Son seçimde CHP'nin aldığı oyu 'başarı' saymayanlar, oy artışını iki-üç büyük kentte doğru aday tercihi yapılmasına bağlayanlar ve yalnızca sahil illerini yönetme izni almasını küçümseyenler olduğunu elbette biliyorum. Ancak bu bilgimiz, 29 Mart 2009 seçiminde -il genel meclisinde olmasa da belediye başkanlığı için kullanılan- oylarını yüzde 30'a yaklaştıran CHP'nin hakkını yemeye sürüklememeli.
2 büyükşehir, 13 il ve 170 ilçede belediye başkanlıklarını CHP kazandı. 12 Eylül sonrasında 'sol' adına yerel seçimlere katılan partilerin alabildiği en başarılı sonuçlardan biridir bu.
CHP seçime kendi çizgisi açısından doğruya en yakın adaylarla girdi ve kampanyayı da olabildiğince ülke sorunları üzerinde yoğunlaşarak sürdürdü. İzmir'de örgütün dışlamasına rağmen 'dürüst' imajlı eski başkanla yola devamı seçmesi, parti tepe yönetiminin hiç de olumlu bakmadığı bilinen bir adayı İstanbul'a göndermesi, Ankara adayını parti dışından ithal etmesi CHP'nin oyunu artırmaya yaradı.
Kampanya başladığında CHP liderinin il il dolaşmayı fazla düşünmediği de anlaşılıyordu; Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kalabalıklar önüne çıkmaya zorlaması olmasaydı televizyon mülâkatlarıyla yetinebilirdi de... Deniz Baykal'ın çıktığı podyumlarda halk karşısında çok başarılı olduğu söylenemez; ancak kampanyayı dertler ve gerçek sorunlarla sınırlı tutma kararlılığı ses getirmesini sağladı.
Bu seçimin neredeyse yıllardır ilk kez 'irtica' sözlüğü eşliğinde 'lâiklik' odaklı tartışmalardan ve asker gölgesinden uzakta yapılmasını da CHP'ye borçluyuz. Ne zaman konuşmasında 'irtica' sözcüğü geçse, rakibine 'lâiklik' adına vursa, kitleler gölgede 'asker' silüeti görüp CHP'den uzak duruyordu; bu kez vurduğu yerden ses getirebildi Deniz Baykal...
Çok yanlış bir tercihte bulunmadığı da anlaşılıyor. 'İrtica' sözcüğünü kullanmadığı halde, 'yaşam tarzı' duyarlılığına sahip seçmenin ilk tercihi olabildi CHP; gerektiğinde MHP'li tabandan bile oy alarak...
Pazar günü yapılan seçimin sonuçlarını sandığa düşen oranlar yönünden irdelerken CHP ile MHP seçmeni arasındaki 'fiili geçişliliği' asla unutmamak gerekiyor. Yerel seçimde kaydedilen 'geçişlilik' ilk genel seçimde de varlığını sürdürürse milletvekili sayısı tablosu bugünkünden çok farklı gerçekleşebilir.
Deniz Baykal açısından bu konunun 'başarı' ile ilişkisi, CHP'yi gerektiğinde MHP'lilerin de oy verebileceği bir parti olarak sunabilmesidir. Bunda, kampanyanın en başlarında ilân edilen ve pek işe yaramadığı sanılan 'çarşaf/başörtüsü açılımı' ile 'Kur'an Kursu açılımı'nın önemli bir payı var. Sözgelimi, 'Kur'an Kursu açılımı' ile Antalya seçiminde alınan sonuç arasında doğrudan bir ilinti bulunabilir.
Önce de yazmıştım, zaten böyle bir şeydir seçim: 1 puan oradan, 2 puan buradan, 3 puan ötekinden getirecek birkaç hoş çıkış yaptınız mı, sonucu etkileyecek bir tablo çizmiş olursunuz... CHP, bu seçimden, ustaca taktiklerle böyle 'başarılı' çıktı işte.
Sandıklar açılır açılmaz yeniden kendilerini hatırlatan 'politbüro'nun son bir-iki ay içerisinde ortalarda pek görünmemesini de akıllıca uygulanan seçim taktikleri arasına yazmak lâzım.
Herkes seçimde beklediğini bulamayanların ders çıkartmasını tavsiye ediyor, CHP söz konusu olduğunda bunun tersi doğru: Yılların CHP'si, Cumhuriyet'i kuran parti, bu seçimden ve aldığı sonuçtan kendine dersler çıkartmalıdır.
Ders çıkartıp çıkartmadığını, önümüzdeki dönemi huzur içerisinde geçirip geçirmeyeceğimizden anlayacağız...