluluktan kurtulamayız. Onların eğitimine destek olmalı, doğru eğitim almalarını sağlamalıyız. Çocuklarımızın yetiştirilmesi için her türlü fedakârlığı yapmak, bizim dînî vazifemiz olup çocuklarımıza yapacağımız masraflar, bizim en kârlı yatırımımızdır.
Müslümanların eğitime gereken önemi vermemeleri, temsil ettiğimiz dine söz söylenmesine sebep olacağından gayret etmeli, ve çocuklarımızı iyi eğitmeğe çalışmalıyız. Bunun için de maddi ve manevi bütün imkânlarımızı seferber etmeliyiz.
Tereddüdü bırakıp köklü tedbirler alır, metotlu ve sabırlı bir eğitim uygularsak çocuklarımız, birer gülçocuk olarak güzel kokular saçacaklardır. Ecdadımız “Vusulsüzlüğümüz, usulsüzlüğümüzdendir. (Hedefe ulaşamayışımız, metot bilmeyişimizden kaynaklanmaktadır.)” diyerek eğitimde metotlu hareket etmenin önemini belirtmişlerdir.
Yukarıdaki tavsiyelerin çocuklarınız tarafından bizzat öğrenilmesini istiyorsanız, sizlere M. Esad Coşan Hocaefendi’nin “Çocuklarla Başbaşa” adlı kitabını tavsiye ederim. Bu eser, Hocaefendi tarafından çocuklara hitaben yazılmış ve Gülçocuk Dergisi’nde yayınlanmış yazılardan oluşmaktadır. Server Yayıncılık’tan temin edebileceğiniz bu güzel eseri, çocuklarınızın çok seveceğine inanıyorum.
Kendini yetiştirmek isteyen kıymetli ebeveynlere; Seha Neşriyat’tan çıkmış kırk kitaplık “Aile Eğitim Kılavuzları Cep Serisi” ve “Yemek Adabı” kitapçığını, ayrıca Sefa Saygılı’nın “Çocuk Psikolojisi”, Fatih Kalkınç’ın “Çizgilerle Çocuk Eğitimi”, İnci Beşoğul’un “Çocuk Bakımı ve Terbiyesi” ile Abdullah Sevinç’in “Çocuk Eğitiminde Örneklerle Öğütler” adlı kitaplarını tavsiye ederim.
Çocuklarının eğitimi konusunda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan siz kıymetli okurlarıma, çocuklarınızın eğitimi konusunda yaptığınız çalışmalarda başarılar dilerim.
Ahmet Semih Torun - Habername