Önce neler olduğunu kısaca bir hatırlatalım. CHP milletvekilleri Süleyman Çelebi ve Hurşit Güneş, halktan kamplarla alakalı çok şikayet aldıklarını bahane göstererek Antakya’daki Apaydın Kampına gitmek istediler. Ancak yetkililer, orasının askeri mültecilerle ailelerinin kampı olduğunu ve uluslararası kurallara göre oraya girmenin yasak olduğunu belirtip bu kamp dışındaki diğer kamplara girebileceklerini bildirdiler. İşte bu noktadan sonra dedikodular başladı: yok efendim orada Suriye’deki muhalefet için asker besliyorsunuz da, Müslümanların kanının dökülmesinin sorumlusu hükümetmiş de, bunlar ayrıca halkı da rahatsız ediyorlarmış da…
Bu noktada akıllara sorular geliyor. Mesela CHP elinde hangi deliller var ki böyle ağır ithamlarda bulunuyor? Yoksa bunları iktidarı yıpratmak için mi söylüyor? Kılıçdaroğlu bu yöndeki bir soruya “gazetelerde her gün okuyoruz” diye cevap verdi. Ancak ülkenin muhalefet partisi nasıl oluyor da malum bir kaç gazetenin haberlerinden yola çıkarak böyle iddialarda bulunuyor? Ya haberlerine göre hareket etmedikleri diğer gazetelerin haberleri doğruysa? Kendi haber kaynaklarına sahip olması gerekmiyor mu bir partinin? Geçmişte gazete haberlerine göre hareket edip de çok defa demeçlerini geri almak zorunda kalmadılar mı? Eğer belgesiz iddialar ortaya atılacaksa CHP’nin bu günlerde Esad’la işbirliği yaptığı, böylece hem Suriye’nin Türkiye’den gelecek baskılarını hafiflettiği, hem de Ak Parti’nin muhalefet karşısında yıpratıldığı söylenebilir rahatlıkla. Veya belki de CHP, İran ile Türkiye’nin son zamanlarda bozulan ilişkilerinin baş sorumlusudur, zira İran’la CHP hükümetin yıpratılması yönünde işbirliği yaparsa İran Ortadoğu’da ipleri daha fazla eline geçirecektir. Çift taraflı olarak kârlı bir anlaşmadır bu. Daha bunun gibi birçok komplo teorisi üretilebilir. Ama bu komplo teorileriyle halkın vaktini almak, oy toplamaya çalışmak ne kadar etiktir? Ana muhalefetlik görevini üstlendiğini iddia eden bir parti böyle tahminlere göre mi hareket etmelidir? Halk onları hükümeti denetlesin diye mi oraya getirdi yoksa magazinsel çıkışlar yapıp oy toplamaya çalışsın diye mi?
Bir diğer mesele de neden nokta atışı yapılmışçasına Apaydın Kampı’nın seçilmesi. Gidilebilecek onca kamp varken uluslararası hukuka göre girilmemesi gereken Apaydın kampına girmek istemeleri, acaba reklam mı yapmak istediler sorusunu akla getiriyor. Oradaki askerler, rejimin verdiği “halkın üzerine ateş et” emrine uymayıp ülkemize sığındılar. Eğer Suriye’de kalsalar emre itaatsizliğin cezası olarak öldürüleceklerdi. Bize sığınan askerlerin kimlikleri şu an belli olsa, Suriye’deki yakınları da zarar görebilir. Bu gibi nedenlerden dolayı sivillerle askerlerin kampları ayrı tutulur, askerlerin kampına da hiçbir şekilde görevli olmayanlar sokulmazlar. Zaten bu yüzden CHP’nin iki milletvekili de sokulmamıştır o kampa.
Bu arada o iki milletvekilinin Apaydın Kampına gidip neyi inceleyecekleri de merak konusu. Kemal Kılıçdaroğlu, bunlarla alakalı olarak CNN Türk’te pazartesi günü yapılan röportajında “Siz oraya milletvekillerini sokmak istemiyorsunuz ve bunun için gerekçe yaratmak istiyorsunuz. Siz o kamptaki Suriyelileri gündüz Suriye’ye savaşmaya yolluyorsunuz, gece de Türkiye’de barındırıyorsunuz. Bunun hesabını bu iktidarın bu millete vermesi lazım” dedi. Hadi gerçekten hükümet orada Suriye’deki muhalefet için asker barındırıyor olsun. Peki, muhalefet milletvekillerinin birkaç saatliğine ziyaret edeceği kampta, koca hükümet o kadar beceriksiz mi ki böyle bir şey yaptığını belli etsin? Bir günlüğüne askerleri yollamaz, tedbirli davranılmasını ister, CHP’li iki milletvekili de hiçbir şey anlamadan geri döner kamptan. Durumun böyle olacağını, gitmelerinin hiçbir işe yaramayacağını yılların siyasetçisi olan o milletvekilleri de tahmin edebiliyordur. Asıl amaçlarının ekranlara oynamak olduğu çok belli oluyor.
Bu arada hükümete de bir eleştirim var. Acaba medyanın alınmayıp sadece CHP’li iki milletvekillinin alınacağı şekilde bir kamp ziyareti gerçekleştirilemez miydi? Güvenlik açısından bir sorun olmazdı herhalde. Ayrıca, bu sayede muhalefete propaganda yapacak bir zemin de bırakılmamış olurdu.