Üç gün önce ajanslara düşen haber; Beylikdüzü Belediyesi’nin 2013’ün son ve 2014’ün ilk meclis toplantısı gergin geçti. Geçtiğimiz pazartesi günü mecliste, CHP’li Halil Akpınar, 3 arsanın plan tadilatı yapılarak dini tesis yerine park olmasını gündeme getirdi.
Talep, AK Parti ve MHP’li meclis üyeleri tarafından reddedildi. Beylikdüzü’nde yeteri kadar ibadet alanı olduğunu ifade eden Akpınar, “Başka ibadet tesisleri de var. İmarı dini tesis olan 3 tane arsanın plan tadilatı yapılarak imarının park olarak düzenlenmesi hususunu görüşmek üzere önerimin gündeme alınmasını talep ediyorum” dedi.
Toplantıya, CHP’li Taşkın Ofluoğlu’nun yaptığı 1930’lu yılları hatırlatan öneri damgasını vurdu. Ofluoğlu, "Bırakınız, insanlar ibadetlerini evlerinde de yapabilirler. Buradaki bütün nüfusu camilere doldurmamız mümkün değildir. Bırakınız dini tesis alanı kendi ölçeğinde kalsın. Yaşlı babaannelerin çocuklarını evlerinden alıp, oturduğu parklardan söz ediyorum. Bunlara mahalle aralarında gerçekten ihtiyaç duyuluyor. ‘Ezanı duymuyorum’ diyorlar. Alsın bir ezan kaseti evinde otursun dinlesin. Bugün Türkiye’de nerede oturursanız oturun en az 5 tane camiden ezan sesini duyacak hale geldik. Büyükçekmece’de okunan ezan Bandırma’da duyuluyor" diye konuştu. Konuşmalar meclis toplantısında büyük tepki aldı.
…
Bu haber nedense çoğu kimseyi şaşırtmadı. TRT’nin sevilen dizisi Seksenler’de Pastacı Sami’ye, “Ne yapıyon be yav?” diye sorulduğunda, O hep malum cevabı verir; “Aynı be yav!”
2009 yerel seçimleri öncesinde “çarşaf açılımı” yapmıştı CHP. Daha haberlerin mürekkebi kurumadan bir çarşaf skandalı yaşandı.
CHP otobüsüne binmek isteyen yaşlı bir kadın yaka paça indirildi, sonra da bir grup partili tarafından çarşafı açıldı. Büyük infiale sebep olan bu görüntülerin ardından o yaşlı kadının CHP’’li olduğu ortaya çıktı. Hem de sadece sözle CHP’li olduğunu iddia eden birisi değil, üzerinde CHP’nin üyelik kartını da taşıyan bir kadındı Kıymet Özgür.
Bu tatsız olayla birlikte “çarşaf açılımı” çarşafa dolanmış oldu. CHP burada birkaç oy alma hayali kurarken oy kaybına da sebep olacak bir skandalın kurbanı olmuştu.
Bu hadise üzerine CHP’li Gürsel Tekin gazetecilere şu açıklamayı yapmıştı; "Son derece modern giyinen bir insandı. 1999'da milletvekili adayımız aynı zaman da aktif bir partili. Üzücü bir olay oldu. Bağcılar'da son derece yoğun bir çalışma içindeydi. Böyle bir manzara yansıdı. Sizlerden ve hanımfendiden özür diliyorum. Arkadaşlarımızın davranışlarını kınıyorum."
Geçtiğimiz yıl bir program vesilesiyle gittiğim Konya’da Deniz Feneri gönüllüsü, emekli öğretmen Ahmet Güney Beyle sohbet imkânı buldum. Ahmet Hoca bir ara babasından bir hatırayı paylaştı bizimle.
Hatıra CHP’nin yaptığı zulümler sonrası halkın Demokrat Parti’yi nasıl sahiplendiğini ve bu halkın rahmetli Adnan Menderes’i ne kadar sevdiğini de ortaya koyuyordu. Bu hatırayı yazıp bana iletmesini rica ettiğim Ahmet Güney Bey’den birkaç gün önce gelen mesajı aynen paylaşıyorum;
“Bu hikâye, 1960 İhtilali sonrası Konya’nın Ilgın İlçesi Kale Köyünde geçmektedir. Rahmetli babam M. Emin Güney, rahmetli Menderes’in iktidarı döneminde Demokrat Parti Ocak Başkanlığı yapmıştı. İhtilalden sonra her yerde ve her kesimde olduğu gibi köylere kadar inilerek sindirme politikası uygulanarak çeşitli bahanelerle baskınlar yapıldı. İhtilal -ara rejim- dönemi bitip normal seçim dönemine geçilince, Ilgın CHP yöneticilerinden Vefa Tanır, babamın ablasının eşini yanına alarak – Allah (c.c) onlara da rahmet etsin inşallah- Kale Köyü’ne gidip bu seçimde CHP’ye oy vermesini isteyelim der. Çünkü babamın iyi ilişkileri ve iyi iletişiminden ve geniş çevresinden dolayı demek ki hatırı sayılır bir oy potansiyeli vardır. Köye varırlar. Annem, babamın çift sürmek için tarlaya gittiğini söyleyip tarlayı tarif eder. Babam, Vefa Tanır ve eniştemin geldiğini görünce onları karşılar ve arabanın gölgesine otururlar. Hal hatır sorulduktan sonra, onları tarlaya getiren sebebi sorar. Vefa Tanır, sebeb-i ziyaretlerinin şimdiye kadar, seçimlerde Demokrat Parti’yi desteklediğini bu seçimlerde CHP’yi desteklemesini istemek için geldiklerini söyleyince, babam ‘Misafir olarak başımın üstünde yeriniz var ancak oy verme konusuna gelince, -atların yanında yatan karabaş çoban köpeğimizi göstererek- o bile (demir gırat)” der. Tabii ki burada red edilen, çok iyiliklerini gördüğümüz rahmetli eniştem ve yine daha sonra siyasi çizgisini değiştirip babama çok yardım eden, Ilgın’a ve Konyalıya çok hizmetleri olan Vefa Tanır değil, İnönü ve CHP’dir. Bana bu olayı bizzat yaşayan, babasından duyan halamın oğlu rahmetli Ramazan abi seksenlerde anlatmıştı.”
…
Ahmet Güney Beyin mesajından babasının cevabı tam anlaşılmayabilir. O bana bu hadiseyi anlatırken babasının cevabını şöyle dile getirmişti; “Oy verecek hiç parti bulamasam şu ağacın altında yatan karabaşa veririm ama yine CHP’ye vermem.”
Halkımızın hafızasında CHP ile ilgili derin izler mevcut. Özellikle de İnönü dönemi CHP’si ile ilgili.
CHP’nin eski MHP’li Mansur Yavaş’ı Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne aday yapması gibi adımları halkı ikna etmeyecektir.
CHP’nin, sözde değil özde değiştiğini ve bu halkın değerleriyle barıştığını ispat etmeye ihtiyacı var. “Çarşaf açılımı” gibi samimi olmayan adımlar CHP’nin vatandaşın hafızasındaki olumsuz yerini daha da pekiştirir ve onlar “CHP aynı be yav!” demek zorunda kalırlar.
recep.kocakk@gmail.com