GEÇENLERDE bir seminerde dinledim. Yazar soruyordu. “Cebinizde ip var mı?”
Dikkat kesildim.
İpsiz olmayın mesajı veriyordu.
Hepimizin cebinde ipinin olması gerektiğine işaret ediyordu önemle!..
İlk duyulduğunda kişi de acaba yanlış mı duydum, bu ne demektir duygusu uyandırıyor. Usta hatip zaten bu etkiyi sağlamak için dinleyicilerin beynine çengel atmayı deniyordu.
Diğerlerini bilmem ama bende başarılı oldu.
Hemen not aldım.
Ve kendime sormaya başladım. Cebimde ip var mı? Bunu düşünüyorum günlerdir!
…
BAZEN bir söz sizi sarsar. Sendelersiniz. Bir nevi zihni titreyiş hâli oluşur.
İyi de olur. Ağaç sallandığında dökülen çürükler gibi belleğimize yapışmış asılsız ve çürük bilgilerin, yanlış anlayışların, çarpıtılmış şemaların düşmesini sağlar.
Korkmamak gerek bu sallayıştan.
Düşen düşsün kalan sağlar bizimdir diyerek sağlıklı ve yeni bilgilerin peşine biraz da bu sarsılışlardan sonra düşmez miyiz?
…
İNSAN ömrü oluşlar ve ölüşler meşheri değil mi?
Her kopuş ve her oluş bize yeni bilgilerin ve duyguların kapısını aralamaz mı hakikate talipsek eğer?
Her bahar bizi yeniden tazelemez mi? Yeşeren duygularımız boy atmaz mı?
Her sonbahar hüzünle bazı hissiyatlarımızı bir ağacın yaprak döküşü gibi dökmez miyiz?
Yazın sıcaktan, kışın soğuktan kavrularak, yepyeni oluşlara, pişmelere, olgunluklara merdiven uzatmaz mıyız? Uzatırız.
Yoksa kendi göğümüzden bir yıldız kayması yaşamaz mıyız? Yaşarız.
…
TÜM bunları elde etmemiz için cebimizde ip olmalı!
O ipe dizmeliyiz tespih dizer gibi yeni duyduğumuz bilgileri, tefekkürleri!
Bildikleriyle yetinenler ceplerinde ip taşımazlar.
Konforunun bozulacağını bilenler o ipi bilerek taşımazlar, taşıyamazlar. Çünkü bazı bilgiler can yakar. Keyif kaçırır.
Yıllarca uğrunda emek çektiğiniz kimi bilgi ve duyguların temelsiz olduğunu kabul etmeniz iyi bir zihni süzgece sahip değilseniz kolay değildir.
O nedenle cepte ip taşımak biraz da kuşkusuz cesaret işidir. Kendisiyle hesaplaşabilme, yüzleşebilme ve buradan çıkacak sonucu göğüsleyebilme, kabullenebilme işidir.
Yürek işidir yani…
Ve bu herkeste bulunmaz.
…
TEKRAR soralım. Cebimizde ip var mı?
O ipte kaç yeni bilgi, kaç yeni tefekkür, kaç yeni duygu var?
O ipte kaç yeni merak, kaç yeni ilgi ve kaç yeni heyecan var?
O ipte kaç yeni çözümlenmiş hazımsızlık var?
O ipte kaç yeni okunacak kitap listesi var?
O ipte kaç yeni okunmuş kitaptan devşirilmiş paylaşılacak altı çizili cümle var?
O ipte kaç yeni dost gülümsemesi, kaç yeni yetim tebessümü, kaç yeni gönül rızalığı var?
O ipte kaç yeni hakikatli arkadaş var?
O ipte kaç yeni alınmış helallik var, kaç bayram merhabası, kaç yüze şükürle sürülmüş el var?
O ipte kaç yeni hâlâ sıcak gözyaşı var?
O ipte kaç yeni başkalarının bölüşülmüş ızdırabı, acısı, yoksulluğu, yoksunluğu var?
O ipte cevaplanmayı bekleyen yeni kaç yürek burkan, ciğer yakan, uyku kaçıran soru var?
Kaç?