CHP HOLDİNG’TE NELER OLUYOR?

Hüseyin YÜRÜK


10. seçim yenilgisini alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimden sonra çıktığı televizyon kanallarında yaşadığı son seçim yenilgisini izah ederken “İktidar etik olmayacak bir şekilde devlet imkanlarını kullandı. Bakanlar makamları ile birlikte seçim çalışmalarına katıldılar.

Bundan dolayı yenildik” diyordu.
Esasen bendeniz de iktidarların devlet imkanlarını kullanarak seçim çalışması yapmasını makul ve sağlıklı bulmuyorum. Her parti zaten devletten aldığı milyonluk yardımlarla ve kendi şahsi imkanlarıyla seçim çalışması yapmalı.

Ne var ki çok partili hayata girdiğimizden beri bütün seçimlerde sağdan soldan iktidar partileri devlet imkanlarını mutlaka kullandılar. Hatta CHP, 1923-1950 arasındaki tek parti iktidarı sırasında bütün devleti kullandı. CHP Genel Merkezi dahi devlete ait bir bina idi ve elektrik, su faturası bile devlet tarafından ödeniyordu.
O kadar ki CHP'nin yayın organı olan Ulus Gazetesinin 1923 ile 1953 arasında kullandığı bina devlete ait bir bina olup, buranın matbaa ve işçi giderleri de yine devlet tarafından karşılanıyordu. Konu ile ilgili şaşırtıcı boyuttaki ayrıntıları görmek için Mete Tunçay ve Cemil Koçak’ın kitaplarına bakılabilir.

Fakat gözden kaçan kaçırılan bir ayrıntı daha var. “AK Parti 20 yıldır devlet imkanlarını kullanıyor” diye eleştiren CHP, yaklaşık 100 yıldır devletin İş Bankası'nı bir Holding gibi işletiyor ve kullanıyor. İş Bankası sadece seçim zamanı değil 100 yıldır CHP tarafından kullanılıyor.

Şimdi sözün burasında İş Bankası’nın tarihi ile ilgili kısaca bir bilgi verelim. Dönemin cumhurbaşkanı ve CHP genel başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı için Hindistan ve Rusya Müslümanlarının gönderdiği paralarla İş Bankası'nı kurdu. Sonra İş Bankası bir yandan devletin bankası olarak hareket ederken bir yandan da aynı zamanda devletin sahibi gibi hareket eden Cumhuriyet Halk Partisi tarafından kullanıldı.

Atatürk’ün Samsun’a birlikte çıktığı kurmay heyetinde bulunan Binbaşı Hüsrev Gerede’nin bildirdiğine göre hem Tiflis Müslümanlarından hem Azerbaycan Müslümanlarından Anadolu hareketine maddi destek gelmişti. Binbaşı Hüsrev Gerede’nin Günlüklerinden bu yardımlar takip edilebilir.

14 Temmuz 1919: Gelen temsilcilerle Tiflis’te Mehmet Emin Resulzade, Halil Bey, Hacı Mehmedof gibi Rauf Bey'i tanıyan kişilere haber göndererek, ulusal örgütümüz için para yardımı istemek de bu kararlara eklendi. Rauf Bey'in daha sonra verdiği bilgiye göre Cemil Cahit Bey aracılığı ile 25.000 lira tutarında bir yardım gönderilmiş. Bu para Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa'ya sunulmuştur. (Gerede-Önal-2003:56)

2 Ocak 1920: Azerbaycan'dan istenilen para yardımının da Cemil Cahit aracılığı ile geldiğini ve Atatürk tarafından alındığını daha sonra Rauf Orbay söyledi (Gerede-Önal-2003:154)
Qsterud’un, bu anlamdaki bir tesbiti kayıtlarda şöyle yer alır: Atatürk’ün dışarıdan aldığı yardım Sovyet Rusya’dan gelen 8 milyon dolardan ibarettir. (Qsterud,1984:343)

Öte yandan Buhara Hanlığından 1 milyon altın geldiğini Buhara Hanı’nın oğlu yıllar sonra anlatmıştır. O zaman şimdi tarihi soruyu şöyle soralım: Dünya Müslümanlarından Kurtuluş Savaşına destek için gönderilmiş bu yardım paralarının akıbeti ne olmuştur?
Atatürk’ün genç bir subay iken bir tüccarla içinde gazete çıkarma projesi olan bir şirket kurduğu ancak bu şirketteki paralarının battığını Falih Rıfkı Atay’dan okumuştum. Atatürk’ün anne babasından da kendisine yüklü bir miras kalmadığını bildiğimize göre o zaman Atatürk’ün zenginliğinin arkasında bu yardım paralarının olduğu anlaşılmaktadır. Prof. Dr. Mete Tunçay, bu anlamda şu bilgiyi naklediyor: Atatürk, 600 bin lira dolayındaki bu paranın yüz bin lirasını, Büyük Taarruz’dan önce Milli Müdafaa Vekâleti’ne ödünç veriyor ve sonra geri alıyor. (Tunçay, 2010)
CHP genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk, devlete ait olan bu bankayı kendi şahsi mülkü gibi Cumhuriyet Halk Partisi'nin emrine verdi. Dolayısıyla Hindistan ve Rusya Müslümanların parasıyla kurulmuş İş Bankası Atatürk'ün ölümünden sonra Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir şirketi haline geliverdi.

O kadar ki o gün bugün, İş Bankası, Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönetiminin taltif etmek istediği, paye vermek istediği, vefa borcu ödemek istediği kişiler için ‘yönetim kurulu üyeliği’ adı altında keyifli bir bekleme salonu oldu. Yaklaşık 100 yıl boyunca CHP Holding yönetimi tarafından uygun görülen CHP’li kurmaylar burada çay kahve içerek yüksek miktarda bir rakamı içeren huzur haklarını aldılar. Nitekim bir dönem İş Bankası’nın idaresinde 13 CHP’li mebus vardı.” (Başkaya, 1991:118)

1970’li yıllarda CHP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık yapan Bülent Ecevit, her ne kadar şair olduğu söylense de O da İş Bankasını bir pazarlığın konusu yapmış “CHP’nin İş Bankası’ndaki sermaye artışının kabul edilmesi talebine karşılık olarak, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin kuruluşuna destek vereceğini açıklamıştı. (Kırıkoğlu, 1997:173)

İş Bankası ile ilgili tarihi bir vesika CHP Tokat Eski Milletvekili ve Devlet Eski Bakanı İsmail Hakkı Birler’in hatıralarında yer almaktadır. Milletvekilliği sırasında CHP Genel Sekreteri olarak bulunan İsmail Hakkı Birler, 1978 yılında CHP kontenjanından İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulunur. İsmail Hakkı Birler, işte bu sırada yaşadığı manidar bir olayı hatıralarında anlatıyor. Anlatıma göre; Dönemin CHP genel Başkanı Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit, İş Bankasını, Yönetim Kurulu Başkanının bilgisi dışında, 30 Milyon TL hisse ile bir dağıtım şirketine ortak ediyor.
(Atatürk döneminde yardımlar konusunda başlayan kötü gelenek Milli Şef İsmet İnönü döneminde de devam etmişti. Nitekim “Devrin CHP iktidarı Erzincan depremi için Romanya’dan gelen kereste yardımıyla Ankara’da Saraçoğlu adıyla bir mahalle kurmuşlardı.” (Arvas, 1946:77)
…………….
İşte bütün bunlardan dolayı geçen yıllarda İktidar “İş Bankası’nda bulunan CHP Hisselerinin Hazineye devredileceğine dair” bir görüş ortaya atmıştı. Cumhurbaşkanımız bu paraların esasen millete ait olduğunu dolayısıyla CHP’ye değil Hazineye ait olması gerektiğini söylemişti.
CHP ise bu paraların Atatürk tarafından CHP’ye devredildiğini, bu hisselerin Hazineye devredilmesinin Atatürk’ün kemiklerini sızlatacağını savunmuştu..
CHP eski yöneticisi Mehmet Sevigen, önceki akşam bir televizyon kanalında “Kemal Kılıçdaroğlu'nun önünü ben açtım. Hatta onu İş Bankası yönetim kurulu üyesi yaptım” diyerek bu ilişkinin sembolik bir misalini veriyordu.


Şimdi bu günlerde CHP Holding’de bir pay kapma kavgası ‘değişim’ adı altında kıyasıya sürüyor.
Nitekim CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Geçmişi temiz bir aday bulsam genel başkanlığı ona teslim edeceğim” demiş. (Milyonlarca üyesi olan bir partiye “benden başka temiz üyesi yok” anlamına gelen bu söz yenilir yutulur cinsten değil.)
Parti meclis toplantısında geçen hafta görevden alınan Muş, Ağrı, Mardin, Kayseri İl Başkanının itirazları gizli oylamayla karara bağlandı.

30 civarında CHP Parti meclis üyesi görevden almaya itiraz etmiş. Kemal Kılıçdaroğlu da iki il başkanını kastederek “Bu adamlar partinin parasını çalıyorlardı. Siz bu hırsızları savunuyorsunuz” şeklinde parti yöneticilerine çıkışmış.

Cumhuriyet Halk Partisi'nin yayın organı gibi yıllardır hareket eden ancak son zamanlarda Ekrem İmamoğlu’na destek vererek her iki tarafı da idare temek isteyen Halk TV'ye Cumhuriyet Halk Partisi sansür ve ambargo başlattı. Cumhuriyet Halk Partisi, Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdiği için TV'ye reklamları kesti ve milletvekillerinin kanala çıkmasını yasakladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Maaşla aleyhimizde yazı yazan gazeteciler var” dedi. Bunun üzerine alınan CHP’li gazeteciler “O zaman Kılıçdaroğlu bu isimleri açıklasın” dediler.
CHP Holding’ten maaş alanlar İmamoğlu’ndan ve İBB’den maaş alanları, İmamoğlu’ndan maaş alanlar ise CHP Holding’ten maaş alanları kıyasıya eleştiriyorlar.

CHP'li eski bakan Mehmet Sevigen, bu akşam bir televizyon kanalında “Kemal Kılıçdaroğlu’nu partiye ben kaydettim.. Ama şimdi partiye giremiyorum. Bundan dolayı halk beni ne kadar kınasa hakkıdır” diyordu.
CHP Holding’te kavga her geçen gün biraz daha büyüyor.

O yüzden CHP’yi bir parti olarak görmek yanlış bir algıdır. CHP, Türkiye’nin en büyük holdinglerinden biridir.
Şimdi tam da bugünlerde “Niçin 73 yaşındaki Kemal Kılıçdaroğlu bir türlü partinin başını bırakmıyor?” derseniz bunun cevabı moda tabirle “duygusaldır.”
Kim bir Holding başkanlığını altın tepsi içerisinde bir başka iş adamına teslim eder?

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.