Bugüne kadar çok sayıda örneğini gördüğümüz yeni bir CIA-Mossad “terör komplosu”yla karşı karşıya olabilir miyiz? Önümüzdeki günlerde meydana gelebilecek gelişmeleri şaşkınlıkla karşılamamak için bu sefer biraz erken davranalım, bugünden bazı işaretleri not edelim.
Hollanda'nın Schiphol Havaalanı'ndan Detroit'e giden Nortwest Havayolları'nın 253 sefer sayılı uçağını, bacağına bantladığı patlayıcıyla havaya uçurmak isteyen 23 yaşındaki Nijeryalı öğrenci Ömer Faruk Abdulmuttalip olayında o kadar ilginç bağlantılar var ki, tersine okumayı bilenler için, tek bir olayın bile örtülü/kirli ilişkileri nasıl deşifre edebileceğine dair verimli bir örnek oluşturuyor.
CIA-Mossad terör ortaklığına, havaalanı güvenlik şirketinden silah endüstrisine, Yemen'de İsrail istihbaratının yönlendirdiği “İslamcı” guruplardan Nijerya istihbaratını Mossad'ın eğitmesi tartışmalarına, ABD'deki 11 Eylül ürünü iç güvenlik yasası tartışmalarından Yemen'e ortak operasyon planlarına kadar birçok bağlantıyı bu olayda bir kez daha görüyoruz.
23 yaşında, Togo'da İngiliz okulunda okuyan, ardından Londra'da mühendislik eğitimi alan, bir Avustralya üniversitesinde ekonomi masteri yapan “terörist”in babası Hacı Ömer Abdulmuttalip çok ilginç biri. O bir “bankacı” ancak aslında silah taciri. Nijerya'daki bütün savunma ve silah endüstrisinde söz sahibi, işleriyle bağlantılı olarak CIA ve Mossad'la çok yakın ilişkileri olan, hemen her gün gittiği ABD ve İsrail elçiliklerinde VIP muamelesi gören bir kişi. Yemenli bir kadınla evli olan bu kişi aynı zamanda da Nijerya-İsrail ilişkilerinde söz sahibi. Nijerya yönetiminde ve istihbaratındaki “aşırı” unsurları İsrail istihbaratına bildirmek ise ayrı bir görevi.
Yemen'e giden Ömer Faruk'un burada “terörist”lerle bağlantıya geçtiğini 19 Kasım'da bizzat ABD büyükelçiliğine giderek haber veren de o. Ama işin tuhafı, Yemen'deki bu grubun Mossad tarafından yönetildiğini bilmiyor olması. Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, aynı günlerde, Yemen güvenlik birimlerinin, İsrail istihbaratıyla bağlantılı olan bir grubu deşifre ettiğini açıklıyor. İsrail dışişlerinin derhal yalanladığı bu iddia konusunda Yemen lideri kararlı: “Ele geçirilen bazı teröristlerin İsrail istihbaratıyla bağlantıları tespit edilmişti. Bu bağlantının detayları daha sonra açıklanacak ve neler olduğunu öğreneceksiniz…”
Schipholl Havaalanı'na gelen Ömer Faruk'un yanındaki iyi giyimli, elli yaşlarındaki kişi, onu Sudanlı olarak tanıtıyor ve uçağa pasaportsuz bineceklerini, hep böyle seyahat ettiklerini söylüyor. Bu zengin kişinin El Kaide mensubu olduğu ve ona yardım ettiği söyleniyor. Bazıları ise bu kişinin bir istihbarat mensubu olduğunu iddia ediyor.
Schiphol Havaalanı güvenliğini bir İsrail firmasının sağladığını artık biliyoruz. İsrail firması ICTS, 1982'de kuruldu ve 11 bin çalışanı var. Avrupa'da birçok ülkenin havaalanı bu şirketin güvenliğine emanet edilmiş. İşte burada daha tuhaf bağlantılar ortaya çıkıyor. “İslamcı teröristler” uzmanı olduğu gerekçesiyle Avrupa ve dünyadaki birçok havaalanı güvenliği İsrail şirketlerine emanet edilmiş. İsrail ordusundan ve istihbaratından emekli kişilerin yönetici olduğu bu şirketler, öyle görünüyor ki, oralarda da İsrail istihbaratına çalışmaya devam ediyor.
Şimdi; bir başta terör girişimini hatırlayalım. Ayakkabısına gizlediği patlayıcıyla Paris'ten Miami'ye giden American Airlines uçağını havaya uçurmak istediği söylenen Richard Reid, bu olaydan altı ay önce aynı havaalanında, yani Schiphol'de İsrail Havayolları El Al uçağına binerek Tel Aviv'e gitmek istemişti. Bir kenara çekildi, dikkatle arandı. İsrail'e tek gidiş bileti vardı ve orada ne işi olduğuna dair soruların cevabını veremiyordu. Shin Bet elemanları Reid'in El Al uçağına binmesine izin verdi. Altı ay sonra da söz konusu olay gerçekleşti. İsrail istihbaratı, bu terör şüphesi konusunda hiçbir yeri uyarmadı. Reid'le Lübnan'da görüşen halası, “Beyni yıkanmış” diyordu.
Sıkı durun, Reid'in Paris'te, Charles De Gaull Havaalanı'nda American Airlines'ın 63 sefer sayılı uçağına binmesine izin veren aynı şirket, ICTS (International Consultants on Targeted Security). Yani Mossad mensuplarının yönettiği İsrail güvenlik şirketi… ICTS'in “numaraları” bu kadarla sınırlı değil. Amerika'daki istihbarat skandalında yine bu şirket var. Şirketin elemanlarından emekli general Amos Lapidot, İsrail Hava Kuvvetleri'ne mensup emekli bir asker. New York'taki İsrail konsolosluğunda çalışmış ve Jonathan Pollard'ın casus ekibinden.
Merkezi Hollanda olan ICTS sadece Schiphol Havaalanı'nı değil, Hong Kong, Bangkok, Suva, Auckland, Singapore, Macau, Chicago O'Hare, London Gatwick, Newark, Los Angeles, ve Belfast havaalanlarını da “koruyor.” Ömer Faruk'un hedefindeki Detroit Havaalanı'nı koruyan Argenbright Security Inc'in sözleşmesi iptal edilmiş ve güvenlik kime verilmiş biliyor musunuz? ICTS tarafından satın alınan Huntleigh firmasına!
Ömer Faruk'u Yemen'e kim götürdü? Orada İsrail bağlantılı gruplarla kim tanıştırdı. Schiphol Havaalanı'na kim getirdi? Mossad mensupları onu neden engellemedi? Yanındaki “koruyucusu” zengin adam kimdi? İsrail-Nijerya bağlantısını sağlayan, Mossad'la silah ticareti yapan bir babanın oğlu üzerinden nasıl bir senaryo uygulandı? Bu senaryo neden Noel'e denk getirildi? Senaryo ile Yemen'de El Kaide savaşını başlatma arasında ne tür bir bağ var? Senaryoyla Nijerya'da istihbaratını Mossad'ın eğitmesi tartışmaları arasında nasıl bir ilişki var?