Hepimiz Clint Eastwood’u oynadığı, yönettiği veya prodüktörlüğünü yapmış olduğu ve Oscar dahil birçok ödüller kazanmış olan filmlerinden tanırız. Filmlerinde sadece karakterleri ve hikayeleri öne çıkaran ve cinselliğe hemen hemen hiç yer vermeyen bu metodik ve disiplinli aktörün aynı zamanda oldukça mütevazı birisi olduğunu da biliyor muydunuz? Gelin size yıllar önce bir meslektaşımdan duyduğum şu gerçek hikayeyi anlatayım.
Bir meslektaşımın arkadaşının genç yaşlardaki kızı bir golf kulübünde yarı zamanlı olarak çalışmaktadır. Bir hafta sonu bu kulüpte bir dernek yararına özel bir golf turnuvası düzenlenir.
Golf kulübünün müdürü genç kıza kulüp binası önündeki sınırlı sayıdaki otoparka hiç kimsenin aracını park etmesine müsaade etmemesini sıkı sıkıya tembih eder. Orası özel misafirler için ayrılmıştır çünkü. Kız da patronunun sözüne riayet ederek kimseyi o alana park ettirmez.
Bir süre sonra üstü açık bir arabayla yaşlı bir adam gelir ve aracını binanın önüne park etmek ister. Genç kız izin vermez ve yasak olduğunu söyler. Yaşlı adam neden yasak olduğunu sorunca genç kız müdürünün emri olduğunu söyler. Yaşlı adam da gayet sakin bir şekilde “gel müdüre gidip soralım” der.
Beraberce müdürün odasına giderler. Genç kız “bu beyefendi kulübün önüne park etmek istedi, ben müsaade etmedim ve o da sizinle görüşmek istedi” der. Müdür kızın yanındaki yaşlı adama bakar ve tebessüm ederek “aracınızı istediğiniz her yere park edebilirsiniz Mr. Eastwood” der!
Genç kız jenerasyon farkından olsa gerek tanımamıştır efsane oyuncu Clint Eastwood’u ama müdürü hemen tanımıştır. Nasıl tanımasın ki! Mr. Eastwood bu özel golf turnuvasının onur konuğudur çünkü.
Görüldüğü gibi Clint Eastwood kendisini tanımayan bu genç kıza öfkelenmemiş ve aksine gayet sakin ve makul bir şekilde konuşmayı tercih etmiş.
Bir an kendimizi Clint Eastwood’un yerine koyalım. O kadar şöhret ve paranın da etkisiyle o gencecik kızın “park edemezsiniz” sözlerini duyunca hala sakin ve mütevazı mı davranırdık yoksa atar yapar, “sen benim kim olduğumu biliyor musun” diye diklenir, veya bir tık öteye gidip küfür bile eder miydik?
Birisi bizi engellediğinde, önemsemediğinde, aşağıladığında, keyfi bir tutum takındığında ve duygusal/fiziksel saldırı uyguladığında öfkeleniyoruz ve hatta bazen film kopuyor.
Halbuki Kuran’ı Kerim Al-i İmran suresi 134'üncü ayette şöyle der: "Takvâ sahiplerinin yaptığı gibi; kin ve öfkelerinizi yutunuz ve insanların kusurlarını da affediniz ki, iyi ve güzele yönelebilesiniz."
Peygamberimiz Hz Muhammed’in (SAV) de karşımızdakine güzel muamele etmemizi teşvik eden bir duası vardır: "Ya Rabbi! Kim ümmetimin herhangi bir işini ele alır da onlara yumuşaklık ve güzellikle davranırsa sen de ona rıfk (yumuşaklık) ve güzellikle muamele et."
Gelin doğru olanı yani mütevazı ve sakin olup öfke kontrolu yapmayı hayatımızın her anına uygulayalım. Ayet ve hadislerde anlatıldığı gibi bunu Allah da, peygamberi de tavsiye ediyor. Kim Rabbine ve nebisine uymuş da kaybetmiş hayatta!