“Ülkemizin öndegelen işadamlarının isimlerini sayın” desem iyi bir ekonomi muhabirinin hazırlayacağı listede yer alanların hemen tamamıyla bir yemek masası etrafında buluşmuş Deniz Baykal ve kurmayları; üç saat boyunca ülke ekonomisi üzerinde görüş alış-verişinde bulunmuşlar... Gazetelere yansıyan haberlere göre, bol bol Ak Parti hükümetinin eleştirisini yapmış CHP lideri; “İMF ile bugüne kadar anlaşma yapılmaması hatadır” bile demiş...
Ne derse desin, böyle bir buluşmayı ve sorunların muhataplarıyla biraraya gelip görüş alış-verişinde bulunmayı önemli bir gelişme olarak görüyorum.
Her ülkede en yüksek sesi muhalefet partileri çıkarır; muhalefet yapmanın fazla bir sorumluluğu yoktur da ondan... Hele iktidara gelme umudunuz veya hesabınız bulunmuyorsa ağzınıza geleni söylersiniz. Taraftarlarınız sizden öğrendiklerini en ücra köşelere kadar eriştirirler.
Sorumluluk duyan bir muhalefet iseniz daha da faal olmanız gerekir. İktidar güncel olayların hayhuyu içerisinde uzun vadeli hesapları aksatabilir, sorunların önceliklerini şaşırabilir, hemen yapması gerekenleri partizanca davranıp erteleyebilir... Böyle bir durumda 'sorumlu muhalefet' yön gösterici çıkışlarla ülke siyasetini belirleyebilir bile...
Dünyada bunun örnekleri çoktur. Bizde de, yakın geçmişte, 40 kişilik grubuyla ülke siyasetini sarsan politikalar üretmiş muhalefet partilerini hatırlıyoruz.
CHP böyle yapmıyor.
Anamuhalefet partisinin ciddi çıkışlarını yalnızca seçimler öncesinde görüyoruz; sandıkta boyunun ölçüsünü alınca, CHP yönetimi, bir dahaki seçime kadar kendisini geriye çekiyor. Ne bir ciddi çıkış, ne bir açılım, ne de ülkenin varolan sorunları için herhangi bir çözüm formülü...
Bütünüyle sessiz kalmıyor elbette CHP, ancak sözcüleri ne zaman ağızlarını açsa, bunu, iktidarın bir girişimine veya politikasına itiraz için yapıyor. İtiraz ettikleri konularda kendilerinin ne düşündüklerini kamuoyuyla paylaşmadan...
Daha da garibi, iktidarın sorumlularıyla biraraya gelmekten bile kaçınıyorlar; herhalde etkilenebilecekleri endişesiyle...
Başka ne için bir bakanla veya başbakanla biraraya gelmez ki anamuhalefet partisi lideri?
Ülkemizin zenginleri, belli konulardaki görüşlerini başka türlü öğrenemedikleri CHP lideriyle, bir yemek masası etrafında biraraya gelmeyi yeğlemiş. CHP'den aldıkları mesaj, umarım, hoşlarına gitmiştir. Gazetelere yansıyan görüşler, kamuoyu açısından, tam bir hayal kırıklığı getirecek kadar sıradan çünkü...
Medyada CHP çizgisinde yazıp duranlar bile çok daha ileri görüşler serdediyor. Sosyal demokrat CHP'nin yönetimi, zenginlerle biraraya geldiğinde, muhataplarına, “Kriz henüz geçmedi, IMF çıpası gerekli, Merkez Bankası özerk kalmalı” gibi iş dünyasının zaten söyleyegeldiği görüşler yerine, kriz dönemlerinde iş dünyasının istihdamdan yana tavır almasını, fabrikalarını başka ülkelere taşımak yerine yenilerini açmalarını, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yatırım düşünmelerini tavsiye edebilirdi.
O tür tavsiyeleri de hükümet yapıyor bizim ülkemizde...
Türkiye'nin geleceği açısından bugünkü iktidara ciddi bir muhalefet gerekiyor. CHP'ye yakın kalemler hayli zamandır merkezin solunda bir boşluk yaşandığını yazıyor. Aslında kurumsal bir boşluk yok merkezin solunda, varolan kurumun (yani CHP'nin) durumu yüzünden oluşmuş bir boşluk var. O boşluk yeni bir partiyle değil, yenilenmiş bir CHP'yle doldurulabilir ancak...