Dağa taşa yazılan ‘Çare Sarıgül’ sloganı, bir zamanların ‘Karaoğlan’ sloganı gibi geniş halk kitlelerinde karşılığı olan bir slogan. İçi boş mu dolu mu bilinmez ama altının dolu olduğuna kalıbımı basarım. Üstelik, bardağın dolu tarafının dolu olmasına, muhafazakar bir Türk vatandaşı olarak şükrediyorum. Sarıgül iyi ki var ve iyi ki geniş halk kitleleri tarafından ‘çare’ olarak görülüyor.
Neden mi?
Şöyle ki; girdiği her seçimi dahada güçlenerek kazanan Ak Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan, karşı görüşlü halk kitlelerinin, sandıktaki umutlarının tükenmesine sebep olacak kadar parlak bir siyasal kariyer edinirken, bu kariyerin her geçen gün parlaklığını artırması, statükonun kapı bekçisi olan CHP’nin, ana taşıyıcı kolonlarının çatırdamasına hatta çatının çökmesine neden oldu.
Deniz Baykal’dan umudun kesilmesinin nedeni Tayyip Erdoğan karşısında bir varlık gösteremeyeceğinden bazı derin mihrakların ve güç odaklarının iyice emin olmasıdır. Bu umut tükenmişliğidir, hiç bir projesi ve vizyonu olmayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun önünü açan.
Tabi, bir malın iyi pazarlanması, gerçekten iyi olduğu manasına gelmez. Eğer buna inanırsanız, Nasrettin Hoca gibi pazara satmaya götürdüğünüz ineği satmaktan vaz geçerek, akşam köye aynı sütsüz inekle geri dönersiniz.
CHP’de köşe başı dinamiklerini belirleyenler, ineğin memelerinin kör olduğundan ve onlar için elzem olan sütü vermeyeceğinden de artık iyice emin oldular. O zaman gelsin bir sonraki plan.
O plan tartışmasız bir şekilde yıllardır bekle(t)mek zorunda bırakıktıkları Sarıgül’ün devreye sokulmasıdır.. Artık, çaresizliğin getirdiği çare de diyebilirsiniz buna. Neyse esas konumuz bu değil. Bu konuda ki görüşlerimi daha önce yazmıştım. Sarıgül’ün, CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaylığı kesin. Bunu üzerinde çiçek falı açmak yerine bu tercihin sonuçlarını ön görmeye çalışmak lazım. Yerel seçimlerin sonucu ne olursa olsun, daha sonra CHP Genel Başkanlığı’na oturtulup TC. Başbakanlığına yürütülmesi denenerek, Tayyip Erdoğanın önünün kesilmesine çalışılacak. Kati olarak tercih edilen yol bu.
Bu yolda yürümeleri için, Sarıgül’ün doğal albenisi ve merkez sağ seçmenden oy alabilme potansiyeli tahrik edici bir itici güç oluşturuyor.
Bu tercihin, beni memnun eden muhtemel sonuçlarına gelince, bunlardan bana göre hayati derecede önemli olanı, sandıktan umudunu keserek kendini başka mecralarda ifade etmeye çalışan ve şiddete meyyal refleksler verme eğilimi gösteren CHP tabanını, tekrar ve güçlü bir şekilde legal alanda ümitvar hale getirip, bu legalitenin içinde tutunmasını sağlamak. Bu da, siyasette normalleşmeyi sağlayıcı ve siyaseti kendi mecrasına, yani sandığa, yönlendirici pozitif bir sonuç doğuracak. ‘Sandık her şey demek değil’ gibi demokratik sınırları zorlayıcı yorumlardan medet ummaktan vaz geçip, çalışıp çabalamanın ve halkı, ona hizmet üretebileceğine, iş ve aş üretebileceğine ve onu ötekilemeyeceğine dair ikna etmesi gerektiğinin bir nebze olsun farkına varmalarını sağlayacak.
Camiye bayramdan bayrama değil sık sık giden ve toplumun her kesimiyle barışık olmaya çaba gösteren ve bunu gerçekleştirmeyi önemli bir ölçüde başarabilen solcu bir liderden, jakoben sol ve onun kitlelerinin öğreneceği çok şey var.Her ne kadar Alev Alatlı, Mustafa Sarıgül’ü yerden yere vursa bile, Bülent Ecevit’tin ‘Karaoğlan’ yıllarından sonra, ilk kez halka bu kadar yakın olabilmeyi başarabilmiş tek solcu lider olması da ayrıca kayda değer.
Bütün İslam ülkelerini kasıp kavuran ve artarak devam edeceğini düşündüğümüz halk hareketlerinin oluşturacağı dalgaların, tusunamiye dönüşmeden yatağında akmasının ve Mısır’da cereyan eden şiddet olaylarının ülkemizde de gerçekleşmemesinin, neredeyse sigortası/garantisi konumuna gelmiştir Sarıgül. Mustafa Sarıgül, Mısırlılaşma temayülünün göğüslenmesinde yerine getireceği siyasal rolle, kritik bir önem kazanmıştır. Kendisi bunun farkında mıdır değil midir bilmiyorum ama ülkemizin iyice gerilen siyasal fay hatlarında biriken enerjiyi boşaltacak, en güvenli sistem emniyet subapıdır.
Mustafa Sarıgül, son 7-8 yılda yapılan siyasi popülerlik araştırmalarında Başbakan Erdoğan'ın banko birinciliğinin ardından listeye çoğunlukla ikinci sırada girmeyi başaran siyasetçilerden biridir. Üstelik sol seçmenlerin büyük bölümü kendisini CHP'yi iktidara taşıyabilecek aktör olarak görmektedir. (Prof. Dr. Osman Özsoy - Haber 7) Bu bir ilçe belediye başkanı için küçümsenemez bir siyasal başarıdır.
AK Parti'nin kemikleşmiş tabanı dışındakidiğer tüm seçmenlerden oy alabilme potansiyeline sahip olan Mustafa Sarıgül, Başbakan Erdoğan ve onun hükümeti hakkında rahatsız edici bir söyleme sapmadı. Ak Parti’li seçmeni rencide etmekten uzak durmayı tercih ediyor olması ve onların tercihlerine saygı duyduğunu hissettirmesi, kendisinin tercihlerden bir tanesi haline gelmesini doğuruyor.
Tercih ettiği bu söylem tarzı sayesinde, kendisinin liderliğindeki bir CHP’nin de, ciddi bir yönetici kadro revizyonuyla, daha ‘ortanın solu’ ve daha kabul edilebilir bir siyasal dile teslim olarak, iki buçuk kutuplu hale gelen Türk siyesetinde ciddi bir iktidar alternetifi haline gelmesi muhakkak.
Tüm bunlar için Türk Solu’nun ve kendisinin önündeki en büyük engel ise tabiki CHP’nin köhnemiş Kemalist kadroları.
Tabi bir de Usta’nın bilinmeyen manevraları.
Ayrıca, solun mecburi istikameti Sarıgül’ün, çıkınında gerçekten çare var mıdır bilinmez. Bu çıkının boş olmadığına seçmeni ikna etmek için, sadece imaj ve tatlı dilin yetmeyeceği de muhakkak.
E Mail : akpinartahsin@hotmail.com
Twitter: @akpinartahsin