CHP lideri Deniz Baykal partisinin ilgili kurullarını yeni durumu görüşmek üzere pazartesi günü için toplantıya çağırmış. İyi de yapmış. Umarım yalnız Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onanarak yürürlüğe giren askeri yargının yetki alanını kısıtlayıcı iki yasa maddesini görüşmekle yetinmezler.
CHP'nin, şu aşamada, siyasetteki kendi yerini boylu boyunca masaya yatırması gerekiyor.
'Sosyal demokrat' partilerle buluştuğu her uluslararası zeminde CHP'liler yadırgandıklarını epeydir fark ediyorlar. 'Sosyalist Enternasyonal' üyeliği devam ediyor CHP'nin, ama sosyalistleri tard kararı almaktan alıkoyan şey, kopuşuyla daha da çizgi dışına kayabileceği endişesi... Avrupa Parlamentosu'ndaki çalışmalara katılan, Avrupa Parlamenterler Meclisi'nde üye olan CHP milletvekilleri bu durumun fena halde farkındalar.
Yapılan son kamuoyu araştırmalarının daha da keskin biçimde ortaya koyduğu gibi, kendisine en yakın olması gereken toplum katmanları da CHP'yi ciddiye almamaya başlamış görünüyor; solda durup “Yeni bir partiye ihtiyaç var” diyenlerin oranı CHP'de alarm zilleri çaldıracak kadar yüksek. Bütün sol partiler aydınlardan beslenirken 'solcu' aydınların büyük bölümü CHP ile kanlı bıçaklı. 'Solcu' olduğu halde 'reformist' bulduğu için Ak Parti'yi desteklediğini açıklamak eskiden sorunluydu; şimdilerde kendi kamuoylarından destek görüyor bu yolda itirafta bulunanlar...
'Reform' bu konuda sihirli sözcük... Ak Parti iktidarı altı yıl içerisinde Türkiye'nin demokrasi standardını istikrarlı bir biçimde yukarılara taşıdı; tıkanık görünen kanalları zorlayarak demokrasi ve özgürlüklerin önünü büyük çapta açtı. Çoğunda CHP'nin engellemelerine rağmen... Destek verse kendisi de gelişmelerden hissesine düşecek olumlu payı alabilecek iken, engelleyici davranarak oy verebilecek kitleleri kendisinden uzaklaştırmayı becerdi CHP...
Meclis'in tatile girdiği akşam çıkan, Cumhurbaşkanı Gül tarafından da onanan iki yasa maddesi CHP için gerçek bir kırılma noktası haline dönüşebilir. O iki maddeyle, Meclis, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasına son verirken, devlete ve hükümete karşı kalkışma eylemine ve yüz kızartıcı suçlara karışmış askerlerin sivil mahkemeler tarafından yargılanmasını da sağlamış oldu.
Oylama sırasında kendi milletvekillerinin de parmak kaldırdığı bu iki madde için Anayasa Mahkemesi'nin kapısını çalmayı düşünüyor CHP. 29 Mart seçimi öncesinden yakınlaştığı MHP'nin de destek vermesiyle istediği sayıda imzayı bulabilir elbette ve bu tür başvurularda nasıl davrandığı iyi bilinen Anayasa Mahkemesi'nden istediği 'iptal' kararını çıkartabilir de...
Yalnız bunu yapmadan önce kimliği ve varoluş sebebi üzerinde bir daha düşünse iyi olur. Her kritik dönemde stratejik yanlışlar yaptı CHP; bazısı görmezden gelindi, bazısı unutuldu o yanlışların... Ancak iki maddenin iptali -olursa- unutulacak gibi değil...
Unutulmayacak olması, CHP'nin bu konudaki tavrının parti literatürüne geçmesinden kaynaklanıyor. CHP tarafından daha 1990'larda hazırlanmış anayasa tekliflerinde askeri yargıya vücut veren anayasanın 145. maddesinin bütünüyle kaldırılması öngörülüyor. Geçmişte sivillerin askeri mahkemelerde yargılandığı dönemlerde CHP'lilerin itiraz sesleri de duyulmuştu. CHP'nin bugünkü yönetici kadrosunda darbeler sonrasında askeri mahkemelerde yargılanmış, ya da yargılananlara hukuki destek vermiş insanlar var.
Sözünü ettiğimiz geçmiş, o kadar da uzak sayılacak bir geçmiş değil; kolayca nasıl unutulsun?
Pazartesi buluşmalarında kendi kendilerini ciddi biçimde sorgulamalı CHP kadroları...