Sözlerin en tesirlisi ihlas ile söylenendir. İmam Tirmizî’nin kitabında okuduğum hadisi şerifler buna örnektir, bana çok iyi geldi. Allah’a ve Resulüne yakın hissettirdi. Demekki İmam Tirmizi bu hadisleri ihlas ile yazmış. Allah ondan razı olsun. Bahsedeceğim hadisleri İmam Tirmizî’nin Şemail-i Muhammediye isimli eserinin Türkçe tercümesinden okudum. Kitapta hadislerin orijinal metni yok, keşke olsaydı. Benim için bir hadisi ya da ayetin tercümesini orijinal metniyle karşılaştırarak okumak çok daha etkili oluyor. Böyle yapmak daha feyizli oluyor. Fakat ne yapalım her kitapta metnin aslı da bulunmuyor. Ama ihlas ile yazılınca tercümesi bile yeterli oluyormuş demek ki. Sizler yazacağım bu hadislerin aslını bularak okuyabilirsiniz.
Öncelikle bahsettiğim eserin (Şemail-i Muhammediye)’nin müellifi İmam Tirmizî’den kısaca bahsedelim. Çünkü eserle birlikte eserin sahibi hakkında da bilgi sahibi olmak önemli bir husustur. Zira bir haberi size getiren zât güvenilir ve doğru sözlü olmalıdır ki sözün kıymeti olsun. İmam Tirmizî böyle bir alim; güvenilir ve dürüst! Zaten onun hadis alimi olması dürüst ve güvenilir olduğunu kanıtlıyor. Hadis alimleri güvenilir ve dürüsttür. Allah onlardan razı olsun. Bize sevgili Peygamberimizin hadislerini üzerinde titizlikle çalışarak ulaştırdılar.
İmam Tirmizî’nin asıl ve tam adı Ebû İsa Muhammed et-Tirmizî’dir. Müstesna bir hafızaya sahiptir. Hadisleri bir defa dinleyince olduğu gibi ezberlediği rivayet olunur. Hicri 209 senesinde Miladi 824 senesinde doğdu. Yani Peygamber Efendimiz Aleyhisselam’ın Medine’ye hicretinden 209 sene sonra doğmuş. Peygamberimizle arasında 200 yıl var. Buhara kentinin güneyindeki Tirmiz kasabasından olduğu için kendisine Tirmizî denmiştir. Hicri 279 da (M. 893) Boğ şehrinde vefat etmiştir. Kütübü Sitte’deki Sünen-i Tirmizî isimli eserin de sahibidir. Hadis ilminde sağlam olarak tescil edilmiştir. İmam Buhari, İmam Müslim ve diğer hadis alimlerinden ders almıştır. Hadis ilminden başka Fıkıh ve Tefsir ilminde de büyük bir alim idi. Hafızası çok güçlü idi. Hafıza hadis ilminde önemli bir özelliktir. Onun hafızasıyla ilgili şu bilgiyi kendisinden dinleyelim.
İmam Tirmizî anlatıyor: “Ben Mekke yolunda idim ve daha önce bir üstada ait iki cüz kendime yazmıştım. O üstad kafilemize uğradı. Yanına gittim. Üstadın cüzlerini kendisine iade edecektim. Cüzleri yanıma aldığımı zannediyordum. Üstadın yanına vardım ve bunları gözden geçirerek rivayeti için izin vermesini talep ettim. Üstad; ver bakalım dedi. Uzattığım cüzler beyaz defterdi, yazı filan yoktu. Öfkelendi ve, utan mıyor musun dedi. Niyetimin hafiflik olmadığını, bir yanlışlık olduğunu anlattım. Bu cüzlerin muhtevası tamamıyla ezberimde dedim. Oku dedi. Onun okuduğunu ard arda tamamen okudum. Belki yanıma gelmezden önce bunu ezbere okuyarak hazırlıklı gelmiş olabilirsin dedi. Ben de, öyleyse başka şeyler söylet dedim. Bunun üzerine benim için garîb hadislerden kırk kadar hadis okudu. Sonra, haydi oku dedi. Ben de baştan sona kadar hepsini kendi okuduğu gibi okudum, tek harfte bile hata yapmadım. Bunun üzerine, hafızası senin gibi olanı görmedim dedi.” Bir okuyuşta kırk hadisi ezberlemek nasıl mümkün oluyor? Bu, Allah’ın İslam dinine lütfudur. Allah böyle din alimlerimizi artırsın.
İmam Tirmizî’nin Şemail-i Muhammediye isimli eserinden yazmak istediğim hadis i şerifi Peygamberimizin yakın dostu Ebu Zer radıyallahu anh rivayet etmiş. Ebu Zer beşinci Müslümandır. Onun hayatıyla ilgili yazdığım yazıyı Habername.com dan bulup okuyabilirsiniz. Ebu Zer radıyallahu anh, Peygamber Efendimizden bahsederken “Dostum Muhammed Aleyhisselam” diye bahsederdi. İmam Tirmizî’nin kitabındaki Rivayet ettiği hadis i şerif şöyle: “[Ebu Zer diyor ki:] Resulullah sallallahu Aleyhi ve sellem buyurdu ki; şüphesiz ben Cennete ilk girecek adamı ve Cehennemden son çıkacak adamı bilirim. Kıyamet günü [bir] adam getirilir de, ‘Ona küçük günahlarını gösterin’ buyurulur. Fakat ondan büyük günahları gizlenir. Ona, sen falanca gün şu şu günahı işledin denilir. O da itiraf edip inkar etmez. Bunun yanında büyük günahlarından korkar. Bunun üzerine; ‘Ona, işlediği her günaha bir sevap verin’ denir. Bunun üzerine [adam], burada göremediğim bazı günahlarım var der. Ebu Zer der ki, bunun üzerine Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin azı dişleri görününceye kadar güldüğünü gördüm.”
Açıkçası bu hadisi okurken aynı yerde ben de güldüm. Her kime okuduysam o da güldü. Allahım hadis okumak ne kadar tatlı bir şey! Bizi hadisi şeriflerle çok meşgul eyle.
Aynı konuda ikinci hadis-i şerif de Abdullah bin Mesud’dan rivayet edilmiş. Hadis i şerifi yazmadan önce Abdullah b. Mesud’dan biraz bahsedelim. Allah’ın selamı onun üzerine olsun!
Peygamber Efendimiz Aleyhisselam Abdullah bin Mes’ud’dan Kur’an dinlemeyi severmiş. Birgün Efendimiz Aleyhisselam ondan Kur’an okumasını istemiş. Abdullah bin Mes’ud; “Ya Resulallah Kur’an size indirilmişken ben size Kur’an mı okuyayım?” deyince Peygamberimiz Aleyhisselam: “Ben onu (Kur’an’ı) başkalarından dinlemeyi severim buyurmuş. İşte o Abdullah bin Mesud diyor ki; “Resulullah sallallahü Aleyhi ve sellem buyurdu ki; Şüphesiz ben Cehennemden en son çıkacak kimseyi bilirim. Bu, oradan sürünerek çıkan bir adamdır. Ona, git Cennete gir denir. O da Cennete girmek üzere gider fakat insanların yerleri tuttuğunu görür. Bunun üzerine dönüp, Yarabbi insanlar yerleri tutmuşlar der. Bunun üzerine, sen yaşadığın zamanı hatırlıyor musun denir. O da evet der. Ona, temenni et denir o da temenni eder. Bunun üzerine ona, sana temenni ettiğin şey ve dünyanın on katı kadar verildi denir. Bunun üzerine adam, sen Melik [yani hüküm sahibi Allahu Teala] olduğun halde benimle dalga mı geçiyorsun der. [Abdullah bin Mes’ud radıyallahu anh] der ki, bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin azı dişleri görününceye kadar güldüğünü gördüm.”